Hatta bazıları ona "deha" diyor. Muş doğumlu olan ve burada yaşayan Bager, imkan ve destek yetersizliğinden dolayı babası sayesinde sınırlı kaynaklarla hayallerinin peşinden koşmaya çalışıyor.
Birkaç yıl önce herkesin dikkatini çekmesine rağmen Bager bugün maalesef “unutuldu”. Bager yeterli imkanlara sahip olmadığı için piyano becerilerini geliştirmenin bir yolunu bulamıyor.
Bager'in babası, isminden ve Kürt olmasından dolayı herkesin onu yalnız bıraktığını söylüyor. Babası Bager'in gerekli eğitimi alabilmesi için evini satıp büyük bir şehre taşınabileceklerini söylüyor.
Bager’in piyanist olarak ünü geçen yıllarda Türkiye’ye yayılmıştı.
2 yıl önce, Muş'ta doğup büyüyen on yaşındaki bir piyanistin yeteneği büyük bir heyecanla duyurulmuştu.
Görme engelli olan ve bazı kesimlerin kendisine "Beethoven" adını taktığı Bager Çalışçı, piyano yeteneğiyle birçok çevrenin dikkatini çekti.
Birçok ünlü sanatçı yeteneğini takdir etti. Ünlü piyanist Fazıl Say da Bager'in yeteneğine hayran kalmıştı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Bageri ile telefonda görüşmüştü. Bager’in yeteneğinden haberdar olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ailesi ile temasa geçmişti.
Sonuçta birçok insan ve çevre Bager için seferber oldu.
Ancak tüm bunlar sona erdi ve Bager şimdi sadece babasının desteğiyle eğitimine devam etmeye ve yeteneklerini geliştirmeye çalışıyor.
“Şarkı sözlerini seviyorum”
Rûdaw ekibinin evine konuk olduğu Bager Çalışçı, “Piyanistler arasında en çok Beethoven'ı seviyorum. Dengbêjlerin kilamlarını da (şarkı) da çok seviyorum. Çok az piyano eğitimi aldım ama burada eğitim alacak yer olmadığından çok zor. Eğitim yalnızca büyük şehirlerde veriliyor. Hayalim beste yapmak. Besteci olup dünyada konserler vermek istiyorum” dedi.
Bager şu anda 12 yaşında ve içinde farklı ve eşsiz bir güç olduğunu her açıdan gösteriyor.
Bu güç parmakları piyanoya değdiğinde ortaya çıkıyor.
Ailesinin anlattıklarına göre, 2,5 aylıkken göz ağrısından dolayı aralıksız ağlamış, babası da bir an telefonu kulağına götürüp bir şarkı çaldırmış. Bager müziğin sesini duyunca hemen ağlamayı kesmiş. Şarkı bittiğinde ise ağlayışı evin her tarafına yayılıyormuş. Aile bu sayede Bager'in özel bir güce, duyguya ve müzik yeteneğine sahip olduğu fark edilmiş.
Daha sonra öğretmeni, babasından çocuğu piyanoya yönlendirmesini istiyor. Bager piyano çalmaya başladığında dağdan fışkıran bir kaynak suyu gibi çağlamaya başlıyor.
Genç müzisyen, “Eğitim konusunda bana kimse yardım etmedi. Birçok kişiden yardım istedik ama ne yazık ki kimse yardım etmedi. O kadar destek veriyorlar ama bana neden vermiyorlar? Bunu anlamadım” diye konuşuyor.
Bager, Şakiro'nun şarkılarını, Mozart, Bach ve Beethoven'ın bestelerini ve çalınması ancak müzik dehaları için kolay olabilecek eserleri bile kendi eseriymiş gibi rahat çalabiliyor.
Bager, bir yandan da kendi bestelerini yapmaya başlamış.
Yeteneğinin, ününün yayılmasının ardından kendisine piyano hediye eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bager ile telefonda görüşerek ondan umutlu olduğunu söylemişti.
“Evi satıp büyük şehre gideceğiz”
Ancak bir süre sonra Bager'e verilen tüm sözler ve destekler unutuldu ve o eşsiz yetenek tek başına kaldı.
Başlangıçtan itibaren tek destekçisi olan babası, oğlunun hastalıklarına çözüm bulmak ve yeteneğinin önünü açmak için öğretmenliği bıraktı.
Ona göre Bager'in unutulmasının nedeni adı ve Kürtlüğü.
İmkansızlığını yaşlı gözlerle anlatan babası, "Evi ve piyanoyu satıp büyük bir şehre taşınacağım ki eğitim alabilsin” diyor.
Baba Mehmet Çalışçı, “Onun eğitimi için nerede umut varsa oraya gideriz. Hepsi başlangıçta destek vereceğiz, yardım edeceğiz dediler ama henüz kimse bir şey yapmadı. Ama bir yolunu bulmalıyız. Başbakana bile gittik. Bu çocuğa bir çare bulacağız dedik ama şu ana kadar kimse bir şey yapmadı. Evi ve piyanoyu satıp büyük bir şehre gideceğiz. Büyük şehre gittiğimizde ne kadar zorluklar olsa da fırsatlar da olacaktır. Bunu yapmak istiyoruz” diye konuştu.
Mehmet Çalışçı'nin kendisi de oğlu için eşsiz bir mücadele veriyor. Bager'in notaları öğrenmesi için körler alfabesini önce kendisi öğreniyor, ardından da Bager'e notaları öğretiyor.
Ayrıca Bager'i hak ettiği seviyeye getirebilmek için piyano sanatını ve sanatçılarını inceliyor, nota öğreniyor. Bir yandan belediyede çalışıyor bir yandan da oğlunu eğitmenin yollarını arıyor.
"Irkçılığı sonradan anladım"
Mehmet Çalışçı, "Irkçılığı sonradan anladım ta ki başıma gelinceye kadar. Ancak bu açıdan kimse bize yardımcı olmadı” dedi.
İmkansızlıklar baba Mehmet Çalışçı’yı çok zorluyor ve adeta kolu kanadı kırılıyor.
Babası, oğlunun adını “Bager” değil de “Alparslan” olması durumunda şimdi tüm dünyanın onu konuşuyor olabileceğini söylüyor.