Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 6 Ekim’deki Mersin ziyaretinde sarf ettiği “Siyasi cinayetler kaygım var” söylemi siyasetin gündeminde.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, son dönemde muhalefeti hedef almasıyla birlikte hem CHP hem de İYİ Parti “siyasi suikast" duyumu aldıklarını söyledi. İktidar tarafından iddialar reddedilirken, devlet bağlantılı çete yöneticisi Sedat Peker’den ölüm listelerinin hazırlandığına dair açıklama geldi.
Bugün muhalefet partileri tarafından ortaya atılan “siyasi suikastlar” meselesi ise Türkiye’nin kuruluşundan beri siyaseti dizayn etme, toplumda korku yaratmak için devreye konulan yöntemler arasında yer alıyor. Bu yöntemin en fazla kullanıldığı 1990’lı yıllarda Kürt siyasetçiler, sivil toplum örgütü temsilcileri ve sivil yurttaşlar katledildi.
7 Haziran -1 Kasım seçimleri döneminde devreye konulan DAİŞ üzerinden gerçekleştirilen katliamlar hafızalarda yerini korurken, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefeti hedef alarak, “Bunlar daha iyi günleriniz, başınıza daha neler gelecek neler" sözleri ardından HDP İzmir İl Örgütü’ne yönelik saldırı da Deniz Poyraz’ın katledilmesi, HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları’nın evine eli silahlı kişilerin gelerek, zorla içeri girmeye çalışması ve faillerin henüz bulunmamış olması da bu iddiaları güçlendiriyor.
Kürt siyasetçi Sırrı Sakık, siyasi suikastlar meselesi ve muhalefetin tutumuna dair değerlendirmelerde bulundu.
‘İSTİHBARAT ONLARA, İNFAZ BİZLERE YAPILIYOR’
Son zamanlarda muhalefetin, siyasi suikast duyumları aldıklarına dair açıklamalarını hatırlatan Sakık, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden bu yana siyasi cinayetlerin sürdüğünü kaydetti. “Onlar şanslılar yine. Zira bize istihbarat gelmeden infaz geliyor. İstihbarat onlara, infaz bizlere yapılıyor” diyen Sakık, Mustafa Suphi’lerden Eşref Bitlis’e birçok siyasi suikast işlendiğini hatırlattı. Sakık, “Ancak özellikle 1990’lardan bugüne kadar Kürtlere, HEP geleneğinden gelen siyasi aktörlere siyasi suikastlar yapıldı. Milletvekilleri, il, ilçe başkanları, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katledildi. Bunlarla hesaplaşacağını söyleyen bütün iktidarlar, ne yazık ki kendi dönemlerinde de siyasi suikastlar devam etti. Bugün de aynı şekilde devam ediyor” şeklinde konuştu.
‘KATLİAMI SAVUNAN BİR İKTİDAR ORTAĞI VAR’
HDP’ye yönelik saldırıları hatırlatan Sakık, saldırılar ardından muhalefetin sessizliğini de eleştirdi. HDP İzmir İl Örgütü’ne yönelik 17 Haziran’da gerçekleştirilen saldırıda partili çalışan Deniz Poyraz’ın katledildiğini anımsatan Sakık, “HDP’li çalışanı il binasında infaz edenlere karşı iktidarın bir parçası cinayete sahip çıktı. Bahçeli’nin açıklamalarını hepimiz gördük. Muhalefetin büyük bir kısmı da Kürtlere karşı olduğundan sessiz kalıyor. Gerçek demokrat iseniz bütün siyasi suikastlara, cinayetlere karşı koyacaksınız. Kürtlere karşı olduğunda ses çıkarmayan, bazen de Kürtleri, HDP’yi hedef gösteren bazı muhalefet partileriyle de karşı karşıya kalıyoruz” diye belirtti.
‘SİYASİ SUİKASTLAR DÜN OLDU, BUGÜN DE OLUR’
Demokratik bir ülkeyi inşa etmek için herkesin eteğindeki taşları dökmesi gerektiğine işaret eden Sakık, şöyle konuştu: “Vallahi dün de oldu. Bugün de, yarın da olur. Siyasi suikast sadece öldürmek değildir. Bir partiye hayat hakkı tanınmıyor. Partinin siyasal çalışmaları askıya alınıyor, kolluk kuvvetleriyle baskılanıyor. Bu da bir siyasi suikast. Rakiplerinizi yok hükmünde sayıyorsunuz. HDP’nin 2016 yılından sonra birçok noktada nasıl siyasi suikastlara maruz kaldığını hepimiz biliyoruz. Son günlerde siyasi restorasyondan bahsediliyor. Ama öncelikle daha cesur ve radikal, köklü bir sistem değişikliği gerekiyor. Önce geçmişle yüzleşilmeli. Her şeye ve herkese rağmen şeffaf, demokratik, adil, çoğulcu bir sistem inşa edilmeli. Aksi takdirde geçmişin karanlığında kaybedilen çok insan olur."
‘ÖZGÜRLÜKTEN YANA DURUŞ SERGİLESELER YETER’
Muhalefetin adalet, hukuk, demokrasi, özgürlük duygularında bir araya gelmesi gerektiğine işaret eden Sakık, “Ne yazık ki HDP ile yan yana gelmekten korkan, ürken bir muhalefetten bahsediyoruz. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na saldırılar oldu. Hesabı sorulmadı. Bir mafya lideri ana muhalefet partisi genel başkanını tehdit etti. Hesabı sorulmadı. Gazetecilere saldırılar oluyor. Ama kimsenin bu konuda sesi çıkmıyor. Türkiye’de gerçekten demokrasi ve özgürlükler açısından sadece bir duruş sergileseler, her şey değişir. Korku yayarak, korku imparatorluğuyla iktidarlarını sürdürmek istiyorlarsa; biz Kürtler olarak bu korkuyu çoktan yendik, çok geride bıraktık. Diğer muhalefet kesimlerinin bu konuda endişeleri, duyumları varsa, bir demokrat gibi duruş sergilemeleri yeterli. Muhalefetin bu konuda çok net bir tutum alması gerekir. Herkes için adalet ama ‘Kürtler hariç’ taktiğinden vazgeçsinler. Çünkü kaybederler” dedi. (MA - Berivan Altan)