GÜNDEM

Nobel barış Ödülü Osman Kavala’ya verilmelidir, çünkü...

Basitçe söylemek gerekirse, Erdoğan yurtiçinde ve yurtdışında barış için büyüyen bir tehdit haline geldi. Ancak Türkiye, Erdoğan'dan daha fazlasıdır.'

Abone Ol

American Enterprise Institute kıdemli üyesi Michael Rubin ve Demokrasileri Savunma Vakfı Türkiye Programı Kıdemli Direktörü ve eski CHP milletvekili Aykan Erdemir Nationalinterest.org’a Nobel Barış Ödülü’nün bu yıl Osman Kavala’ya verilmesi gerektiğini belirten bir makale yazdı.

Makalenin çevirisini sunuyoruz:

"Norveç Nobel Komitesi, bu yılın Nobel Barış Ödülü sahibini 8 Ekim'de açıklayacak…

Komitenin son yıllardaki sicili bayağı sıkıntılı…. 2019 ödülünü alan Etiyopya başbakanı Abiy Ahmed, şimdi savaş suçları ve soykırım suçlamalarıyla karşı karşıya. 1991 ödülünün sahibi Aung San Suu Kyi de öyle. Diğer seçimler ise zamanın testini geçti.

Afganistan'ın kızları bir kez daha Taliban baskısı ile karşı karşıya kalırken, Afgan kızların savunucusu Malala Yousafzai ona çok önemli bir platform sağlayan 2014 yılı ödülünü kazanmıştı mesela.. Komite, zaman zaman Nobel Ödülü’nü Dünya Gıda Programı veya Birleşmiş Milletler gibi bir kuruluşa vererek güvenli bir seçim yapmayı da tercih etti.

Nobel Barış Ödülü sahiplerinin mirasının bu kadar eşitsiz olmasının başlıca nedeni, diğer alanlardaki Nobel ödüllerinden farklı olarak bunu politikacıların vermeleri.

Norveç Nobel Komitesi, sürekli başarıyı gerçekten ödüllendirmek ve onu susturmaya niyetli bir rejime karşı mücadele eden bir barış eylemcisini - ve on binlerce benzer fikirli entelektüeli - sembolik olarak güçlendirmek istiyorsa, o zaman bu yılki Nobel Barış Ödülü'nü Osman Kavala'ya vermelidir.

Kavala, onlarca yıldır Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve Türkiye'nin her kesiminden otoriterlere karşı duran bir hayırsever. Türkiye'nin giderek daha fazla kuşatma altına alınan etnik ve dini azınlıklarının yanı sıra ülkenin LGBTİ topluluğunu ve çocuklarını savunmak için siyasi ve finansal olarak çalıştı, Türk-Kürt ve Türk-Ermeni uzlaşmasına büyük yatırımlar yaptı.

2019'da, Kavala'yı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterme amaçlı küresel bir kampanyanın hemen ardından, Avrupa Arkeologlar Birliği, Kavala'ya Miras Ödülü'nü verdi.


Ertesi yıl, kendisini nefret ve önyargıyla mücadeleye ve Türk-Ermeni uzlaşmasını desteklemeye adamış Türkiye'nin önde gelen kar amacı gütmeyen kuruluşu Hrant Dink Vakfı, yılın ödülüne Kavala'yı layık gördü.

Geçen yıl, bir grup önde gelen politikacı ve insan hakları savunucusu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından her yıl verilen Václav Havel İnsan Hakları Ödülü'ne Kavala'yı aday gösterdi.

Kavala'nın sarsılmaz ve abartısız savunuculuğu, çok uzun zaman önce Erdoğan'ı rahatsız etmeye başladı. ABD yaptırımlarının Erdoğan'ı Amerikalı rehine Rahip Andrew Brunson'ı serbest bırakmaya zorlamasının ardından, Türk cumhurbaşkanı zehrini Kavala'ya çevirdi. Kavala'yı "terör finansörü" olmakla suçladı. Erdoğan bir keresinde “Peki onun arkasında kim var?” diye sordu. Ardından kendi sorusunu “Ünlü Macar Yahudisi Soros” ile yanıtladı.

Türk cumhurbaşkanı daha sonra Kavala'nın özel kültür ve sanat vakıflarından birine kazancını maksimize edememekle ilgili tuhaf bir suçlamayla yasal işlem başlattı. Bir Türk mahkemesi Kavala'yı Gezi Parkı protestolarını finanse ettiği iddiasıyla düzmece terör suçlamalarından beraat ettirse ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi serbest bırakılmasını talep etse de, Kavala hapiste ve hücre hapsinde kalmaya devam ediyor.

Erdoğan rejimi, beraatinden saatler sonra Kavala'ya "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla yeni suçlamalar yağdırdı. Kavala'nın etnik kökenleri, dinleri, cinsel yönelimleri veya siyasi eğilimleri ne olursa olsun tüm yurttaşların kanun önünde eşitlikten yararlanmalarını sağlama konusundaki kararlılığı göz önüne alındığında, bu özellikle ironiktir.

Eylül ayı başlarında bir Türk mahkemesi Kavala'nın tutukluluk süresini uzattı. Şimdi şartlı tahliye olmadan müebbet hapis tehdidiyle karşı karşıya. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Ankara’yı Kavala serbest bırakılmadığı takdirde, hakkında ihlal davalarını başlatacağı konusunda uyardı.

Kimse Kavala'dan daha fazla Nobel Barış Ödülü’nü hak edemez. Kavala servetini ve hayatını barış ve eşitlik için ortaya koydu. Erdoğan herkese küfür edip tehdit ederken Brunson davasında teslim olması, onun dış baskıya duyarlılığını gösteriyor.

Modern Türkiye 100’üncü yılına yaklaşırken, Erdoğan kendi ülkesinde tek adam yönetimini pekiştirmeye devam ediyor ve Orta Doğu ve Afrika'da giderek artan bir şekilde saldırgan tutum takınıyor. Basitçe söylemek gerekirse, Erdoğan yurtiçinde ve yurtdışında barış için büyüyen bir tehdit haline geldi. Ancak Türkiye, Erdoğan'dan daha fazlasıdır.

Norveç Nobel Komitesi, Kavala'ya Nobel Barış Ödülü vererek, Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün bir zamanlar ifade ettiği gibi “Yurtta sulh, cihanda sulh” uğruna içtenlikle mücadele eden her kesimden Türkiye vatandaşlarına ve diasporasına ses verebilir.