Sovyet Kürtlerinden filolog Kinyaz İbrahim Kürdolog ve akademisyen Prof. Kinyaz İbrahim’in ani ölümü Kürt toplumunu derinden etkiledi. Mirzoyev, 1947 yılında Ermenistan’ın Masis (Zangibasar) rayonu Rihanlu köyünde dünyaya gelen Araştırmacı Aytaç Aytin’in verdiği bilgiye göre, Mirzoyev'in ailesi 1926 yılında Van’dan çıkıp ve Nahçıvan’a göç ediyor. Ardından 1937 yılında Kazakistan’a sürgün edilmesinin ardından, 1944 yılında Ermenistan’a geliyor. Yazar Rohat Alakom ise Mirzoyev’in ailesiyle ilgili şu bilgiyi paylaşıyor: “Babasının adı Îbrahîmê Nevo (1907-1984), annesinin adı Balehanim’dır (1920-1994). Babası Îbrahîmê Nevo, Celali aşiretinden, annesi Balehanim da Brukan aşiretinden sayılır.”
Bu konuda araştırmacı Aytin, Kinyaz İbrahim Mirzoyev’in kendini daha çok “Brukanlı” olarak gördüğünü belirtiyor. Mütebahhir bir şahsiyet olan ve hayatı boyunca yaklaşık 25 esere imza atan Kinyaz İbrahim, özellikle filoloji sahasındaki araştırmalarıyla tanınıyordu.
'ERDEMLİ GERÇEK BİR KÜRT PRENSİYDİ'
Alakom, Kürdolog ve akademisyen Prof. Kinyaz İbrahim Mirzoyev hakkında Mezopotamya Ajansı'ndan (MA) İsmet Konak'a konuştu. Mirzoyev hakkında "gerçek bir Kürt prensi" diyen Alakom, "Kinyaz sözcüğü Rusçada prens anlamına geliyor. Evet, o erdemli gerçek bir Kürt prensiydi. Kürtlüğüne paha hiç biçilmezdi. Modern çalışma biçimlerine büyük önem veren birisiydi. Kinyaz İbrahim, siyaseti yaşamla birlikte sürdürmeyi tercih ederdi. Halkın sosyal, ekonomik ve kültürel gereksinimlerini pratikte de gözetleyen bir siyasetten yanaydı. Kuru ve ajitatif lafların uçuculuğunu hiç sevmezdi. Kürtlerin birlik ve kardeşliğini her şeyin üstünde tutmuştur" ifadelerini kullandı.
Mirzoyev’in hayat hikâyesini ve dünya görüşünü onu yakından tanıyan yazar Rohat Alakom şöyle aktardı:
Kinyaz İbrahim Mirzoyev ile nasıl tanıştınız, neler konuştunuz?
Kürdolog ve akademisyen Prof. Kinyaz İbrahim ile ilk kez 1996 yılında Paris’te görüştük. O yılın 19-21 Eylül tarihlerinde “Kürtler ve Şehir” konulu geniş katılımlı bir konferansa katılmıştık. Dünyanın dört bir yanından birçok akademisyen, araştırmacı ve yazar bu konferansa davet edilmişti. Rusya ve diğer cumhuriyetlerden katılanlar da vardı. Bunlardan birisi Kinyaz İbrahim’di. Adını çoktan duymuş ve çalışmalarından daha önceleri haberdardım. Konferansta “Almatı (Alma Ata) Kürt Topluluğu” konulu ilginç bir sunumda bulundu. Üç günlük konferans süresi boyunca sık sık bir araya gelip önemli bulduğumuz konularda bilgi alışverişinde bulunduk. Bu konulardan birisi de farklı halklar arasındaki edebî temaslar ve kültürel etkileşimdi. Benim “Türk Edebiyatında Kürtler” adlı kitabımdan haberdardı. Kitabı tedarik edip büyük bir zevkle okuduğunu bana söylediğinde çok sevindim. Kinyaz İbrahim de daha önceleri benzer bir konuda doktorasını yapmış, konu hakkında araştırmalar yayımlamıştı. O da Azerbaycan edebiyatındaki Kürt imajını incelemiş, konuya yoğunlaşmıştır. Ayrıca “Azerbaycan-Kürt Edebî İlişkileri Tarihinden” adlı bir kitabı da Azerbaycanca yayımlanır (1978). Daha sonraları Ermeni ve Gürcü edebiyatlarında Kürtlerin yerini de incelemiştir. Kısacası Kürtçe, coğrafyanın farklı dilleri (Rusça, Azerice, Ermenice ve Gürcüce) ve bu dillerle yaratılan edebiyatlar araştırmacının ilgisini çok çekmiştir. Kürtçe ve mevcut dillerde yapılan karşılıklı çevirileri de çalışmalarına dahil etmiştir.
Paris’te bulunduğumuz sırada bana, “Rohat eğer istersen gel ‘Türk Edebiyatında Kürtler’ konusunda yanımda doktoranı yap!” şeklinde ilginç bir öneride bulundu. Ben de kendisine teşekkür edip “Düşüneyim” dedim. Ama koşullar daha sonra İsveç’te kalmamı gerektiriyordu. Konferans dışındaki zamanlarda sık sık Kinyaz İbrahim ve Şamil Askerov ile bir araya gelip değişik konuları konuşurduk. İkisinin de sohbetine doyum olmuyordu. Kinyaz İbrahim gibi büyük bir Kürt yurtseveri olan Şamil Askerov’un 1990’lı yıllarda “bir avuç” Kürdün Dağlık Karabağ’da sürdürdüğü ve kendisinin de katıldığı Kürdistan mücadelesini büyük bir heyecanla anlatması beni çok büyülemişti. Daha sonra Kürtlerin kaderinin tartışıldığı ve Kürtlere umut vaat eden Sevr Antlaşması’nın 1920 yılında imzalandığı salonu (şimdi Fransa Ulusal Seramik Müzesi) görmeye gittik, birlikte rengârenk seramikler önünde fotoğraf çektik. Bu renk çeşitliliği ve seramiklerin göz kamaştıran güzelliği, içime bir ferahlık katmıştı. Sevr’den Karabağ’a kadar uzanan Kürt rüyasını gözler önüne getirdiğimde belki Kürtler yenile yenile bir gün yenmeyi de tam olarak öğreneceklerdir iyimserliğine kapıldım!
'KİNYAZ İBRAHİM’İN GEÇMİŞİ DE ÇOK PARLAKTIR'
Alakom, 55 yıl önce Mirzoyev hakkında Martin Şahbazyan adlı bir gazetecinin kaleme aldığı “Onun geleceği parlak” (Paşwextiya wî geşe) yazıyı hatırlatarak, "Akademik kariyerinin tüm basamaklarını hızla tırmanır, toplumsal, kültürel ve ekonomik başarıları sayesinde birçok ödül ve nişana layık görülür. Evet! Kinyaz İbrahim’in geçmişi de çok parlaktır!" ifadelerini kullandı.
Mirzoyev, Kazakistan Kürtleri arasında nasıl bir portredir acaba? Onun Kürt diasporasındaki rolünü nasıl tanımlarsınız?
Kazakistan’da 70’in üzerinde halk ve etnik topluluk yaşıyor. Bunlardan birisi Kürtlerdir. Buradaki Kürtlerin sayısı onbinleri aşmaktadır. Kürtler, Kazakistan Cumhurbaşkanı tarafından 1995 yılında kurulan Kazakistan Halklar Ansamblesi çatısı altında yer almaktadır. Kinyaz İbrahim de bir dönem bu saygın örgütün başkan yardımcılığı görevine getirilmiştir. 2020 yılında da Kürt bankacı ve aktivist Narin Nadirova, Kazakistan Halklar Ansamblesi ilk Kürt kadın üyeliğine seçildi. Kazakistan’daki Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerinin daha da güçlendirilmesi mücadelesinde Kinyaz İbrahim’in emeği büyük olmuştur. Kazakistan Kürtlerinin dışında Rusya ve Avrupa gibi başka diyarlarda yaşayan Kürtlerin sorunlarına da yardımcı olmuş, diasporadaki Kürt oluşumlarına destek vermiş, adeta öncülük etmiştir. Birkaç yıl önce kurulan Kürt Uluslararası Diasporası Federasyonu’nun başkanlığına getirilmesi; onun Kürtler arasındaki saygınlığı ve ağırlığının bir işareti olarak da okunabilir. Kinyaz İbrahim’i diğer Kürt şahsiyetlerinden ayıran en önemli özellik, onun her alanda başarılı olmasından kaynaklanır. Martin Şahbazyan adlı bir gazetecinin Ermenistan’ın başkenti Erivan’da çıkan “Yeni Yol (Rîya Teze)” adlı Kürtçe gazetede Kinyaz İbrahim hakkında 55 yıl önce yayımlanan bir yazısı “Onun geleceği parlak” (Paşwextiya wî geşe) başlığını taşımaktaydı. Bu başlık, ilerleyen yıllarda bir gerçek haline dönüşür. Akademik kariyerinin tüm basamaklarını hızla tırmanır, toplumsal, kültürel ve ekonomik başarıları sayesinde birçok ödül ve nişana layık görülür. Evet! Kinyaz İbrahim’in geçmişi de çok parlaktır!
'SİYASETİ YAŞAMLA BİRLİKTE SÜRDÜRMEYİ TERCİH EDERDİ'
Kürt halkı Kinyaz İbrahim'e nasıl bir zaviyeden bakmalı?
Sanırım Kürtler ve Kinyaz İbrahim’i yakından tanıyanlar uzun yıllar onun kişiliğini oluşturan temel faktörlere bakarak onu anımsayacaklardır. Kapasite sahibi birisiydi, birçok dil biliyordu, cömert, az konuşan ve zamanının büyük kısmını başkalarını dinlemeye ayıran son derece mütevazı birisiydi. Bu nitelikleri sayesinde tüm Kürtlerin gönlünü fethedip taht kurdu. Niteliklerinin listesini daha da uzatabiliriz. İsminin anlamına yakışırcasına hareket ediyordu, Kinyaz sözcüğü Rusçada prens anlamına geliyor. Evet, o erdemli gerçek bir Kürt prensiydi. Kürtlüğüne paha hiç biçilmezdi. Modern çalışma biçimlerine büyük önem veren birisiydi. Kinyaz İbrahim, siyaseti yaşamla birlikte sürdürmeyi tercih ederdi. Halkın sosyal, ekonomik ve kültürel gereksinimlerini pratikte de gözetleyen bir siyasetten yanaydı. Kuru ve ajitatif lafların uçuculuğunu hiç sevmezdi. Kürtlerin birlik ve kardeşliğini her şeyin üstünde tutmuştur. Bir yıl önce kendisinin de desteklediği ve Kazakistan üzerinden yayıma başlayan TV kanalının adı “Birlik” (Yekbûn) tam da böyle bir siyasî kültüre gönderme yapmaktadır.
Son olarak ona dair neler söylemek istersiniz?
1963 yılında Erivan’da kurulan ilk Kürt Öğrenci Derneği (Şêwra Xwendekarên Kurd) konusunda bir inceleme kaleme aldığımda bundan bir ay önce Kinyaz İbrahim’e yazılı olarak birkaç soru yöneltmiştim. Bazı kaynaklarda Kinyaz İbrahim’in bu dernek aktivistlerinden birisi olduğu ve bir dönem derneğin başkanlığına getirildiği bilgisinden hareket ederek, belki daha fazla bilgiye ulaşabilirim diye kendisine başvurmuştum. Verdiği cevapta Almanya’da bulunduğunu ve yakında memlekete döndüğünde sorularıma hemen cevap vereceğini bana bildirmişti. Aradan bir ay geçmesine rağmen Kinyaz İbrahim’den bir haber ve cevap alamadım. Bir mesaj daha kendisine gönderdim. Ölümünden bir gün önce yani 7 Ağustos 2021 tarihinde Kinyaz İbrahim’in e-mail adresinden gönderilen İngilizce yazılmış kısa bir not aldım: “Maalesef, Dr. Kinyaz sağlık sorunları nedeniyle şu anda mektubunuza cevap verememektedir. En kısa sürede sizinle hemen iletişime geçecektir.” Bir gün sonra (8 Ağustos) internet üzerinden günlük haberlere baktığımda Kinyaz İbrahim’in vefat ettiği haberine gözüm ilişti, inanamadım. Haberin doğru olup olmadığı konusunda diğer haber kaynaklarına da bakmak istedim, gördüm ki ölümü hızlı bir biçimde tüm Kürt haber kaynaklarına yansımış. Çok üzüldüm, evet bu güzel insan -sorularımı cevaplama fırsatı bulamadan- aniden aramızdan göç etmişti!