Ne zaman biz ‘artık bu saçma yasakları bir yana bırakalım’ desek Ankara’dan birileri vergi cezası borcu ve teröre destek suçlamasını hatırlatarak devreye giriyordu”
Uzun yıllar CNN Türk’te habercilik yapan ve tartışma programları sunan gazeteci Şirin Payzın, yakın dönem medya tarihinin önemli bir kesitini, perde arkasında yaşananları, kanalın içindeki güç savaşlarını Kısa Dalga Podcast’ten Kemal Göktaş’a anlattı.
"İktidar Gezi olaylarından sonra tamamıyla bambaşka bir yere evrildi, büyük bir kırılma yaşandı, kendi iç kavgaları nedeniyle, Gezi olayından sonra bambaşka bir üsluba, dile geçti" diyen Payzın, CNNTürk'teki değişimin de o sıralar başladığını söyledi.
"17/25 Aralık ve Gezi’den sonra kontrol daha fazla CNN Türk yönetimine geçmeye başladı" diyen Şirin Payzın, "Biz yine de uzun süre dengeyi gözeterek götürmeye çalıştık. Ben uzun süre Selahattin Demirtaş’ı yayınlarıma alabildim. Ondan sonraki almayalım denilen birçok ismi farklı formatlarda alabildim. 2015’den sonra bu hemen hemen imkânsız hale geldi. Toplam 5 isim vardı ve onların etrafında dönüyordu" ifadelerini kullandı.
Tartışma programlarına çağrılmayacakların isim listesi olduğunu söyleyen Payzın, bir dönem Kürtler ve çözüm süreciyle ilgili bir dönem cemaatle ilgili isimlerin alınmadığını dile getirerek "Bir dönem genel yayın yönetmeni editörlere (çağrılmayacaklara ilişkin) liste veriyordu. Ona da kanal yönetiminden liste geliyordu muhtemelen. Ama bir süre sonra farkına vardık ki esas listeler Ankara temsilcilerinden geliyormuş. Bence esas konuşmamız gereken bu" dedi.
Payzın şöyle konuştu:
"MEDYA 90’LI YILLARDAN KÖTÜ DURUMDA"
“90’lı yıllarda hala gazetecilik yapabiliyorduk. ATV’de Çiğdem Anat, Cizre’den haber geçebiliyordu. Askerlerden andıç yemişti ama ATV kapatılma cezası almadı, vergi cezaları kesilmedi. Askerden baskı geldi kızdılar ama sonra yine ekrana çıkabiliyordu. 32. Gün gibi bir program yapılabiliyordu. Türkiye 90’lı yıllarda karanlık bir dönemden geçiyordu. Büyük baskılar vardı. Yine de olayları izleyebiliyor, gidebiliyorduk. Yani düşünsene ondan daha berbat bir dönemin içinden geçiyoruz. Bugün biz herhangi bir Avrupa ülkesinin lideri ile röportaj yapamıyoruz. AB Türkiye raportörünü yayına çıkarsam trollerin ve hükümetin nasıl bir kampanya yapabileceğini hepimiz biliyoruz. Macron’la röportaj yapamayacak durumdayız."
"İKTİDAR MEDYASI İMRALI’YA GİTMEK İÇİN TORPİL PEŞİNDEYDİ"
"Çözüm sürecini çok yakından izledik. Çözüm sürecinde alanda her iki tarafta da etkilerini gözlemleyen haberler yapan gazeteciler vardı. Bir de Dolmabahçe görüşmeleri sırasında o akiller grubuna girmeye çalışan şimdinin iktidar medyasının isimleri. O dönem İmralı’da görüşmeler açılırsa akiller grubunu da götürmeye niyetlilerdi. Bugün şimdi bizi karalamaya çalışan, ‘yok efendim terör örgütü yanlısı, bu röportajları niye yaptı’ diye sürekli ısıtıp ısıtıp önümüze getirenlerin çoğu İmralı’da görüşmeler yapılırsa oraya götürülenlerden biri ben olmalıyım kavgasını yapan, hatta torpilini yapan isimler. Bunu unutmamamız gerekiyor."
"AYDIN DOĞAN YANLIŞ DA YAPTI AMA ARKAMIZDA DURMAYA ÇALIŞTI"
"İktidar Gezi olaylarından sonra tamamıyla bambaşka bir yere evrildi, büyük bir kırılma yaşandı, kendi iç kavgaları nedeniyle, Gezi olayından sonra bambaşka bir üsluba, dile geçti. CNN Türk’ün de değişimi o saatten sonra başladı. Aydın Doğan kartel medyası kurdu filan diye eleştirilen bir patrondu. Fakat CNN Türk’te iken, son dönemlerinde, Aydın Bey’e haksızlık etmek istemem, Aydın bey olabildiğince durmaya çalıştı, yalnız bırakıldığını da düşünüyorum ama arkamızda durmaya çalıştığını düşünüyorum. Tabii ki yanlışlar yaptı. Trollerin laflarına, bir takım ekranlardan herkesi tehdit eden isimlere, kendilerine ün ve şöhret devşirmeye çalışan ve bunu da hakaret ederek, ‘tutuklanacaksınız’ diyerek çok önemli imişler gibi yapanların laflarına bakılarak CNN Türk’ün yayın politikası belirlenmeye çalışıldı, pozisyon alınmaya çalışıldı. Bu da aslında CNN Türk’ün bitişi oldu"
"17/25 VE GEZİ’DEN SONRA HER ŞEY DEĞİŞTİ"
"CNN Türk’ün son döneminde şunu yaşadık biz. Yani birileri bizim programın içeriğini, oraya çıkardığımız konukları ve o konukların ne dediğini gidip Saray’a Cumhurbaşkanlığına ve oradan aldıkları birtakım isimleri de Aydın Bey'e ya da kanalın üst düzey yönetimine getiriyordu.
Aydın Bey'e “Efendim bakın, Cumhurbaşkanlığı bunları sakıncalı buluyor” diyorlar sonra da gidip Cumhurbaşkanı'na ya da ekibine "Efendim bakın CNN Türk hala bu isimleri çıkarıyor” diye bildiğimiz oradan oraya haber taşıyor ve bunu kimi zaman da kendi inisiyatifleriyle yapıyorlardı. Bir takım isimler, tahmin edebilirsiniz kimler olduğunu, gidip diyorlardı ki Aydın Bey’e “Cumhurbaşkanlığı nezdinde en çok ben kıymetliyim. Bakın benim sözümü çok dinliyorlar. Varsa sizin bütün işlerinizi halledebilirim. Ben oraya, buranın temsilcisi olarak neyin ne olduğunu götürebiliyorum" diyorlar, sonra da Saray’a da gidip “Aydın Bey en çok bana güveniyor. Varsa söyleyeceğiniz bir şey bakın bana söyleyin” diyorlardı. Bunlar üzerinden bir pazar kuruldu o dönem."