Halkların Demokratik Partisi ( HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, 20 Ağustos’ta meydana gelen kazada yaşamını yitiren 21 kişinin hayatını kaybettiği Mardin'in Derik ilçesine geldi.

Mardin Havalimanında karşılanan Sancar, beraberinde HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, milletvekilleri Hasan Özgüneş, Kemal Peköz ve eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ile birlikte kazada hayatını kaybedenler için kurulan aileleri ziyaret etti.

Sancar ve beraberindeki heyet daha sonra olay yerinde basın açıklaması yaptı, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Türk: Bütün Kürt ve Kürdistan halkının yüreği yanıyor

İlk olarak konuşan Ahmet Türk, olayı “büyük bir felaket” olarak nitelendirerek, “Bu felaketin müsebbipleri var, bunlar zaman içinde açıklanacak. Bizler de bununla ilgili her türlü çalışmayı yürütmüş olacağız” dedi.

“Bugün sadece Derik halkının yüreği yanmıyor, bütün Kürt ve Kürdistan halkının yüreği yanıyor” diyen Türk, “Hepimiz bu acıyı bugün yüreğimizde taşıyoruz ama sonuç olarak sabırdan başka söyleyecek bir şeyimiz yok. Bugün bu felakete neden olan kamyonlara baktığımızda, hepsi eski kamyonlardan TIR’a dönüştürülmüş. Bugün maalesef bugüne kadar ne muayene konusunda ne de başka hiçbir şey yapılmamış. Böylesi başıboş bir ülkede felaketlerin yaşanması kadar doğal bir şey yok. Bu olaya müsebbip olanların mutlaka ortaya çıkartılması için gerekli çalışmalar yapılacak. Halkımızın başı sağ olsun. Derik halkının başı sağ olsun” ifadelerini kullandı.

Sancar: Olayın bir yanında ihmaller zinciri yer alıyor

DEM Parti’den hak ihlalleri raporu: Baskılar yüzde 50 arttı CANLI DEM Parti’den hak ihlalleri raporu: Baskılar yüzde 50 arttı CANLI

HDP Eş Genel Başkanı Sancar da, 20 Ağustos’ta Antep ve Mardin’de iki ayrı felaket yaşandığını ifade ederek, “Derik’teki felaketin özel yanları olduğunu baştan belirteyim. Burada yaşadığımız felaketi basit bir kaza olarak geçiştirmek mümkün değildir. Olayın bir yanında ihmaller zinciri yer alıyor. İhmaller zincirinin başında da şehir merkezinden ağır tonajlı ve tehlikeli yük taşıyan araçların geçişine izin verilmesi bulunuyor. Ağır tonajlı ve tehlikeli yük taşıyan araçlar şehrin içinden geçiyor. Bunun hiçbir şekilde mümkün olmaması lazım, buna izin verilmemesi lazım” diye konuştu.

Derik’in aynı zamanda Eti Bakır Tesislerinin yer aldığı, dolayısıyla fosfat taşıyan araçların tehlike saçtığını belirten Sancar, ilk kazanın üzerinden 20 dakika geçmesine rağmen hiçbir tedbir alınmadığını ve bu felaketin yaşandığını söyledi.

Sancar, “Yıllardır Derik’e bir çevre yolu yapılmaması bu kazaların felakete dönüşmesinin en temel sebebidir. Yıllardır parti olarak parlamentoda ve başka platformlarda bunu dile getirdik. Vekillerimiz Derik’e çevre yolu yapılması için önerge verdiler. Neden yapılmadığını sordular. Bu konuda her vesile ile ilgili kurumlardan ve bakanlıklardan talepte bulundu arkadaşlarımız ama bunların hiçbiri dikkate alınmadı” diye belirtti.

“Neyi saklamaya çalışıyorsunuz?”

Olayın gerçekleştiği gün Derik Sulh Ceza Hakimliği’nin olayla ilgili yayın yasağı getirdiğini hatırlatan Sancar, şöyle devam etti:

“Basına yeni yansıdı. Neyi saklamaya çalışıyorsunuz? Bakın, burada Eti Bakır tesisleri var. Eti Bakır Tesislerinin Cengiz Holding’e ait olduğu biliniyor. Mazıdağı’ndan Diyarbakır’a bir tren yolu döşendi. Sırf Eti Bakır İşletmelerinin taşımacılığı daha güvenli ve kolay olsun diye. Kendilerinin daha çok kar etmesi için. Mardin-Diyarbakır yolunun önemli bir bölümünde güvenlik kuleleri var, bunlar çok büyük ölçüde Cengiz Holding’in tırlarının güvenliğini sağlamak için yapıldı. Her iki ihaleyi de hem Mazıdağ-Diyarbakır demiryolu ihalesini, hem Mardin-Diyarbakır karayolundaki güvenlik kulelerinin ihalelerini de yine Cengiz Holding almış. Cengiz Holding’in bu olayda hiçbir sorumluluğum yoktur diye açıklaması yapması bir geçiştirmedir. Tıpkı İçişleri Bakanının burada yaptığı açıklamanın bir suçluluk telaşını yansıtması gibi. Felaketin görünen yüzü bu. Bunun temelinde bir zihniyet var. Güvenlik deyince halkın güvenliğini düşünmeyen bir iktidar var. Güvenlik deyince kendi güvenliğini esas alan bir yönetim ve iktidar anlayışı var. Güvenlik deyince yandaş sermayenin ya da sermayenin güvenliğini düşünen bir iktidar anlayışı var.”

“Bu tipik bir Kırmızı Pazartesi vakasıdır”

Bütün bu nedenlerle olaya “basit bir kaza” denilemeyeceğini vurgulayan Mithat Sancar, “Bu basit bir kaza değildir. Bu tipik bir Kırmızı Pazartesi vakasıdır. Göz göre göre gelmiş bir cinayettir. Bütün bu tedbirlerin tamamı değil bir kısmı bile alınsaydı bugün Derik’te 21 canımızı yitirmiş olmayacaktık. Evet denetimsizlik, her türlü karı güvence altına almak ve yüksek karları garanti etmek için uygulanan politikalar ve Kürt şehirlerinde halkın yaşamını da güvenliğini de hiçe sayan bütün bu yanlışlar veya zihniyet sonuçları ortada” ifadelerini kullandı.

“Bu olayın sorumlusu iktidarın kendisidir” diyen HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Buraya gelip halka sabır dilemek yerine yapmaları gereken tek doğru iş başta İçişleri Bakanı olmak üzere ilgili bütün bakanların istifa etmesidir. Gerçekten halka sabır dilerken samimi iseniz sorumluluğu üstlenir gereği yerine getirirsiniz. Bu iktidar ve temsil ettiği zihniyet freni boşalmış büyük bir tır gibi memleketin üstüne yıkılmıştır” dedi.

Sancar, “Biz halkımızla her yerde beraberiz, burada yiten her bir can, Antep’tekiler de öyle bizim canımızdan gitmiştir. Acıları acımızdır. Bu acıları bu alanda başka meselelerde yaşamamak için bütün gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu”

“Üçüncü TIR’ı soruşturmak lazım”

Konuşmasının ardından gazetecilerin olayla ilgili sorularını yanıtlayan Sancar, Rûdaw Diyarbakır Temsilcisi Maşallah Dekak’ın, “Vatandaslar üçüncü bir TIR'dan da bahsediyor. Sizde de böyle bir bilgi var mı?” şeklindeki sorusuna şu yanıtı verdi:

“Bize gelen bilgi ve fotoğraflar ki burada değerli basın mensubu kardeşimiz var, bizzat kendisi bu olayın peşine düşütü, evet üçüncü bir TIR’ın görüntüleri olaya yakın bir yerde tespit edilmiş. Şimdi o kaza yerine ulaşmadan, artık hangi sebeple olduğunu bilmiyoruz, lastikleri patlamış halde yol kenarında duruyor. Şimdi bunun belki bir önemi var ama bu önemin ne olduğunu soruşturmak lazım. Daha önemlisi İçişleri Bakanı’nın üçüncü TIR’ın varlığını reddetmesi ve inkar etmesi ve bu yalandır demesi. O yalanladığı için üçüncü TIR meselesi daha önemli hale geliyor. Acaba bu üçüncü TIR’ın da burada anlamı nedir. Eğer Süleyman Soylu bu TIR’ın varlığını inkar etmeseydi belki de biraz önce saydığım çerçevede bunu değerlendirirdik. Ama onun üzerinde de hassasiyetle durmak ve hakikati açığa çıkarmak gerekiyor.”

Sancar, olayla ilgili getirilen yayın yasağı hakkında, “Yargının durumu ortada, biz takip edeceğiz. Bizler, demokrasi güçleri, adalet arayan herkes takip edersek sonuç çıkar. Peşini bırakırsak, şimdiye kadar üstü örtülen pek çok felaket gibi buradan da bir şey çıkması mümkün değil” dedi.

Cengiz Holding’in bölgede çıkardığı madenler ve bunların insan sağlığına zararlarına ilişkin bir soruya ise Mithat Sancar, “Biz bu olayı başından beri hem il yönetimi hem Meclis Grubu ve parti yönetimi olarak takip ediyoruz. Ekoloji Komisyonumuz da burada incelemelerde bulundu. Burada yaşayan halkımızın köylülerin gösterdiği tepkilerde yanlarında olduk. Bunlarla ilgili bütün verileri de kamuoyu ile paylaştık. Takip ediyoruz. Halkımızın sağlığı bizim en öncelikli meselelerimizdendir. Ekolojik tahribat da en büyük felaketlerden biridir. Anlayışımız budur” sözleri ile yanıt verdi.