Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda sağlık personelinin özlük haklarına ilişkin düzenlemelerin geri çekilmesi üzerine Türk Tabipleri Birliği (TTB) grev karar aldı. Sağlık çalışanları acil servisler dışında yurt genelinde bugün iş bıraktı. Hacettepe Hastanesi önünde yoğun yağmur yağışına rağmen, hastane bahçelerinde grevdeydi. Hemşiresinden, hekimine tüm sağlık çalışanlarının talebi özlük haklarımız iyileştirilmedi.
Hacettepe Hastanesi önünde yoğun yağmura rağmen onlarca sağlık çalışanı, yaptıkları grevin bir uyarı olduğunu, taleplerinin kabul edilmemesi durumda ilerleyen günlerde daha uzun bir greve gidebileceklerini söyledi. Yapılan basın açıklamasında konuşan Laleş Tunç, iktidarın savunduğu ve uyguladığı sağlık sisteminin yürütülmesinin imkansız hale geldiğini vurguladı.
Tunç, “iktidar bilmelidir ki; taleplerimiz kabul edilmediği, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarının düzeltecek bir düzenleme hızla meclise getirilmediği taktirde eylemlerimiz devam edecektir” dedi.
‘HEKİMLERİN ÖZLÜK HAKKI İÇİN BURADAYIZ’
Sağlıkçılar taleplerini ve greve ilişkin düşüncelerini Artı Gerçek’e anlattı. Doktor Volkan Tümer bir süredir asistan hekimlerin sorunlarıyla ilgili taleplerini dile getirdiklerini belirterek, özellikle 36 saat çalışmayla ilgili bir çok taleplerinin defalarca kez dile getirdiklerini belirtti. Yaptıkları greve ilişkin konuşan Tümer, “Bugün burada olma amacımız tüm hekimlerin özlük hakları savunmak” dedi.
‘SAĞLIKÇILARLA HEKİMLER KARŞI KARŞIYA GETİRİLDİ’
Bakanlık ve hükümet tarafından hekimlerin özlük haklarında iyileştirilme yapılacağını duyurmasının ardından geniş bir açıklama yapılmadığına işaret eden Tümer, “Ama bunun kimleri kapsayacağı, nasıl bir kapsamda olacağı net bir şekilde açıklanmadı. Toplumda stres ortamı yaratıldı. Hem hastalarla hekimlere yer yer karşı karşıya getirdi. Hem diğer sağlık çalışanlarıyla hekimleri karşı karşıya getirdi. Ve bu tartışmaların ortasında birden bunun ertelendiği söylendi. Biz bunu kabul etmiyoruz. Hastalarla hekimler, hekimlerle diğer çalışanlar bu kadar karşı karşıya getirdikten sonra tüm hekimleri kapsayacak şekilde bu özlük hakların iyileştirilmesi gerekiyor. Bugün burada toplanma amacımız da bu. TTB’nin iş bırakma çağrısına bizde asistan hekimler olarak bizde destek vermeye geldik” dedi.
‘SAĞLIK İŞİ EKİP İŞİ DEMEK İÇİN BURADAYIZ’
Ankara’da Çocuk Hastanesinde 30 yıldır hemşirelik yapan sağlık çalışanı ise aldığı maaşın yoksulluk sınırında olduğunu söyleyerek, “Defalarca söz verilmesine rağmen iyileştirilmeyen özlük haklarımız için buradayız. 3600 ek gösterge başta olmak üzere bir sürü özlük haklarımızla ilgili iyileştirme yapılması gerekiyor. Halkımız sağlık hakkı için de buradayız. Bugün hastanelerde randevu olmak, muayene olmak, hekime ulaşmak oldukça zor. Bunun için alanlardayız. Sağlık ekibini bir birine düşürmek isteye politikalara karşı buradayız. Sağlık işi ekip işi demek için alanlardayız” dedi.
‘SAĞLIK İŞİ EKİP İŞİ’
Hacettepe Hastanesi’nde uzun yıllardır hemşirelik yapan Sabiha Akdeniz Günay, yıllardır emeklerinin görülmemesinden kaynaklı grevde olduklarını söyledi. “Pandemi sürecinde öldüğümüz için, verdiğimiz hizmetin değersizleştirildiği için buradayız” diyen Günay, çok öfkeli olduklarını söyledi. Sağlık hizmetinin ekip işi olduğunu söyleyen Günay, sözlerine şöyle devam etti:
“Çünkü biz sağlık hizmeti bir ekip işi derken, yıllardır bu mücadeleyi verirken, bugün bizi bölüp parçalamak isteyenlere dur demek için buradayız. Meclise sunulan tasarıda yalnızca bazı hekimlerin olması, diğer hekimleri, temiz işçilerini, teknisyeni, güvenlikçisini kapsamadığı için buradayız. Oysa bu hizmet ortak götürülür. Eğer ben yoksam diğer hizmeti kesinlikle ağır aksak gider. Bizi yönetenlerin bizleri bölüp parçalamasına dur demek için buradayız.”
Aynı zamanda üniversite hastanesinde çalışan biri çift kat mağduriyet yaşadığımız için buradayız. Çünkü üniversite hastanelerinde çok ciddi bir hizmet üretilir. Bunu tüm Türkiye, Avrupa biliyor. Üniversite hastanelerinde pandemi sürecinde çalışan sağlık çalışanlarının üvey evlat muamelesi gördükleri için buradayız. Gerçekten çok öfkeliyiz. Yoksulluk sınırının altında yaşamak istemiyoruz. Bıçağın kemiğe dayandığını söylemek istiyoruz. Bizi yöneten siyaset erklerinin yaptığı her zamanki şey bölüp parçalayarak bizi değersizleştirmek. Bugün bunun öfkesini ortaya açmak için buradayız.”