Kriz kahini' olarak bilinen ekonomist Nouriel Roubini, "3'üncü Dünya Savaşı fiilen başladı" dedi. Savaşın Ukrayna ve siber dünya üzerinden başladığı yorumunu yapan Roubini, gelecekte ticaret, finans, teknoloji ve internet dahil her şeyin ABD ile Çin arasında ikiye bölüneceği tahmininde de bulundu.
'Mega tehditler' isimli yeni kitabının tanıtımı için Alman dergisi Der Spiegel ile bir söyleşi yapan Roubini, demokratik sistemlerin hayatta kalıp kalmayacağına dair bir soruya yanıtında da Türkiye örneği verdi. Ünlü ekonomist, "Endişeliyim. Demokrasiler, büyük şoklar karşısında kırılgan. Her zaman 'Ülkeyi ben kurtaracağım' diyen ve her şeyin suçunu yabancılar atan maço bir erkek var. Putin'in Ukrayna'da yaptığı şey tam olarak buydu. Erdoğan bunun aynısını önümüzdeki yıl Yunanistan'la yapabilir ve bir kriz yaratmaya çalışabilir çünkü bunu yapmazsa seçimi kaybedebilir" dedi.
'SOĞUK SAVAŞ'TA BU ENDİŞELER YOKTU'
Roubini söyleşide, kitabında sıraladığı '10 mega tehdit'den de söz etti. Roubini'nin söyleşide 3. Dünya Savaşı uyarısı yaptığı bölümler şöyle:
Size 'Felaket doktoru' denmesinden hoşlanmıyorsunuz. Bunun yerine 'Realist doktor' denmesini istiyorsunuz. Fakat yeni kitabınızda geleceğimizi tehlikeye atan '10 mega tehdidi' tarif ediyorsunuz. Durum bundan daha karanlık olamaz.
Sözünü ettiğim tehditler gerçek - bunu kimse inkâr edemez. Ben 1960'larda ve 70'lerde İtalya'da büyüdün. O zaman büyük güçler arasında bir savaş veya bir nükleer kıştan dolayı hiç endişelenmezdim çünkü Sovyetler Birliği ile Batı arasında yumuşama vardı. İklim değişikliği veya küresel pandemi ifadelerini hiç duymadım. Ve kimse işlerin büyük çoğunluğunu robotların ele geçirmesinden endişe etmezdi. Ticaret daha özgürdü ve küreselleşme vardı, mükemmel olmasalar da istikrarlı demokrasilerde yaşardık. Borç çok düşüktü, nüfus aşırı yaşlı değildi, emeklilik ve sağlık sistemlerinde finanse edilmeyen sorumluluklar yoktu. Benim büyüdüğüm dünya böyleydi. Ve şimdi bütün bu şeylerden dolayı endişe duymak zorundayım, diğer herkes de öyle.
Peki endişe duyuyorlar mı? Yoksa boşlukta bağıran bir ses gibi mi hissediyorsunuz?
IMF toplantısı için Washington'daydım. İktisat tarihçisi Niall Ferguson orada yaptığı konuşmada, 1940'lardaki gibi bir savaş değil de, 1970'lerdeki gibi bir ekonomik kriz yaşarsak kendimizi şanslı saymamız gerektiğini söyledi. Ulusal güvenlik danışmanları NATO'nun Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşa müdahil olmasından ve İran ile İsrail'in de çarpışma yolunda olmasından endişe duyuyor. Ve daha bu sabah, Biden yönetiminin Çin'in Tayvan'a öngörülenden daha erken saldırmasını beklediğini okudum. Dürüst olmak gerekirse 3. Dünya Savaşı zaten fillen şekilde başladı, bu Ukrayna'da ve siber âlemde çoktan oldu.
'HER ŞEY İKİYE BÖLÜNECEK'
Söyleşinin devamında Rusya-Ukrayna savaşı, İran-İsrail gerilimi, enflasyon, resesyon, pandemi ve iklim krizini öne çıkan tehditler olarak sıralarken, Çin'in Avrupa'da artan nüfuzunu da değerlendirdi. Kitabında 'ABD'nin Çin'le ilişkilerini kısıtlaması için Avrupa'ya baskı yapabileceğinden' söz eden Roubini, "Bu senaryodan ne kadar uzağız?" sorusuna "Bu çoktan gerçekleşiyor" yanıtını verdi. Ünlü ekonomist, ABD'nin ulusal güvenlik meseleleri yüzünden Çin'le işbirliğine karşı çıkacağı öngörüsünde bulunarak "Ticaret, finans, teknoloji, internet: Her şey ikiye bölünecek" dedi.
DEMOKRASİ SORUSUNA TÜRKİYE ÖRNEĞİYLE YANIT VERDİ
Roubin'nin "Çin ve Rusya'daki gibi otoriter sistemler karşısında demokrasinin hayatta kalma ihtimalini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunda yanıtında Türkiye'den örnek vermesi dikkat çekti:
"Endişeliyim. Demokrasiler, büyük şoklar karşısında kırılgan. Her zaman 'Ülkeyi ben kurtaracağım' diyen ve her şeyin suçunu yabancılar atan maço bir erkek var. Putin'in Ukrayna'da yaptığı şey tam olarak buydu. Erdoğan aynısını önümüzdeki yıl Yunanistan'la yapabilir ve bir kriz yaratmaya çalışabilir çünkü bunu yapmazsa seçimi kaybedebilir" dedi. Eğer Donald Trump yeniden yarışır ve seçimleri kaybederse, beyazların üstünlüğünü savunanları bu kez açıkça Kongre'yi basmaya çağırabilir. ABD'de şiddet ve gerçek bir iç savaş görebiliriz. Almanya'da işler kısmen iyi görünüyor. Peki ama ekonomi kötü giderse ve insanlar daha sağcı muhalefete oy verirse ne olur?" (DIŞ HABERLER)