“Siyasete çöreklenmiş bazı zihniyetler, benim buradan siyasi mücadele yürütmemden çok rahatsızlardı. Dışarıda olsam yanımda iki cümle kurmaya cüret edemeyecek tipler, nasılsa cezaevinden cevap veremem diye arkamdan atılmadık iftirayı, edilmedik hakareti bırakmadılar. Aktif siyaseti bırakmamın bir nedeni de bahsettiğim siyaset keneleri ve ne yazık ki bu kenelere halen bazı durumlarda değer verilmesidir. Ancak biz halkımızın öz evlatları ve bu hareketin yetiştirdiği siyasetçiler olarak partiyi de mücadeleyi de bu zihniyete teslim etmeyeceğiz. Çıktığımda hepsiyle yüzleşeceğiz elbette ancak halkımız bilmeli ki bizi bunca yıl içeride tutup ağır cezalar verilebilmiş olunmasının bir nedeni de bu siyaset tüccarlarıdır. Günü geldiğinde, bütün bu siyaset tüccarı keneleri halkımızın yakasından silkeleyip atacağımızdan herkes emin olsun…” (Demirtaş’ın Kobani davası hüküm sonrası Murat Sabuncu’ya verdiği röportajdan,T24)
Demirtaş’ın müzakereye açık ara siyaseti temsil ettiği, Kürt hareketinin ilk sivil liderlerinden birisi olduğu aşikar. Hedef aldığı isimler, kimi sırtını dağa, kimi sırtını kaossa, kimi sırtını çatışma ve şiddet ortamına yaslayanlar olduğunu tahmin etmek zor değil. Kim bilir belki de mazlum Kürt halkıyla hiçbir duygusal bağı olmayan sadece Kürtler üzerinden mevki makam elde eden yada, siyasi ikbal ve istiklal devrişenlere dikkat çekmek istiyor da olabilir.
Demirtaş, Türkiyelileşme, siyasetinin önde gelen sivil aktörlerinden biri olması onu Kürtler nezdinde muteber kılıyor.
Demirtaş, 8 yıldır cezaevinde tutulmasına rağmen ülkenin en güvenilir 10 siyasi liderinden biri olması yanında; birilerinin saltanatı için çok büyük tehdit olduğu anlaşılıyor. O yüzden olacak ki siyasi kenelerle yüzleşmekten çekinmeyeceğini söylüyor. Bir kısım siyasiler sorun çözmekten çok güç devşirmek amacıyla siyaseti bir araç olarak kullanırlar işte böylelerine "siyasi kene" denir. İnsan hayatına siyasi ikbalları kadar önem vermeyen siyasiler için bu tabirin kullanılması son derece anlamlıdır.
Hiç kuşkusuz "siyasi kene" tabirini HDP/DEM parti, yada diğer siyasi partiler için kullanmak eksik olur. Siyasette, bürokraside, sivil toplum örgütlerinde de siyasi kenelere rastlamak mümkündür.
Bu kenelerin kendi iktidarları ve saltanatları dışında başka bir amaçları bulunmuyor.
Kürt meselesinde demokratik ve siyasi mekanizmalarla, yapısal ve somut çözüm odaklı politikalara her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulmaktadır.
Kürt meselesinin barışçıl çözümüne dair umutları baltalayan söylemlerden uzak durulması hem Kürtler hem Türkiye kamuoyu için önem arz etmektedir. Bu da “siyasi kenelere” prim verilmediği bir atmosferde mümkün olabilir.
Kürt sorununun çözümü için özelde iktidarın, genelde Türkiye siyasetinin demokratik bir hatta girmesi gerekiyor. Ancak bu da yetmez, Kürt siyaseti de değişmeli. Zira sivil, diyalog ve müzakereyi esas alan açık bir Kürt siyaseti çözüme katkı sunabilir ve gelecekte bir söz sahibi olabilir.
"Kürt siyasetinin direnç ve bedel ödeme odaklı yaklaşımdan diplomasi temelli bir yaklaşıma evirilmesi gerektiği belirtiliyor.” (Kürt Araştırmaları Merkezi, raporundan)
Politika ve strateji sertlik yanlısı siyasi figürler tarafından değil, barış ve çözüm yanlısı siyasiler tarafından belirlenmelidir.
Biliyoruz ki çarpık düzen tarafından ötekileştirilen ve örselenen Kürt sorunu çözülmeden diğer sorunlu alanlarda bir arpa boyu yol kat etmek mümkün değildir. Kürt sorunun çözümü için her ne olursa olsun siyasi kenelere pabuç bırakmamak lazım.
Kürt sorunun çözümü konusunda demokratik süreçlerin ve siyasi müzakerelerin işletilmesi elzemdir. Siyasi kenelerin umut dolu, hedeflerin önünü kesmeye yeltenmesine fırsat vermemek biraz da cesur siyasetçiler sayesinde mümkün olacaktır.
Toz bulutu indiğinde, bu siyasi kenelerin kim olduğunu belki toplumun olarak öğrenebiliriz!