GÜNDEM

Saray'dan 'İstanbul Sözleşmesi' savunması: Çekilme kararı Cumhurbaşkanı'nın yetkisinde

Cumhurbaşkanlığı’ndan Danıştay’a gönderilen 'İstanbul Sözleşmesi' savunmasında 'Çekilme kararı Cumhurbaşkanı'nın yetkisinde' denildi.

Abone Ol

Danıştay 10. Daire, Halkın Kurtuluş Partisi’nin (HKP) İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açtığı davada Cumhurbaşkanlığı savunma yaptı.

HKP avukatları Ayça Okur, Doğan Erkan, Sait Kıran ve Metin Bayyar, 3718 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararının iptali ve yürütmenin durdurulması ile bu kararın dayanağı olan 9 sayılı Kararnamesinin 3. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle, kararın iptali için itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesini isteyerek Danıştay 10. Dairesi’ne başvurmuştu.

SARAY'DAN YANIT GELDİ

Danıştay 10. Dairesi yürütmeyi durdurma kararından önce Cumhurbaşkanlığı’ndan savunma istedi. Daire, sözleşmenin neden iptal edildiğini hem usulü hem de esas yönünden gerekçelerini sordu. Cumhurbaşkanlığı, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedileceği 1 Temmuz’a 3 gün kala HKP’nin açtığı davaya cevap verdi.

Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürü Hakkı Susmaz tarafından hazırlanan cevap dilekçesinde, “Davacı vekilleri tarafından, 20.03.2021 tarihli ve 31429 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesi hakkındaki 19.03.2021 tarihli ve 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı'nın iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle açılan dava, haksız ve hukukî dayanaktan yoksun olup reddi gerekmektedir” denildi.

Dilekçede İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının Erdoğan’ın ‘devletin başı sıfatıyla’ ve ‘devletin yüksek menfaati’ni ilgilendirdiğini öne sürerek yargı yolunun kapalı olduğunu iddia edildi. Fesih kararının uluslararası ilişkiler çerçevesinde yapıldığına ve feshedilme yetkisinin Erdoğan’da olduğu vurgulandı. Öte yandan Halkın Kurtuluş Partisi’nin (HKP) İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline ilişkin açtığı davanın partinin tüzel kişiliğiyle ilgisinin olmadığı iddia edildi.


Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle, Cumhurbaşkanına, ‘Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ ile belirli konularda ‘ilk elden düzenleme yapma yetkisi’ tanındığı vurgulanırken, milletlerarası andlaşmaların feshinin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlendiği belirtildi. Cumhurbaşkanlığının dilekçesinde milletlerarası andlaşmaların fesih sürecinde TBMM’nin bir işlemine ihtiyaç duyulmadığı, TBMM’nin yetki sahibi olmadığı ve andlaşmayı sona erdirme yetkisinin Cumhurbaşkanında olduğu belirtildi.

Cumhurbaşkanlığı, HKP’nin yürütmenin durdurulması talebiyle açtığını davanın reddedilerek, yargılama giderlerinin HKP’nin ödemesini talep etti.

'PADİŞAHIM ÇOK YAŞA DİLEKÇESİDİR'

Cumhurbaşkanlığı’nın cevap dilekçesine ilişkin HKP MYK Üyesi Av. Doğan Erkan açıklama yaptı.

Erkan şu ifadelere yer verdi:

“Cevap dilekçesinde Cumhurbaşkanlığı, hiçbir tasarrufunun dava edilmemesini diliyor. ‘Bu bir hükümet tasarrufudur, dava açamazsınız’ diyor. İstanbul Sözleşmesinin feshi gibi, cevap dilekçesi de tam kanunsuzluk içindedir. Bir ‘padişahım çok yaşa’ dilekçesidir. Hukuken hiçbir kıymeti yoktur. Dilekçe, fesih/çekilme beyanını açıkladığı 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’nda, bu kararını “9 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. maddesine' dayandırdığını ileri sürmüştür."

'ANAYASA ASLA BUNA İZİN VERMEMEKTEDİR'

Bahsedilen Kararnamenin 2. Maddesinin ilgili fıkralarına değinen Erkan, “Kararnamelerinin maddeleri, Anayasa kuralına paralel biçimde, Milletlerarası Anlaşmanın onaylanması için Meclis ve kanun fonksiyonuna işaret etmektedir. Kararname, İki istisna ile Uluslararası Sözleşme lehine Cumhurbaşkanına yetki vermektedir. Madde, 4. Fıkrasıyla, bu istisnaları genel kurala bağlayarak, 'Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylamanın veya katılmanın uygun bulunmasına ilişkin bir kanun çıkarılması' kuralına vurgu yaparak bitmektedir. Bu düzenlemeden sonra gelen 3. Maddedeki Cumhurbaşkanının 'sona erdirme' yetkisi, yetkide paralellik ilkesi gereği, ancak Cumhurbaşkanının bu iki istisnai alanda, kanun gerektirmeyen bir yıllık ticari/ekonomik sözleşmeleri tek başına onaylayabildiği/sona erdirme yetkisi olduğu şeklinde yorumlanabilir en fazla. Aksi yorumda, Cumhurbaşkanının dolaylı olarak kanun çıkarma, kanun ilga etme yetkisi olduğu gibi bir sonuca varır ki, Anayasa asla buna izin vermemektedir” dedi.

'İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ FESHETME BEYANI ANAYASAYA GÖRE GEÇERSİZDİR'

Erkan şöyle devam etti:

"Türkiye Anayasası kuvvetler ayrılığı ilkesine ve hukuk devleti ilkesine dayanır. Tam aksi yönde, Temel Hak ve Özgürlüklere İlişkin Uluslararası Sözleşme ile kanun çeliştiğinde kanun geçersiz sayılı şeklindeki Türk Anayasal ilkesi (90. Madde) argumentum a fortiori Cumhurbaşkanı Kararnamesi ve/veya Cumhurbaşkanı Kararı için de geçerli olduğundan, 'İstanbul Sözleşmesini feshetme' yönündeki Cumhurbaşkanı beyanı ve iradesi Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre geçersizdir. Ancak Tayyip Erdoğan’ın, anayasa, hukuk, hak bilinci olmadığından kendisinden her şey beklenir. Böyle bir kişi cumhurbaşkanı olamaz."