BORSA DENGE ARAYIŞINDA, DÖVİZDE YÜKSELİŞ SÜRÜYOR

Seçimlere az bir süre kala, piyasalarda tedirginliğin ilk belirtileri de görülmeye başlıyor. Borsa düşüşe geçerken, altın inişli bir seyir izliyor, döviz ise yukarı hareketini artırarak sürdürüyor. BIST 100 endeksi geçen haftayı yüzde 3.57 değer kaybederek 8,828.70 puandan tamamladı. Endeks, hafta içinde en düşük 8,795.90, en yüksek 9,368.51 puanı gördü. Hizmetler Endeksi yüzde 2.22 kayıpla 8.362,27 puan, Teknoloji Endeksi yüzde 5.41 azalışla 14,603.85 puan, Mali Endeks yüzde 3.19 değer kaybıyla 9,424.07 puan, Sanayi Endeksi yüzde 4.06 düşüşle 13,880.73 puan oldu. 24 ayar külçe altının gram fiyatı geçen hafta yüzde 0.13 kazançla 2,238 TL’ye, Cumhuriyet altınının fiyatı da yüzde 0.12 artışla 15,043 TL’ye yükseldi. Doların fiyatı yüzde 0.8 artışla 32.2190 lira, Euro’nun satış fiyatı da yüzde 0.3 yükselişle 35.1450 lira oldu. Geçen hafta 41.2570 TL olan sterlinin satış fiyatı, bu hafta yüzde 0.18 azalarak 41.1810 TL’ye geriledi. İsviçre Frankı ise önceki haftaya kıyasla yüzde 1.11 yükselişle 37.0970 TL’den alıcı buldu.

PİYASALARIN GÖZÜ KULAĞI MERKEZ BANKALARINDA

Küresel enflasyonun kontrol altına alınıp alınmadığı meselesi hala bir muamma. Zira olumlu gelen verilerin ardından olumsuz veriler geliyor ve kafalar iyiden iyiye karışıyor. Şu bir gerçek ki, artık Fed’in faiz indirimine gidebilmesi için haziran sonrasını beklemek gerekecek. Bu hafta Fed’in faizi sabit tutacağı konusunda hemen herkes hemfikir. Piyasalar Fed Başkanı Jerome Powell’ın açıklamalarını merakla bekliyor. Bir diğer merak konusu ise, bankanın ekonomiye ilişkin projeksiyonları ve politika faizine ilişkin üyelerin beklentilerinin yer aldığı ‘dot plot’ grafiği... Avrupa’da ise enflasyon verileri bekleniyor. Enflasyon verilerinin yanı sıra, İngiltere Merkez Bankasının (BoE) perşembe günü açıklayacağı faiz kararı piyasalarının merakla beklediği bir diğer veri. Asya’ya gelince... Japonya Merkez Bankasının (BoJ) açıklayacağı faiz kararı önem taşıyor. Japonya'da salı günü BoJ'un faiz kararı, cuma günü TÜFE verileri açıklanacak.

TCMB İÇİN EN ZORLU KARAR

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek her zamankinden çok konuşmaya başladı. Piyasalarda ise tedirginlik artıyor. Aslında, sıkılaşma politikalarının pek bir sonuç vermediği de görülüyor. İşte böyle bir ortamda, TCMB belki de en önemli kararlarından birini alacak. Büyük olasılıkla politika faizini sabit tutacak ve tarihi bir hata yapacak. Enflasyon rakamlarının gerçekçi olmadığı, politika faizinin enflasyonun çok gerisinde kaldığı, piyasadaki likidite bolluğunun başka bir sorun olduğu bir ortamda, zaten bir ay önce politika faizini sabit bırakmak bir hataydı. Seçimler sebebiyle hata tekrarlanırsa bedeli ağır olacak ve belki de seçim sonrasında 750 baz puanlık bir artırım bile yaraya melhem olamayacak. Hep birlikte göreceğiz. TCMB’nin tercihi politika faizi artırımı yerine bazı ilave sıkılaşma adımlarıyla durumu idare etmek. Kredi kartı ve kredili mevduat hesaplarından nakit çekim işlemlerinde faiz oranının ihtiyaç kredisi faiz oranıyla uyumlu seviyeye yükseltilmesi gibi... Ama unutmamak lazım ki, acı ilaç politika faizi, diğerleri destekleyici tedbirler ve yeterli olması mümkün değil.

KREDİ KARTI HARCAMALARINI BASTIRMAK İÇİN...

Herkesin beklediği gibi TCMB, kredi kartı harcamalarındaki hızlı artışı engellemek üzere harekete geçti. Kredi kartlarından yapılan nakit avans işlemleri ve kredili mevduat hesaplarında uygulanacak aylık azami akdi faiz oranının hesaplama yönteminde değişiklik yapıldı. Yeni yönteme göre, hesaplanan aylık azami akdi faiz oranı yüzde 4.42’den yüzde 5’e çıkarıldı. Son günlerde ihtiyaç kredisi faiz oranlarında yaşanan artış sonrası nakit avans için uygulanan faiz oranı, ihtiyaç kredisi faiz oranına göre düşük kalmıştı. Yapılan değişiklikle farklılık giderilmiş oldu. Büyük olasılıkla yerel seçimler sonrasında kredi kartı harcamalarına yönelik yeni önlemler de gündeme gelecek. Şu ana kadar bu müdahalenin yapılmamasının ise tek sebebi siyasi! Seçim öncesinde dar ve orta gelirliyi açlıkla yüzleştirmek yerine, seçim sonrasında yüzleştirecekler. Ancak şu bir gerçek ki, kredi kartı olmadan başta emekliler ve asgari ücretliler olmak üzere, halkın önemli bir bölümünün temel tüketim maddelerine erişmesi mümkün değil.

LİKİDİTEYİ AZALTMAK İÇİN ÖNEMLİ BİR ADIM

Mevduat faizlerinin beklentilerinin altında kalmasının en temel sebebi likidite bolluğuydu. Zaten gerçek enflasyona göre oldukça düşük kalan mevduat faizlerine tasarruf sahibini çekebilmek için önlemler alınması gerekiyordu. Ve TCMB, bankacılık sistemindeki TL likiditeyi sıkılaştıracak, mevduat faizlerinde yukarı etki yaratacak yeni zorunlu karşılık adımları açıkladı. TCMB zorunlu karşılıkların uygulama talimatında değişiklik yaptı. Bankacılar, yapılan değişiklerle getirilen zorunlu karşılıkların bloke olarak tesis edilmesi uygulamasının TL likiditeyi sıkılaştıracağı, böylelikle mevduat faizlerini yükseltici etki yaratacağı görüşünde... Uygulama 15 Mart’ta başladı ve 5 Ocak 2025 tarihine kadar devam edecek. Ayrıca TCMB’nin yeni başlattığı kısa vadeli TL mevduat için ayrılan zorunlu karşılıklara faiz verme uygulaması bankacılara göre kısa vadedeki mevduat faizleri üzerinde yukarı yönlü ek etki yaratacak.

ARTIK ORTA GELİR GRUBUNUN KREDİYLE KONUT ALMASI İMKANSIZ

Konutta kredi faizleri zirvede seyrediyor. Buna rağmen kredili konut alımları da artmaya başladı. TÜİK konut istatistiklerine göre, kredili konut alımı şubat ayında artış gösterdi. İpotekli konut satışları, şubatta 8 bin 827 olarak gerçekleşirken, ocak ayında bu rakam 5 bin 935 olarak açıklanmıştı. Şubat ayında ipotekli konut satışının toplam konut satışı içerisindeki payı yüzde 9.4 oldu. Kredili konut satışları geçen yılın şubat ayına göre yüzde 49 geriledi. Konut kredisi faizleri yıllık yüzde 40'a yaklaşmış durumda. İpotekli satışların adedinde artış var, ancak kullanılan kredi miktarı geriliyor. Vatandaşlar konut alımlarında eksik kalan kısımları tamamlamak için kredi çekiyor. Dar ve orta gelirlilerin krediyle ev alması artık imkansıza yakın. Zira 1 milyon TL’lik kredinin aylık ödemesi 35,000 TL’ye ulaştı.

İPOTEKLİ SATIŞLARDA YÜZDE 49.1 DÜŞÜŞ

Türkiye genelinde konut satışları şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 17.3 artarak 93 bin 902 oldu. Konut satışlarında İstanbul 16 bin 344 konut satışı ve yüzde 17.4 ile en yüksek paya sahip. Türkiye genelinde ipotekli konut satışları şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 49.1 azalış göstererek 8 bin 827 seviyesine geriledi. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 9.4 olarak gerçekleşti. Ocak-şubat döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 56.1 azalışla 14 bin 742 oldu. Şubat ayındaki ipotekli satışların 2 bin 60’ı, ocak-şubat dönemindeki ipotekli satışların ise 3 bin 464’ü ilk el satış... Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı, şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 21.8 artarak 28 bin 594 oldu, toplam konut satışları içindeki payı ise yüzde 30.5. Türkiye genelinde ikinci el konut satışları şubat ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15.5 artış göstererek 65 bin 308 oldu, toplam konut satışları içinde payı ise yüzde 69.5.

AÇLIK SINIRI 16,100 TL, YOKSULLUK SINIRI 25,568 TL

Birleşik Metal-İş Araştırma Merkezi (BİSAM) tarafından yayımlanan rapora göre, sağlıklı ve dengeli beslenme kriterleri göz önünde bulundurularak dört kişilik bir ailenin yaşam standartları belirlendi. Bu hesaplama sürecinde TÜİK harcama grupları, 2003 yılı madde fiyatları, İstanbul Halk Ekmek fiyatları, zincir marketlerin cari ay internet fiyatları ve BİSAM Beslenme Kalıbı referans alındı. Buna göre, şubatta açlık sınırı 16,100 TL olarak belirlendi ve bu tutar sadece gıda harcamalarını içeriyor. Bu hesaplamalar sonucunda ise hanehalkı tüketim harcamaları baz alındığında yoksulluk sınırı 55,691 TL oldu. Rapora göre, tek başına yaşayan bir bireyin sağlıklı ve dengeli beslenmeyle yaşamını sürdürebilmesi için yapması gereken mutfak harcamalarıyla birlikte barınma, ulaşım, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlarının toplam tutarı en az 25,568 TL olmak durumunda. Bu rakamlar üzerinden emeklilerin ve asgari ücretlilerin durumunu düşünün artık!

TARIM-ÜFE’NİN ATEŞİ SÖNMÜYOR

Gıda enflasyonunun neden ateşinin düşmediğini ve düşmeyeceğini anlamak için tarım-ÜFE verilerine bakmak yeterli... Tarım-ÜFE’de (2020=100), 2024 Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 7.18, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 11.3, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58.29 ve oniki aylık ortalamalara göre yüzde 60.28 artış gerçekleşti. Sektörlerde bir önceki aya göre, tarım ve avcılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 7.28, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 5.25 ve balık ve diğer balıkçılık ürünleri; su ürünleri; balıkçılık için destekleyici hizmetlerde yüzde 5.93 artış gerçekleşti. Ana gruplarda bir önceki aya göre, tek yıllık (uzun ömürlü olmayan) bitkisel ürünlerde yüzde 8.98, çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünlerde yüzde 2.55 ve canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 6.02 artış gerçekleşti. Küresel ölçekte gıda fiyatları düşerken Türkiye’de gıda enflasyonunun bir türlü düşmediğinin sebeplerinden biri işte bu!

PEKİN, PİYASAYI YUANA BOĞUYOR AMA...

Çin Merkez Bankası'ndan (PBoC) yapılan açıklamaya göre, bankaların ocak ayında verdiği yeni yuan kredilerinin toplamı 1.45 trilyon yuan (yaklaşık 200 milyar dolar) oldu. Banka kredileri, borç tahvilleri ve hisse senedi fonlarından oluşan toplam finansman 1.56 trilyon yuana (yaklaşık 220 milyar dolar) ulaştı. Şubatta genel kredi hacmi yüzde 10.1, dolaşımdaki nakit parayla bankalardaki vadeli ve vadesiz mevduatları içeren genel para arzı yüzde 8.7 artış gösterdi. Ocak ayında yeni yuan kredileri 4.92 trilyon yuana (yaklaşık 690 milyar dolar), reel ekonomiye yönelik toplam finansman ise 6.5 trilyon yuana (yaklaşık 920 milyar dolar) ulaşarak bugüne kadarki en yüksek aylık seviyeye çıkmıştı. Yılın ilk ayı, yeni banka kredilerinin ve diğer finansman araçlarının yoğun olarak işleme konulduğu bir dönem olarak biliniyor. Pekin yönetimi, reel ekonomiyi destekleme çabaları kapsamında kredi hacmini genişletmeye yönelik adımlar atmayı sürdürüyor. Ancak bu önlemler durgunluğa çare olmaya yetmiyor.

BoJ FAİZ ARTIRIMINA GEÇERSE SEBEBİ ‘ŞUNTO’ OLACAK

Diğer merkez bankalarının tersine, bugüne kadar Japonya Merkez Bankası (BoJ) ultra gevşek para politikasını sürdürdü. Bunun Japonya’nın yapısal ekonomik özellikleriyle doğrudan ilgisi var. Ancak şimdi işler biraz değişti. Japonya'da sendikalar ve işverenler arasındaki ‘şunto’ olarak adlandırılan bahar ücret görüşmelerinde, son otuzüç yılın en güçlü ücret artışları olabileceğine dair işaretler sonrasında, BoJ’un Şubat 2007’den bu yana ilk politika faizi artırımını yapılabileceği ve negatif politika faizinden vazgeçileceği beklentisi gündemde. Bankanın enflasyon zorlukları ve fiyat istikrarını sağlama isteği nedeniyle negatif faiz oranlarından çıkabileceğine dair beklentiler artıyor. Uzmanlar, bankanın ilk faiz artırımını nisanda gerçekleştirebileceğini düşünüyor. DUVAR