Halkların Demokratik Partisi (HDP) 31 Mart 2019 yerel seçiminin ikinci yıl dönümü nedeniyle Mardin'de "Halkların İradesi İçin Adalet” başlıklı forum düzenledi. Foruma HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ve Ahmet Türk konuşmacı olarak katıldı. Foruma bölge milletvekilleri, yerlerine kayyım atanan belediye eşbaşkanları ile belediye meclis üyeleri, HDP ve DBP yöneticileri ile çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi ve yurttaş katıldı. Bir otelin konferans salonunda gerçekleştirilen forum sinevizyon gösterimiyle başladı.

'BÜTÜN HALKLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE'

Gösterimin ardından söz alan yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk, "Sadece Kürtlerin özgürlüğü için değil, bütün halkların özgürlüğü için bir mücadeleyi başlatan bir siyasi anlayışa sahibiz. Bugün de bunu hazmedemeyenler adeta Kürt siyasetini bitirmeye yönelik bir yaklaşımın içindedir. Hepiniz biliyorsunuz birçok milletvekili arkadaşımızın dokunulmazlıkları gündemde. En son da talimat üzerine partimizin kapatılmasıyla ilgili Yargıtay Başsavcısı’nın başlattığı ve bugün Anayasa Mahkemesi’nde görüşülen bir dava ile karşı karşıyayız" dedi.

'KARŞI DURUŞ SERGİLENMELİ'

oplantının başlığının "Adalet istiyoruz" olduğunu hatırlatan Türk, "Adalet için çabalıyoruz ancak hepimiz biliyoruz ki bireylerin adalet istemesi yeterli değil. Toplumsal olarak örgütlenerek adalet için yola çıkmamız lazım. Hep birlikte adaleti sağlamak için yola çıkmak üzere bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Bizleri yok etmek isteyen, bitirmeye çalışan anlayışa karşı başta Kürt halkı olmak üzere demokrasiye inanan, vicdan sahibi olanlar bugün bu yürütülen siyasete karşı bir duruş göstermek zorunda. Bu duruş gösterildiği takdirde inanıyorum ki birçok şeyi değiştirebiliriz. Geleceğimizi ancak bu şekilde güvence altına alabiliriz. Eğer bütün bu usulsüzlüklere karşı, hukuksuzluğa karşı, Kürt halkına yöneltilen baskıya karşı direncimizi kaybedersek bunun faturası geleceğimiz için, çocuklarımız için çok ağır olacaktır" diye belirtti.

'BAŞARACAĞIZ'

Geçmişten bugüne kadar birçok partilerinin kapatıldığına dikkati çeken Türk sözlerini şöyle sürdürdü: "Yüzde 6,2’den, yüzde 13’lere kadar çıktı. Bu arada birçok partimiz kapatıldı ama Kürt halkı, demokrasiye inanan emekçiler, sosyalistler, demokratlar gelecek için birlikte mücadele etmeyi esas aldılar. Ve bugün bir seçim olduğu takdirde yüzde 13’leri aşacak kadar büyüyen bir partiyiz. Parti, kapatmaların hiçbir yararının olmadığını kendileri bilmesine rağmen bugün böyle bir siyaset izleniyor. Kürt halkını ve demokrasiye inananları denemek istiyorlar. İşte bunun yanıtını demokrasiye inanan bizler vereceğiz. Partilerin kapatılması elbette bizler açısından önemlidir. Ama seçeneksiz değiliz, çaresiz değiliz, biz yaratıcıyız. Çünkü inanıyoruz, halkımızın mücadelesini veriyoruz, başaracağımıza inanıyoruz."

ÖZTÜRK: İMHA POLİTİKALARI BOŞA ÇIKARILDI

Ardından konuşan Demokratik Toplum Partisi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, 74 yıl önce bugün Mahabad'ın Çarçira Meydanı’nda idam edilen Kürdistan Cumhuriyeti’nin başkanı Qazî Mihemed ve arkadaşlarını anarak, "Bu katliamla Kürtlerin mücadelesini bitirmek istediler. Ama Kürtler bunu boşa çıkardı. Kürt halkın 8 Mart ve 21 Mart'ta imha siyasetine karşı 'buradayız' dedi. Başarı halkımızındır. Bundan hiçbir şüphemiz yoktur" ifadelerin kullandı.

SANCAR: HALKIMIZLA İSTİŞARE EDECEĞİZ

Son olarak söz alan HDP EŞ Genel Başkanı Mithat Sancar, yapılan ağır saldırı hamlesini çeşitli çevrelerle, demokrasi güçleriyle istişare ederek yürüteceklerini belirterek, "Çünkü bu saldırı sadece HDP'yi ve bizleri hedef almıyor. HDP üzerinden Kürt halkının iradesini yok etmeyi hedef alıyor. Aynı zamanda Türkiye'de demokrasi adına, hukuk devleti adına geriye ne kalmışsa bunları da yok etmeyi amaçlıyor. Aynı zamanda bu ülkede otoriterliği kalıcı bir şekilde yerleştirmeyi esas alıyor. O nedenle sadece kendi kurullarımızda tartışarak yol belirlemenin yeterli olmayacağına karar verdik. Hep birlikte öncelikle buradan, bölgeden, Kürt şehirlerinden, buradaki temsiliyetlerden insanlarla istişarelerimizi başlatalım istedik. İlk toplantıyı da Mardin'de gerçekleştiriyoruz" diye konuştu.

'31 MART'TAN SONRA SALDIRILAR ARTTI'

Bugün yapılan toplantının önemini de değinen Sancar, "Bu toplantıyı 31 Mart'ta düzenlememizin özel bir sebebi var. 2 yıl önce 31 Mart'ta yerel seçimler gerçekleşti ve iktidar bu seçimlerde ağır bir yenilgi aldı. Bu yenilginin en önemli aktörü partimiz HDP'ydi. Herkes biliyor ki yerel seçimlerde belirlediğimiz strateji hem Kürt halkının iradesini güçlü bir şekilde ortaya çıkardı hem de batıda bu iktidara kaybettirdi ve demokrasi güçlerine alan açtı. Hedefimiz buydu, o hedefi de gerçekleştirdik. O hedefi gerçekleştirmemizin en önemli sonucu iktidar bloğunun içine girdiği yönetememe meselesinin, yönetim krizinin en önemli virajı olmasıdır. 31 Mart bu iktidarın geri dönülmez biçimde yönetememe girdabına girdiği tarihtir. İktidarın yaşadığı bu acı tecrübe, ona bunları yaşatan, bizlere partimize, halklarımıza karşı öfke duymasının önemli nedenidir. Pek çok yerde arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı gözaltına aldılar, tutukladılar, dokunulmazlıkları gündeme getirdiler ve şimdi kapatma davasını da açtılar ve süreci başlattılar" ifadelerini kullandı.

'İKTİDARIN KÜÇÜK ORTAĞININ GENEL MERKEZİNDE HAZIRLANDI'

HDP kapatma davasının iddianamesinin nerede hazırlandığını bildiklerini dile getiren Sancar, şöyle devam etti: "Bu iddianame Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı binasında hazırlanmadı, bu iddianame yetkin, adil hukukçular tarafından hazırlanmadı. İktidarın küçük ortağının genel merkezinde hazırlandı ve sarayda son şeklini aldı, oradan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına havale edildi. Zaten iddianameyi okuduğunuzda saçmalıklarla, çelişkilerle dolu bir belge ile karşılaşırsınız. İçinde delil adına hiçbir şey yok. Konuşmalarımızı kes, yapıştır usulüyle yerleştirmişler ve buradan da bize suçlamalar yöneltiyorlar. Bu suçlamalara cevabımız zaten var. En güçlü cevabı da daha geçen gün Newroz meydanında milyonlar verdi. Siz ne yaparsanız yapın, hangi oyunları oynarsanız oynayın biz yolumuza devam edeceğiz. Bu mesajı halkımız güçlü bir şekilde verdi."

'İDDİANAME HUKUK DIŞI'

Bu iddianameyi devreye sokmalarının nedenlerinin olduğunu sözlerine ekleyen Sancar, devamla şunları söyledi: "Parti kapatma sürecini başlatmalarının elbette nedenleri var. Anayasa Mahkemesi’nde vicdanlı hukukçular olduğu inancımı koruyorum. Bugün şu anda raportörün ilk inceleme sonucu üzerinden AYM Genel Kurulu ilk kararını verecek, iddianameyi kabul etme ya da AYM de vicdanlı hakimlerin bu temelsiz hukuk adına demokrasi adına yüz kızartıcı belgeyi reddetmelerini bekliyorum. Raportörün ilk belirlemeleri de zaten biraz mahcup da olsa bu iddianamenin ne kadar saçma hukuk dışı hazırlandığını ortaya koyuyor. AYM’nin kararının daha da ileri bir noktada olmasını bekliyoruz. Bu ülkede adalet inancına katkı sağlanacaksa burada herkese sorumluluk düşüyor."

‘SİYASET ÜRETİMEYE DEVAM EDECEĞİZ’

Kapatma davası konusunda izledikleri yolun belli olduğunu ifade eden Sancar, şunları dile getirdi: "Yolumuz özgürlüktür, demokrasidir, adalettir ve bunlar üzerine kurulmuş barıştır. Bu yolun ana hedefleri konusunda tereddüdümüz yok. O hedefleri de belirledik. Bu partiyi yaşatmak ve büyütmektir. Biz HDP'yi savunacağız ve yaşatacağız. Bu konuda kararımız açık ve nettir. İkincisi; bu ülkenin siyasi dengelerini belirleyen siyaset üretim tarzımızı devam ettireceğiz. Eninde sonunda sandıklar gelecek, ister erken seçim, ister zamanında bizim talebimiz erken seçimdir. Hangi tarihte yapılırsa yapılsın Türkiye’nin siyasi dengelerine etki etme gücümüzü sonuna kadar kullanacak yolu da belirledik. Tekrarlayayım, temel hedefimiz, Türkiye’de seçimler başta olmak üzere siyasi dengeleri temelden etkilemek, hatta belirlemektir. Bu iki hedefle HDP’yi savunmak ve yaşatmak ve Türkiye’nin siyasi dengelerine ağırlığımızı koyacağız."

'YOL HARİTASI BELLİ'

Bu yol haritasının doğrultusunun ve rotasının da belli olduğunu vurgulayan Sancar, şunları ifade etti: "Temel hedefler ortadadır. Halkımıza, demokrasi güçlerine, vicdanlı her çevreye danışarak, en hızlı şekilde istişare sürecini işleterek belirleyeceğiz. HDP’ye yönelik saldırılar ve kapatma operasyonu sadece HDP'yi hedef alan bir hamle değildir. Türkiye’nin bütün halklarının ve Türkiye’de demokrasinin geleceğinin ne olacağının meselesidir. Demokrasinin, özgürlüğün, barışın ve halkların kaderini belirleyecek bir süreçtir. O nedenle bizler, Türkiye’de barışı, demokrasiyi adaleti isteyen herkesle imkanlarımız el verdiğince istişare edeceğiz. Bütün bunları tartıştıktan sonra yine parti meclisimizde ve merkezi yürütme kurulumuzda bunları bir somut karara bağlayacağız."

'HALK İRADESİ'

HDP’li belediyelere atanan kayyımların yeni bir dalga olmadığını dile getiren Sancar, “Kayyım meselesinin iki önemli boyutu var. Biri Kürt halkının iradesini kırmak ve Kürt halkını siyasi özne olmaktan bütünüyle çıkarmaktır. Kapatma davası da bundan önceki operasyonlar da aynı mantıkla yapılıyor. Kürt halkının bu ülkenin kaderinde, geleceğinde söz sahibi olmasın. Hedef dedikleri budur. Bu koalisyonun ortak harcı da zaten Kürt düşmanlığıdır. Kürt düşmanlığının aynı zamanda bu ülkede demokrasi, özgürlük düşmanlığı olduğunu biliyoruz. Kürt sorununda savaş politikalarına bel bağlayan iktidarların akıbetini hepimiz biliyoruz. Kürt meselesinde şiddeti, baskıyı, zulmü esas alan iktidarlar da partiler de bugün tarihin çöplüğündedir. Bu politikalarla, 100 yıllık inkar ve imha politikalarıyla gelinen yer de bellidir" şeklinde konuştu.

10 Ekim’de katledilenler anıldı 10 Ekim’de katledilenler anıldı

‘KAYYIM REJİMİ’ TESPİTİ

Kayyım atamalarıyla Mardin'den seslendiklerini hatırlatan Sancar, "Türkiye’de yeni bir rejim demektir. Bu kayyım cumhuriyetine gidiş demektir. Bu sadece Kürtlere yönelik bir tasfiye operasyonu değildir. Kürtler bunu boşa çıkaracak güce ve iradeye sahiptir. Bunun bütün ülkeye yayılacağını bilmek gerekir. Defalarca bunu seçilmişlerimize ve belediye eşbaşkanlarımıza söyledik. Kayyım zihniyeti bugün ülkenin temel rejimi haline gelmiştir. Üniversitelerden sivil toplum örgütlerine, derneklere varana kadar ve elbette memleketin tepesinden başlayarak bir kayyım rejimi uygulanıyor" dedi.

BOĞAZİÇİ DİRENİŞİ

Salonda bulunan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kayyım rektör karşıtı eylemlerine değinen Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kayyım rejiminin başka mağdurları olarak aramızdalar. Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrencisiyle, öğretim elemanıyla ortaya koyduğu onurlu duruş ve kararlı direniş hepimize örnek olsun. Bizler bunu tanıyoruz, Boğaziçi Üniversitesi’nin öğrencileri de akademisyenleri de görmekten de büyük mutluluk duyuyoruz. Birlikteyiz, adaletsizliğe, baskıya karşı aynı yolu yürüyoruz. Nerede olursak olalım, bu çerçevede yüreklerimiz ortak atıyor. Bu yolu birlikte yürüyeceğiz. Umutsuzluk zaten yok. Bizim umudumuzun kaynağı mücadelemizin kendisidir. Umudumuzun kaynağı halkımızın bitmez tükenmez kararlılığı ve inancıdır. Bizim umudumuzun kaynağı haklılığımızdır. Yürüyeceğiz ve mutlaka başaracağız."