Akademisyen yazar Mehmet Altan hakkındaki Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamayan ve 5,5 ay fazladan hapis yatmasına neden olan hakimler hakkında açılan tazminat davaları başlıyor.

Altan’ın avukatı Figen Çalıkuşu tarafından açılan tazminat davasının ilk duruşması, kararları uygulamamasına ve hakkındaki şikayetlere rağmen Yargıtay üyeliğine seçilen Orkun Dağ aleyhine, Çarşamba günü Yargıtay’da görülecek.

Aradan geçen zamana ve Anayasa Mahkemesi’nin kararları uygulamayan hakimler hakkında işlem yapılmasına yönelik çağrısına rağmen Hakimler ve Savcılar Kurulu, bugüne kadar harekete geçmedi.

Çalıkuşu, Altan hakkındaki kararı uygulamayan ve Anayasa Mahkemesi’nin, “derhal tahliye edin” kararına direnen hakimler Dağ, dönemin İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Kemal Selçuk Yalçın ile üye Mehmet Akif Ayaz ve İstanbul 27. Ağır Ceza üyesi Seval Alaçam hakkında tazminat davası açmıştı. Dağ, Yargıtay üyeliğine seçildiği için tazminat davasına Yargıtay bakacak. İlk duruşma Çarşamba günü yapılacak.

Diğer hakimler hakkındaki davanın ilk duruşması ise İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 Aralık günü görülecek.

HSK HAREKETE GEÇMEDİ

2025 Asgari Ücret Tespit Komisyonu İlk Toplantısı Başladı! 2025 Asgari Ücret Tespit Komisyonu İlk Toplantısı Başladı!

5,5 ay fazladan hapis yattıktan sonra tahliye edilen Altan’ın şikayetlerine rağmen HSK, 2018’den bu yana hakimler hakkında işlem yapmadı. HSK, şikayet edilen isimlerden Dağ’ı ise Yargıtay üyeliğine seçti.

Altan’ın avukatı Figen Çalıkuşu, şunları söyledi:

‘’TCK ve anayasayı yok sayan, müvekkilimin özgürlüğünü tahdit ederek haksız fiili ve suç işleyen bu hakimlerin sorumluluğu nedeniyle CMK 141.maddenin 3.fıkrasına göre devlet aleyhine bu davayı açtım. Maalesef anayasayı yok sayan hâkimleri başkanı Adalet Bakanı olan HSK korumaya devam ediyor. Anayasa Mahkemesi Başkanının dediği gibi ‘Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına direnmek anayasanın kasten ihlalidir.’ Anayasanın kasten ihlal edildiğini “kayıt altına” almak için Anayasaya ve AYM kararına direnen, yok sayan bu 4 hâkimin haksız fiil ve suç teşkil eden eylemlerinin yaptırımları yasalarda vardır.

HSK 4 hâkimi koruma yönünde kararlar alsa da CMK 141 gereği haksız eylem teşkil eden kasten anayasanın ihlali için tazminat davası açmak yasal bir haktır, bu hakkımızı kullanıyoruz. Dört yargıcın eylemlerinin suç teşkil ettiği bizim iddiamız olmaktan öte, yüksek mahkeme kararlarıyla kayıt altına alınmıştır. Anayasanın kasten ihlal edilmesi ilk Mehmet Altan kararı ile başlamış, korunan cesaretlendirilen hâkimler nedeniyle sonrasında Enis Berberoğlu, Selahattin Demirtaş gibi davalarda da aynı durumlar yaşanmıştır. Mehmet Altan’ın oy birliğiyle beraatına karar veren Yargıtay 16. Ceza Dairesi ise karar gerekçesinde, mahkemelere AYM ve AİHM kararlarına uymanın anayasal düzenin emri olduğunu çok geniş bir şekilde hatırlatmıştır.

Bu karar da 4 üyenin hukuk dışı bir konumda olduğunu kayda geçiren bir yüksek mahkeme kararıdır. Bütün mahkeme kararlarına rağmen, HSK’nın bu 4 hâkim için soruşturma açmaması ve aralarından birini de Yargıtay’a üye seçmesi de düpedüz bir anayasa ve hukuk ihlalidir. Bu açıdan gerek Yargıtay’ın, gerek İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nin vereceği kararlar “hukuk devletinin” neresinde yol aldığımızı göstermesi açısından çok önem taşımaktadır. Anayasayı kasten ihlal edenler ve edilmesine izin verenleri bu toplumun görüp, anlaması, bilmesi, tanıması gereklidir. Kamu vicdanının murakabe ve denetleme hakkı vardır. Anayasasına uyulup uyulmadığını, kimlerin Anayasayı yok saydığını bilmek, yönetim yetkisinin asıl sahibi olan toplumun hakkıdır.”