Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu, 18 Ekim’de 5’inci duruşması görülecek olan Kobanê Davası’na ilişkin Taksim’de bulunan bir otelde basın toplantısı düzenledi. Açıklamanın yapıldığı salona, “Kumpasa karşı hakikati savunuyoruz” yazılı pankart asıldı. Dava avukatlarından Ezgi Güngördü, Veysi Eski ve Ramazan Demir’in yanı sıra HDP Milletvekili Züleyha Gülüm açıklamaya katıldı.

400 KLASÖR

Toplantıda ilk olarak konuşan tutuklu HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın avukatı Ezgi Güngördü, yargılama sürecindeki usulsüzlüklere değindi. Müvekkillerinin Kasım 2016’dan bu yana tutuklu olduğuna dikkati çeken Güngördü, HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş açısında daha önce yargılamanın devam ettiğini ve Kobanê fezlekelerinin de dosyalarının içerisinde yer aldığını aktardı. Son açılan davada yargılamanın mükkerrer olduğunu belirtmelerine rağmen başvurularının mahkeme tarafından reddedildiğini ifade eden Güngördü, dava dosyasının 3 bin 530 sayfadan oluştuğunu ve 400 klasöre vardığını kaydetti.

USULSÜZ SÜREÇ

Mahkeme heyetinin çok kısa bir süre içerisinde bu iddianameyi kabul ettiğini ve bu durumun mümkün olamayacağını vurgulayan Güngördü, müvekkilleri hakkında 37’şer müebbet ve yüksek cezalar istendiğini söyledi. 2014’te başlatılan soruşturmada uzun yıllar herhangi bir gelişmenin yaşanmadığına işaret eden Güngördü, “Bu da davanın hukuki bir süreçten ziyade siyasi bir sürecin ürünü olduğunu gösteriyor. Bu kadar ağır suçlamalarda savcının nasıl işlem yapmadığı soru işareti olarak duruyor. Pek çok usulsüzlük yaşadık. İlk duruşmada avukatlar içeriye alınmadı. Avukat olmadan kimlik tespiti yapıldı. Usulsüz işlemlerle başlayan bir süreçle karşılaştık” diye kaydetti.

Güngördü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) müvekkilleri hakkında verdiği kararların mahkemece uygulanmadığını belirterek, “Bu dosya siyasi bir dosyadır. Muhalefete yönelik bir dosyadır. Tüm demokratik kitle örgütlerini bu dosyayı sahiplenmeli” çağrısı yaptı.

DEMİR: ÖLÜ DOĞDU


Dava avukatlarından Ramazan Demir, davanın 5 yıl önce yaşanan sürecin “final sahnesi" olduğuna söyledi. Demir, “O gün hangi koşullarda, hükümetin ve cumhurbaşkanının müdahalesinin nasıl şekillendiğini gördük. Bu durum AİHM kararına da yansıdı. Gün be gün müdahalelerle şekillenen hukuk süreçlerinin en sonunda HDP milletvekillerinin tutuklanmasının uluslararası mahkeme tarafından nasıl ifşa edildiğine de tanık olduk. Mahkeme heyeti, hükümet, devlet nasıl tarif edersek edelim; AİHM kararına direniyor. AİHM kararlarını kendi açılarından bağlayıcı olmadığını söylese de iç kamuoyuna mahkemeye ve Bakanlar Komitesine verdikleri beyanda öyle düşünmediklerini ve işin öyle olmadığını görüyoruz. Bu davanın ölü doğduğunu hep söyledik. Bu dava başından beri ölü doğdu çünkü tarihinde ilk defa AİHM hali hazırda önüne gelmemiş olan bir durumdan dolayı karar vermek zorunda kaldı” ifadelerini kullandı.

KUMPAS DAVASI

AİHM Büyük Daire’nin Türkiye’nin “niyetini” anladığını ve tüm dünyaya ifşa ettiğini kaydeden Demir, şunları söyledi: “Bu konuda karar çok açık ve sert bir karar. Sonra yine aynı delillerle karşımıza çıktılar. Bir hukuk mühendisliği oynanıyor. Tutukluluk devam kararlarında Cumhurbaşkanlığı danışmanlarının açıklamasının tutuk devam olarak geçtiğini gördük. 'Kumpas davası' bu davayı çok iyi tanımlayan bir kelime. Hem AİHS’yi hem de Anayasayı ihlal eden hakimler ve hükümet yetkililerle karşı karşıyayız. Bunu tabi hem AİHM görüyor hem Avrupa görüyor hem de Bakanlar Komitesi görüyor. Eylül oturumunda Bakanlar Komitesi söylemini sertleştirerek, bu davanın düşürülmesini talep etti. Bu davanın legal Kürt siyasetini ve HDP’yi hedef aldığını, HDP siyasetinin sindirmeye çalıştığına dünyanın hiçbir tereddüdü kalmadı, hiç olmamıştı zaten."

‘SERT KARAR' BEKLENTİSİ

“Yakında AİHM’in bu dava ile ilgili, sayın Demirtaş ve Yüksekdağ’ın tutukluluğu ile ilgili daha geniş bir şey söyleyeceği başka bir karar da çıkacak” diye aktaran Demir, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Orada da göreceğiz. Bugünden söylemiş olalım. Büyük Daire kararı bu kadar açık ve net iken, Türkiye yargısının buna uymuyor olması kendi açılarından suç işledikleri anlamına gelir. Anayasayı ihlal, ilerde bu hakim ve savcıların yargılanmasını sağlayacak bir sürece doğru götürecektir. Çünkü bunun daha açık ve sarih bir ifadesi yok. Uygulanması gereken bir AİHM kararı var, delilleri çürütülmüş bir iddianame var, Bakanlar Komitesi de Aralık oturumda daha sert bir karar vermesini bekliyoruz. Türkiye’nin Bakanlar Komitesi eylem planı olmayan bu savunmayı da inceleyecektir.”

Ağıralioğlu’nun Partisi: İsim ve Amblemle Sahneye Çıktı Ağıralioğlu’nun Partisi: İsim ve Amblemle Sahneye Çıktı

UNUTULAN EVRAK

HDP’li Züleyha Gülüm ise davanın iktidarın talimatıyla açıldığını belirtti. Gülüm, bu talimata yargının da uyduğunu işaret ederek, “Bir tanesi 2018’de dosyaya giren, herhalde kazara unutulmuş olan Terörle Mücadele’den gelen bir evrak. Bu evrak açıkça bir talimat veriyor. ‘Bu davayı şöyle toplayabilirsiniz, şöyle delil uydurabilirsiniz, hakikate aykırı bir takım evraklar oluşturabiliriz. Buradan kapatma davasına ilişkin de adımlar atılabilir. Milletvekilleri dokunulmazlığı kaldırılması için de adımlar atılabilir’ denilerek aslında HDP’ye yönelik nasıl bir kumpas kurulduğu çok açık bir evrak var dosyada” dedi.

DAVADA YARGILANANLAR

Gülüm, hakikatlerin gizlenmek istendiğini vurgulayarak, buna karşı "yargılanan değil yargılayan" tarafta olduklarını ifade etti. Gülüm, "İktidar hakikatlerin üstünü örtmek için yargılama sürecinde çeşitli adımlar attı. Aslında burada yargılanan HDP değil sadece. Kürt halkı yargılanıyor, Kürt halkının mücadelesi yargılanıyor, bir bütünen toplumsal muhalefet yargılanıyor. Adalet, eşitlik, özgürlük istenenler yargılanıyor. Bu dava sadece HDP ve yanında olanların değil, bütün toplumsal muhalefetin sahiplenmesi gereken bir dava. Eğer bugün HDP’ye yönelik bu dava durdurulamazsa, iktidarın istediği bir sonuç çıkarsa bunun devamının geleceğinin, aynı uygulamaların bütün partilere ve muhalefete yönelik yapılacağı açıktır” diye kaydetti. (MA)