Abdest, vücudun belli organları belli bir usule göre yıkamaktır. Dolayısıyla abdest alacak kişi abdestini gerekli olan kurallara uyarak almalıdır. Şafii mezhebine göre kişi şu farzları yerine getirerek abdest almış olur.
ABDESTİN FARZLARI:
1- NİYET ETMEK: Abdest almak isteyen kimse, abdestsizliğin kaldırılmasına niyet eder. Niyet, yüzü yıkarken yapılır. Daha önce yapılırsa sahih olmaz. Niyet, kalb ile yapılır, dil ile söylenmesi de sünnettir. “Neveytü raf’al-hadesi” yani (abdestsizliği gidermeye niyet ettim) şeklinde niyet edilebilir. Belirtelim ki niyet Kürtçe;Türkçe veya başka bir dilde de söylemek mümkündür.
2- YÜZÜ YIKAMAK: Yüzün uzunluğu, saç bitiminden çene kemiğinin altına kadardır. Eni ise, iki kulak memesi arasında kalan kısımdır. Yüzde bulunan hafif sakal, kirpik, kaş, bıyık, favori ve dudak altındaki kılların hem altını hem de üstünü yıkamak gerekir. Gür olan sakalın sadece dışını yıkamak kafidir. Hafif sakal, karşıdan bakıldığında altındaki tenin görüldüğü sakaldır. Gür sakal ise, karşıdan bakıldığında altındaki tenin görülmediği sakaldır.
3- KOLLARI DİRSEKLERLE BERABER YIKAMAK: Kol, parmak uçlarından dirseğe kadardır. Dirsek de dahildir. Abdeste başlarken ellerin yıkanması kafi değildir. Yüzü yıkadıktan sonra kolları yıkarken de eleri TEKRAR yıkamak gerekir.
4-BAŞIN BİR KISMINI YIKAMAK: Bir kıl veya bir kıl kadar başın tenini mesh etmek bile yeterlidir. Hepsini mesh etmek ise sünnettir.
5- AYAKLARI AŞIK KEMİKLERİYLE BERABER YIKAMAK: Parmakların arasını ve ayaktaki yarıkları yıkamak da farzdır.
6- TERTİBE UYMAK: Yani sıra ile yüzü, kolları yıkamak, başı mesh etmek, sonra ayakları yıkamak. FAKAT denize, göle girip çıkan kimse, abdeste niyet ederse abdesti sahih olur, tertip aranmaz…
DİKKAT; İmam Şafii'ye göre ister erkek ister kadın ve ister büyük ister küçük olsun, ister kendisinin ve ister başka insanın, ister sağ ister ölü bir insanın tenasül uzvuna yahut dübürüne avucunun içi ile dokunmak abdesti bozar.
Mesela adam elinin içiyle penisine dokunsa abdesti bozulur. Bu Şafiiler içindir.
ŞAFİİ MEZHEBİNE GÖRE ABDESTİN SÜNNETLERİ ON ÜÇTÜR:
1) Abdeste “Besmele” ile başlamak.
2) Yüzünü yıkamadan önce elleri yıkamak.
3) “Mazmaza” Ağzına su alıp temizlemek.
4) “İstinşak” burnuna su çekip temizlemek.
5) Dişleri temizlemek (Misvak kullanmak).
6) Başın tamamını mesh etmek.
7) Yeni bir su ile kulakların içini ve dışını mesh etmek.
8 ) Sık olan sakalını karıştırmak.
9) El ve ayak parmaklarının arasını hilallamak (karıştırmak).
10) Sağ uzuvları, sol uzuvlardan önce yıkamak.
11) Azaları ara vermeksizin peş peşe yıkamak.
12) Her uzvu üçer defa yıkamak..
13) Özürsüz iken abdest alırken başkasından yardım istememek…
TUVALET ADABI
1- Tuvalete girerken sol ayak ile girilmelidir.
2- Kıbleye yönelik oturmamalıdır.
3- Rüzgara karşı hacet yapılmamalıdır.
4- Her hangi bir özür yoksa ayakta bevl etmemelidir.
5- Karınca ve benzeri böceklerin yuvalarına hacet yapılmamalıdır.
6- Elbisesini tam çömelirken açmalıdır.
7- Tuvalette iken konuşmamalı, din ve dünya işi düşünülmemelidir.
8- Ön ve arkayı sol el ile temizlemelidir
9- Tezek gibi pis olan eşyalarla temizlik yapmamalıdır.
10- Tuvalete başı açık olarak girmemelidir.
11- Avret yerine ve çıkan pisliğe bakmamalıdır.
12- Otururken ağırlığını sol ayak üzerine vermelidir. (Bu şekilde boşaltım daha kolay olur)
13- Yol üzerine, mescitlerin etrafına, durgun ve akarsulara, meyveli ağaç altlarına hacet yapılmamalıdır.
14-Kırda bulunan kimse, hacetini yapmak için insanların göremeyeceği tenha bir yer seçmeli ve kendisini gizlemelidir…
DİKKAT; Bir kişi, eğer abdest aldığını kesin olarak biliyor ama abdesti bozulup bozulmadığına şüphe ediyorsa o zaman bu kişi abdestli sayılır. Şüphe etki yapmaz. Yine aynı şekilde eğer önceden abdestsiz olduğunu biliyor ama daha sonra abdest alıp almadığını şüphe ediyorsa o zaman abdestsizdir….
YANİ, şüphe fayda vermez, her iki halde inandığına-yani kesin olarak emin olduğuna göre hareket etmelidir….
DİKKAT; Namazda kahkaha ile gülmek Şafii’ye göre abdesti bozmaz, sadece namaz bozulur. Hanefiye göre ise namazda kahkaha ile gülmek abdesti bozar.
Buluğa ermiş Müslüman bir hanımın, mahremi olmayan erkeklerin yanında olduğu gibi, namaz kılarken de vücudunun dinen örtülmesi gereken yerlerinin tamamını örtmesi gerekir. Bunu yapmak farzdır. Aksi halde yapılan ibadet sıhhat şartı eksik olduğundan geçerli olmaz. Buna göre kadın saçlarını, kollarını, ziynetini, ayaklarını örtmelidir. Yani namazda kadının el ve yüzü hariç her yeri örtünmelidir.
Hz. Âişe’den rivayet edilen bir hadiste Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah ergenlik çağına ulaşmış kadının başörtüsüz namazını kabul etmez.” (Ebû Dâvûd, Salât, 85)… Rasûlullah’ın eşlerinin evlerinde namaz kılarken başlarını örttüklerini, Peygamberimiz (s.a.v.)’in başı açık namaz kılan genç kızları uyardığını ve buluğa eren kadınların başlarını örterek namazlarını kılmaları gerektiğini bildiren hadisler vardır …. Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanından günümüze kadarki uygulama da bu yöndedir…. Dolayısıyla, Müslüman kadın kardeşlerimiz dikkat etsinler.
Soru; Hocam bayanlar oruçluyken iftar yemeği hazırlarken tuz oranına baka bilirler mi?
Cevap; Yutmamak şartıyla ağızda bakabilir tadılabilir.
BAYANLAR İÇİN ADET; Bir kadın yerleşik olarak 8 gün adet görüyor, ramazanda 6. gün bir müddet temizlenir fakat 8. güne kadar adet gördüğünden emin ise 6. gün yıkanıp oruç tutar. Sonra Kur-an okur ve 8. gün tekrar adet olursa bu kadının arada temiz olduğu günlerde tuttuğu oruç geçersizdir. Okuduğu Kur-an miktarı da ne kadar ise bunu tekrardan okuması gerekir.
Ama diyelim ki bir kadın normalde 8 gün adet görür ve bu onun yerleşik adetidir bundan emindir. Sonra bu kadın 8. gün yıkanır temizlenir orucunu tutar Kur-anını okur fakat 11. gün tekrar adet görür ise bu kadının arada tuttuğu oruçlar geçersizdir fakat kuranı geçerlidir inşallah. İbn_i kasım fıkıh tercemesi .
NASIL NAMAZ KILINIR..?
Aşağıda Şafii’ye göre namazın kılınışı genel hatları ile ve özet olarak verilmiştir; okumanızı tavsiye ederiz... Ayakta; başparmak, kulak memesinin hizasına gelecek şekilde eller, kıbleye karşı açık tutularak kaldırılır ve niyet etmekle beraber hemen ardından “ Allahü ekber” diyerek tekbir getirilir ve eller göğsün altında, göbeğin az yukarısında hafif sola doğru bağlanır.
Şafii de kadınlar da erkekler gibi elleri göğsün altında bağlarlar; sağ el sol elin üzerine gelir... Sonra Euzü-Besmele çekmeden, “Veccehtü” duası okunur. Euzü-Besmele çektikten sonra okunmaz…. Sonra Euzü-Besmele çekilerek Fatiha suresi okunur. Besmele, Fatihadan bir ayettir. Onu okumak da farzdır. Cemaatle kılınsın, yalnız kılınsın; bütün namazlarda Fatihanın tamamını okumak farzdır. Tekrar belirtiyoruz ki şafiide besmelesiz fatiha geçerli olmaz.
Sonra, bir sure veya ayet okunur. Birinci rekâtta okunan surenin ikinci rekâtta okunan sureden uzun olması ve Kur’an-ı kerimde, sıra bakımından ondan önce olması sünnettir. Sure, sadece ilk iki rekâtte okunur. 3. ve 4. rekatlarda zammı sure okunmaz...
Sonra eller kaldırılır ve tekbir getirilerek rüku’a varılır. Rüku’da, sırt, boyun ve baş aynı hizada tutulur. Kadınlar da böyle yapar yani Hanefi de olduğu gibi kadının meşru bir mazereti yoksa sadece az eğilmesi yeterli olmaz...
Dizler kırılmadan bacaklar düz tutulur. Dizleri tutarken parmaklar açık tutulur. Rüku’da üç kere, “Sübhane Rabbiyel azim ve bihamdihi...” denir. Bunu söylemek sünnettir... Bir kere de söylense yeterli olur ama sünnet olanı 3 defa söylemektir... Sonra yine eller kaldırılarak itidal yapılır. Yani, “semiallahü limen hamideh...” diyerek doğrulmaya başlanır. Tam olarak doğrulunca “Rabbena lekel hamdü...” denir.
Sonra tekbir getirilir ve secdeye varılır. Şu 7 uzuv üzerinde secde edilir. Bunlar: Alın, -burun, -iki diz, -iki avucun içi ve -iki ayağın parmaklarının içleri... Dikkat edin ayağın parmak içleri yere değmelidir... Önce dizler, sonra eller sonra da alın ve burun yere konur.
Secdede üç defa “Sübhane Rabbiyel a’la ve bihamdihi...” denir. Sonra tekbir getirilerek baş secdeden kaldırılır ve oturulur. İki secde arasında: “Rabbiğfir li verhamni...” okunur. Bunu okumak sünnettir...
Buna, “el-cülusu beynes-secdeteyn” (iki secde arasındaki oturuş,) denir. Sonra ikinci kere aynı şekilde tekbir getirilerek secde edilir…. Sonra tekbir getirilerek ikinci secdeden kalkılıp, az oturulur, buna da “Cülus-ul-istiraha” (istirahat oturuşu,) denir.
Sonra ayağa kalkılır. İkinci rekâtte Fatiha(besmeleyi kesinlikle unutmuyoruz!!!) ve sure okunur. Rüku ve secdeler yapılır ve oturulur.(Rukü ve secde az önce anlatıldı; aynen yapılır...).. Bu oturuşta birinci Tehiyyat okunur; tahhiyyattan sonra ''allahümme salli ala seyyidina muhammed'' denir ve hemen ardından üçüncü rekâte kalkılır. Üçüncü rekâte kalkarken eller kaldırılır.
Son iki rekâtte sadece Fatiha okunur, zammı sure okunmaz. Son rekâtte, otururken son Tahiyyat okunur. Tahiyyatta; salevat-ı şerifeyi “Allahümme salli ala seyyidina Muhammed”e kadar okumak farz, kalanını okumak sünnettir. Yani son oturuşta tahhiyat ve en azından ''Allahümme salli ala seyyidina Muhammed'' okunmalıdır zira bunların okunması FARZDIR... Ardından salli barikin kalan kısmı ve dualar okunur ; bunlar ise sünnettir... Sonra; önce sağa, sonra da sola selam verilir.
Şafii de Kaza Namazları; Şafiilere göre, kaza namazı borcu olan kişi, önce kaza namazlarını kılmaldır; kazalar bitince sünnet kılmalıdır….
Rasulüllah (S.A.V.) bir hadis-i şeriflerinde: "Kulun kıyamet günü ilk hesaba çekileceği konu, farz namazlardır. Eğer bu tamamsa işi kolaylaşmıştır. Aksi halde, "bakın bakalım, nafileden, bir şeyi var mı?" denir. Nafile ile farz eksikleri tamamlanır" buyurmuştur….
Şafiî mezheplerine göre : Namaz borcu olan kimselerin sabah namazının sünneti de dahil olmak üzere, revatip'ten olsun, olmasın, nafile namaz ile meşgul olmaları uygun değildir. Bir an önce borçlarını kaza etmeleri gerekir. Zaten kişi, kaza namazı kıldığı zaman da ALLAH'ın farzıyla meşgul olduğundan ötürü, sünnet kılmadığı için ona bir sorumluluk düşmez. Zira bilinmektedir ki; farzın kazası da farzdır.
Şafiiler bu esasa göre kazaları olduğu müddetçe önce kazaları kılarlar. Ayrıca hadis-i şeriften de anlaşıldığı üzere, esas olarak kılınan sünnet-nafile namazları da farzların eksiklerini kapatmak için çok mühimdir.
AMA ŞAFİİLER DOĞRUDAN KAZALARLA MEŞGUL OLUP, FARZLARIN EKSİK OLANLARINI KAZA İLE TELAFİ EDERLER.
Malikî ve Hanbeli mezheplerinde de benzer görüşler hakimdir. Devam edecek…