Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Tekirdağ’da gerçekleştirilen 4'üncü Olağan Kongresi’ni katıldı. Yüzlerce kişinin katıldığı ve coşkunun hakim olduğu kongre salonuna, “Demokratik birlik ruhuyla yeni yaşamı inşa edeceğiz", "Özgürlüğümüz için örgütleniyoruz" ve "Tecride hayır, yaşanılabilir bir dünya için hep birlikte" pankartları asıldı. Demokrasi mücadelesinde hayatını kaybedenler anısına yapılan saygı duruşuyla başlayan kongrede konuşan Sancar, “Bu iktidar zulmü, zorbalığı, sömürüyü, savaşı, talanı, yalanı her geçen gün derinleştiriyor. Karşısında yılmadan, boyun eğmeden, taviz vermeden yürüyüşünü sürdüren bir güç var, HDP var” dedi.
‘BU YÜRÜYÜŞÜN SONU ZAFERDİR’
Bütün engellere rağmen Türkiye’nin her yerinde olduklarını vurgulayan Sancar, “Türkiye halklarının bütün sorunlarıyla ilgilenmek, çözüm üretmek için yürüyüşümüzü sürdürüyoruz. Sizlerle HDP güçleniyor, ittifaklarımız ve yürüyüşümüz büyüyor. Bu yürüyüşün sonu zaferdir, başarıdır. Kimse bundan şüphe duymasın. Bugün buraya gelirken konvoyumuzu GBT adı altında beklettiler. Başka herhangi bir partiye bunu yapıyorlar mı? Sadece bize yönelik bir engelleme bu. Basit bir engelleme gibi gözükse de HDP’yi engellemeye yönelik bir uygulama. Ayrımcılık yapıyorlar, keyfilik var. Biz bütün bunları aşarak halklarımızla buluşmaya devam ediyoruz. Şimdi buradayız, esnafımızla, Çorlu halkı ile bir araya geldik, sohbet ettik, onları dinledik. Onlara söz verdik; bu ülkenin bütün sorunlarını hep birlikte çözeceğiz” diye konuştu.
‘HER YERDE VAR OLACAĞIZ’
Sancar’ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle: “Demokrasiyi de adaleti de barışı da özgürlüğü de eşitliği de ortak mücadeleyle bu ülkenin her yerine getireceğiz. Operasyonlara ara vermeden devam ediyorlar. Arkadaşlarımızı siyasi rehine olarak içeride tutuyorlar. Daha yakın zamanda büyük bir operasyonla burada emek veren, mücadele yürüten çok sayıda arkadaşımızı cezaevlerine koydular. Muratlı Cezaevinde şu anda siyasi rehine olarak tutulan bütün yoldaşlara hep birlikte selam gönderiyoruz. Hiç kaygı duymasınlar, ki zaten duymuyorlar. Mücadelede boşluk olmaz. Onların, bütün halkların özgürlüğüne kavuşması için yürüttüğümüz mücadele büyüyor. Özgürlük yakındır, hepimizin özgür olduğu şartlar da çok kısa zamanda gerçekleşecek. Buradan kısa mesafede bulunan Edirne Cezaevinde bulunan siyasi rehine olarak tutulan arkadaşlarımız var onlara da selam gönderiyoruz. Öte yandan Silivri Cezaevinde siyasi rehine olarak tutulan Semra Güzel arkadaşımız var, irademizdir ona da selam gönderiyoruz. Keyfi bir yargılamayla, insafsız bir kararla rehin tutulan Gezi’deki arkadaşlarımıza buradan güçlü bir selam gönderiyoruz. Onların da mücadelesi burada yaşıyor, onların kalp atışlarını buradan duyuyoruz. Onların direnişine buradan selam gönderiyoruz. Bu ülkenin her yerinde varız, var olacağız dedik. Bir süre önce yürüttüğümüz kampanyanın adı "HDP’liyiz Her Yerdeyiz” idi. Çorlu’da, Tekirdağ’da, Batman’da, Nusaybin’de, Artvin’de, Van’da Türkiye’nin dört bir yanında, İstanbul'da, Amed’de her yerde varız, var olacağız. Ne için var olacağız?
ALTERNATİF BİZİZ, UMUT BİZDE
Halkların özgürlük ve eşitlik mücadelesini büyütmek için varız. Bu ülkede zorbalık düzenine, sömürü düzenine son vermek için varız. Bugün mücadeleyi, direnişi büyütmek için ittifaklarımız büyüyoruz. Dün Emek ve Özgürlük İttifakı yolculuğuna başladı. Bu yolculuk bu ülkede alternatifin ne olduğunu, umudun nerede olduğunu gösteriyor. Alternatif biziz, umut bizdedir. Bu ülkede demokrasi sorununun temelinde Kürt sorunu var. Kürt sorununa demokratik çözüm için halkların bütün temsilcileriyle birlikte mücadele edeceğiz. Demokratik çözümü müzakere ve ortak toplumsal iradeyle hayata geçireceğiz. Barışı bunun üzerine kuracağız. Barış tabanda kurulur. Onun için Türkiye’nin her yerindeyiz ve Türkiye’nin bütün halklarıyla birlikte yürümeye kararlıyız. Bu ülkede demokrasi sorunu ile Kürt sorunu iç içedir. Ülkeye demokrasi getirmek için Kürt sorununa demokratik çözüm, Kürt sorununa çözüm için de ülkeye demokrasi getirmek gerekiyor. İşte bizler sizlerle ve ittifaklarımızla çözümü bu ülkeye getirmeye kararlıyız. Sözümüz var halklara, kadınlara, gençlere, emekçilere.
EMEKÇİLER SEFALET ÜCRETİYLE ÇALIŞTIRILIYOR
Bu ülkede emek sömürüsü var, hem de insafsızca ve pervasızca bir sömürü. Çorlu ve Tekirdağ bölgesi emek sömürüsünün en derin olduğu yerlerden biri. Çorlu’da çok sayıda emekçi arkadaşımız var. Bir emekçi kenti Çorlu. Tekirdağ da öyle. Emekçiler zor şartlarda sefalet ücretiyle çalışmaya mecbur ediliyorlar. Güvencesiz bir çalışma yaşamına zorlanıyorlar. Onun için direnişler de var. Bu örgütlülüğü ve direnişi büyütmek için daha çok mücadele etmeliyiz. Emek ve Özgürlük İttifakı tam da bunun için vardır. Nerede emek sömürüsü varsa mücadeleyi orada büyüteceğiz ve mutlaka da sonuç alacağız. Çorlu ve çevresi, Tekirdağ ve yöresi aynı zamanda doğa talanının en insafsız yaşandığı yerlerdir.
MÜCADELEYİ BİRLEŞTİRMELİYİZ
Ergene Nehri zehir akıyor. Birkaç metre ötede berrak bir su akarken kaynakta, buraya gelirken neden zehirli hale geliyor? Çünkü sanayi tesisleri hiçbir kontrol ve denetim olmadan atıklarını bu nehre salıyorlar. İktidar bunlara göz yumuyor. Hiçbir kanuni tedbir hayata geçirilmiyor. Bugün Ergene Nehrinin birinci sorumlusu buradaki sanayi tesisleriyse, en büyük sorumlusu da doğayı hiçe sayan, kara ve ranta neredeyse kutsallık atfeden iktidardır. Bu, sömürü düzenidir. Bakın Ergene Nehri hem denizi hem doğayı hem de insanı tehdit ediyor. Doğayı kirletiyor, yok ediyor. Marmara Denizine en büyük kirlilik buradan yayılıyor. İnsan hayatını tehlikeye atıyor. Bu talancı düzeni değiştirmeye de sözümüz var. Ergene Nehrinde derin deşarj sistemi var, bu zehirlenmenin en büyük nedeni odur. Bu derin deşarj sisteminin iptal edilmesini, yerine de ekolojik bir sistem kurulmasını istiyoruz. Doğanın talan edilmesinin hayatlarımızı nasıl tehdit ettiğini burada birebir her gün yaşıyoruz. O nedenle emek sömürüsüne karşı mücadeleyi, doğa talanına karşı mücadeleyle mutlaka birleştirmeliyiz.
DEMOKRATİK DÜZENE KADINLAR ÖNCÜLÜK EDECEK
En büyük emekçi kitlesini burada kadınlar oluşturuyor. Ucuz emek gücü olarak görülüyor, sömürülüyorlar. Zaten hayatın başka alanlarında sömürüye ve şiddete maruz kalıyorlar, bir de fabrikalarda ağır şartlarda düşük ücretlerle çalışmaları nedeniyle ciddi mağduriyetler yaşıyorlar. İşçi direnişlerinin başını kadınlar çekiyor burada. Ülkeye adaletli bir yaşam ve demokratik bir düzen gelecekse öncülüğünü kadınlar yapacaktır, kadın mücadelesi yapacaktır. Buradan Deniz Poyraz’ı bir kez daha rahmetle anıyoruz. Aynı şekilde Jîna Mahsa Amini’yi katleden düzene karşı direnişi her gün daha da büyüten İran'daki kadınlara selam ve desteklerimizi yolluyoruz. Boşuna değil, bizim sloganımız Jin, jiyan, azadî. Kadın mücadelesi yaşam mücadelesidir, özgürlük mücadelesidir.
Bu iktidar her alanda sömürüyü, talanı, savaş politikalarını yaygınlaştırıyor. Biz de ona karşı adalet, özgürlük ve barış mücadelesini büyütüyoruz. Kürt sorununa demokratik çözüm bu ülkeye büyük barışı getirmenin anahtarıdır. Barış tabanda kurulur, buradaki halklarla birlikte kurulur. Emekçilerle, gençlerle, kadınlarla birlikte kurulur. Demokrasi de öyle tepeden gelmez yerelden inşa edilir. Burada demokrasi mücadelesini büyütürsek, yerelde demokrasiyi inşa edersek ülkenin tamamına da merkezine de demokrasiyi getiririz. ‘Şu kanunu değiştirelim, anayasada şu değişiklikleri yapalım, şu sistemi getirelim’ demekle kalıcı ve güçlü demokrasi kurulamaz. Bizim mücadelemiz güçlü demokrasi içindir, katılımcı demokrasi içindir, yerel demokrasi içindir. Halkın iradesini kayyımlarla gasp eden düzene karşıdır, halkın iradesini her yerde egemen kılacak bir demokrasi içindir. Bunu da hep birlikte getireceğiz. Kimsenin şüphesi olmasın.
ÇÖZÜM BİZİZ
Bugün burada Emek ve Özgürlük İttifakının verdiği büyük güç ve moralle bir araya geldik. Emek ve Özgürlük İttifakını bulunduğumuz her yerde ve şehirde kurmamız ve büyütmemiz gerekiyor. Bu ittifakı büyütmek görevimizdir. Türkiye halklarına karış görevimizdir. Bu ittifakı en geniş kesimlere ulaştırmak zorundayız. Türkiye’nin bütün ezilenlerini, dışlananlarını, inkar edilenlerini birleştirecek büyük bir demokrasi ittifakı haline getirmemiz gerekiyor. Bunu yapacak gücümüz, başaracak inancımız var. Büyüteceğiz bu ittifakı. Türkiye’nin ortak mücadele adresi halini getiriyoruz, getireceğiz. Yarını, geleceği kuracak temel aktör olması için her alanda büyümemiz gerekiyor. Bugün her alanda direniş ve mücadele için de en geniş ortaklıkta geleceği birlikte kurmak için de en güçlü irade. Buna ihtiyacımız var. Sadece seçimleri değil hayatın her alanını bu ittifakın mücadele hedefi olarak görüyoruz. Seçimlerde de bu ittifakı büyüterek halkların, emekçilerin, sömürülenlerin ortak iradesini Meclis'e en güçlü şekilde taşıyacağız. Bu gücü de ülkenin anahtarı, sorunların çözümünün anahtarı haline getireceğiz. Çözüm biziz, geleceği hep birlikte biz kuracağız.
HEP BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ
Burada büyük bir özveriyle bütün baskılara rağmen mücadele yürüten siz yoldaşlarıma ve bundan önceki yönetimin üstün çabalarına buradan büyük bir alkış istiyorum. Bu ülkede özgürlüğü, emeğin hakkını, demokrasiyi, barışı, adaleti içeren düzeni bizler kuracağız. Bu ülkenin yönetiminin en etkili gücü haline gelmek için ittifaklarımızı büyüteceğiz, mücadelemizi güçlendireceğiz. O günler uzak değil. Siyasi rehine olan bütün yoldaşlarımızla; emeği sömürülen, özgürlüğü gasp edilen bütün halklarımızla birlikte mücadelede kararlılığımızı sürdürdükçe başarıyı en kısa sürede yakalayacağımızdan şüpheniz olmasın. Bu ülkeye barış bizimle gelecek, demokrasi bizimle gelecek, adalet bizimle gelecek ve özgürlük bizimle gelecek. Hepsini ortak mücadele ile hep birlikte yapacağız, hep birlikte başaracağız. Yolumuz açıktır. Allah yardımcımız, Hızır yoldaşımız olsun.”
Sancar'ın konuşmasının ardından mali ve faaliyet raporu okundu. Perihan Gözmen ve Cahit Direk, yeni eşbaşkanlar olarak seçildi. (MA)