Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, yabancı basın mensuplarıyla İstanbul Taksim’de bulunan bir otelde bir araya geldi. Eş Genel Başkanlara Basın Yayın ve Propaganda Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ve İl Eş Başkanı Erdal Avcı eşlik etti.
BULDAN: KAYNAKLAR SAVAŞA AKTARILIYOR
Eş Genel Başkan Pervin Buldan, Türkiye’nin çok yönlü derin krizler içerisinde, kaynakların savaşa aktarıldığını belirterek, bu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “özel savaş” ile ülkeyi yönetmeye çalıştığını söyledi. İktidarın yönetememe durumunun pandemi şartlarının eklenmesiyle ekonomik krizi derinleştirdiğini ifade eden Buldan, “Özellikle iş sahipleri ve esnaflar ciddi anlamda etkilenmiş durumda. Özellikle açlık sınırı dediğimiz, Türkiye toplumunun karşı karşıya kaldığı bu ciddi sorun giderek derinleşmekte. Dolayısıyla biz bütün bu sorunların kaynağının, AKP ve MHP’nin ülkeyi yönetememe krizi olduğunu görüyoruz” dedi.
'KRİZLERİN ÜZERİNİ ÖRTMEK İÇİN HDP'Yİ HEDEF ALIYORLAR'
Ekonomik krizin yanı sıra siyasi krizin de derinleşen bir sorun olduğuna işaret eden Buldan, “Özellikle son dönemlerde HDP üzerindeki baskıların, HDP’ye yönelik saldırı ve kapatılma meselesinin, milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması tehlikesinin, bugün AKP ve MHP tarafından çokça dillendirildiğini biliyoruz. Yönetememe durumunu ve krizlerin üzerini örtmek için HDP’yi hedef alıyorlar. Yasal olarak partilerin kapatılmasının zorlaştığı bir dönemde bile, hala HDP’yi kapatmakla ve milletvekillerini tutuklamakla tehdit edenler bilmeli ki, HDP Türkiye’nin üçüncü büyük partisidir. Bugün HDP’ye milyonlarca insan oy vermiştir. O yüzden HDP’yi kapatabilmek, HDP milletvekillerinin üzerinde demokrasi kılıcını sallamak kimseye bir fayda vermeyecektir. Ve Türkiye’nin içerisinde bulunduğu krizleri daha da derinleştirecektir” diye konuştu.
'5 YILA YAKINDIR BU İNSANLAR REHİNE OLARAK TURULUYOR'
Buldan, geçmiş örnekler üzerinden parti kapatmanın sorunların çözümüne katkı sağlamayacağını dile getirerek, “En fazla partisi kapatılan ve yenileri açılan bir gelenekten geldiğimizi bilmenizi isterim. O yüzden parti kapatmanın hiçbir sorunun çözeceğine faydası olmadığını belirtmek isterim. Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması ve cezaevlerine koyulması da aynı şekilde. Şuan çok sayıda milletvekillimiz cezaevlerinde. Selahattin Demirtaş var, Figen Yüksekdağ var ve yine belediye eşbaşkanlarımız var. AKP hükümetinin 5 yıla yakındır bu insanları rehine olarak cezaevinde tuttuğunu biliyoruz. Aynı yöntemi tekrarlamak bu ülkeye fayda sağlamayacaktır. Biz cezaevlerindeki arkadaşlarımızın artık serbest kalması yönündeki taleplerimizi çok sıkça tekrar ettiğimiz bir dönemde, yeni tutuklamaların ve fezlekelerin bu işe hiçbir katkısı olmayacak” dedi.
SANCAR: KRİTİK DÖNEMECE GELDİK
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Türkiye’de ekonomik, siyasal ve toplumsal olarak çoklu krizler yaşandığına dikkat çekerek, siyasal krizin en önemli iki ayağının demokrasi ve hukuk olduğunu söyledi. Krizlerin bir biriyle bağlantılı olduğunun ifade eden Sancar, “Demokrasi krizi, Türkiye’de demokrasinin artık son kırıntılarının da ortadan kaldırılmaya çalışıldığı anlamına geliyor. Türkiye uzun süredir otoriterleşme eğiliminde olan bir yönetime sahip. Demokrasi her geçen gün daha fazla tahrip ediliyor. Şimdi artık kritik dönemece geldik. 2021 yılı bu otoriterleşme sürecinde sürekliliğin olup olmayacağını, bu yolun böyle devam edip etmeyeceğini gösterecek önemli bir yıl olacak” ifadelerini kullandı.
AİHM KARARININ ÖNEMİ
HDP’ye yönelen baskıların tamamının siyasi gerekçelere dayandığı, hukuki gereksinimden uzak olduğunu AİHM kararında özellikle belirtildiğini söyleyen Sancar, “AİHM sözleşmesinin 18’inci maddesi bu açıdan son derece önemlidir. Bu madde AİHM tarihinde ilk defa Kavala ve Demirtaş davalarında temel alınmıştır. Bu iktidar yargıyı, muhalefeti bastırmak ve susturmak için bir araç olarak kullanıyor. Hükümet ve iktidar kararı uygulamayacağını belirtiyor. Bağlayıcı değildir diyor. Elbette ki bu karar bağlayıcıdır. Bu kararın uygulanma mekanizmaları AİHM içindedir. Bakanlar komitesinde görev yapan delegelere buradan sesleniyorum: Eğer Avrupa İnsan Hakları sisteminin inandırıcılığını korumasını önemsiyorlarsa, Türkiye’nin bu kararı yerine getirmesi için mutlaka uygun tedbirleri tartışmak ve kararlar almak zorundadırlar. Türkiye’de iktidarın AİHM kararına karşı tutumu, sadece Türkiye içinde hukuk ve demokrasi sorunu olmakla kalmıyor, aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni de ciddi derecede sıkıntıya sokabilecek potansiyel içeriyor” dedi.
ÇÖZÜM DEMOKRASİ İTTİFAKI
HDP’nin başta Kürt sorunu olmak üzere tüm siyasi ve toplumsal sorunların ancak demokratik siyaset kriterleriyle çözülebileceğine inandığına vurgu yapan Sancar, sözlerini şöyle tamamladı: “Demokratik siyasette ısrarımızı ve demokrasi ittifakımızı büyütme ısrarımızı ısrarla sürdürüyoruz. Bu iktidarın kendi varlığını sürdürmek için bulduğu yol demokrasiden uzak, baskı, uzaklaştırma ve cezalandırma yöntemidir. Biz bu anlayışın Türkiye’de krizi daha derinleşeceğini ve sorunları büyüteceğini düşünüyoruz. Bu nedenle çözümü en geniş demokrasi ittifakında görüyoruz. Çalışmalarımızı da bu yönde sürdürüyoruz.”