"Her anket döneminde 200 kişiyi çalıştırdığımız dönemler oluyor. Ülkemizde 57 milyon 500 bin seçmen var. Pandemi gibi sıra dışı olaylar olmazsa Türkiye seçmeninin 10 binde biriyle yani 5 bin 750 kişiyle anket yapıyoruz. Bir anket yapacağımız zaman 10-20 araçla farklı illere doğru hareket ettiriyoruz. Bir araç Edirne'ye doğru giderken bir başka araç Hakkari'ye doğru gidiyor. 30 büyükşehirin yanı sıra en az 40 ile daha giriyoruz. İç denetim için iki çalışandan biri, diğerini fotoğrafla kayıt altına alır. 5 bin 750 kişiyle bir anket yaptığımızda arkadaşların elinde 15 bin adet fotoğraf toplanıyor.
Genelde biz çapraz sorular sormak suretiyle bu şeyi yakalarız. Geçmişte anketlere katılma oranının 13 kişiden bire kadar indiği dönemler oldu. İnsanlar anketlere katılmak istemiyorlar. Bunun anlamı şu: Ben 5 bin 750 kişi için sahaya ekip gönderdiğimde yaklaşık olarak 60 bin civarında kişinin kapısını çalıyorum ya da birebir ondan ricacı oluyorum yani. Şimdi bu azaldı. Önce onu söyleyeyim. Yani üçte bire kadar indi bu şu anda. İnsanlar değişik şekilde kendilerinin kamufle yani ne bileyim deşifre olmasından endişe ediyorlar. Genellikle muhalif seçmendir bu. Yeni kurulan partilerde görünmek farklı sıkıntılara neden oluyor."
Kulat, şöyle devam etti:
"Anket firmasına bakarak ‘Bu anket firması şuna yakın' deyip öbür taraf için bir endişe duyabiliyor. Bazen yerel sorular varsa ‘Acaba bunu belediye mi yaptırıyor?' diye düşünüp, biraz sonra kapıyı zabıta mı çalacak? gibi bir endişe duyuyor. Endişelerinin çeşitleri çok. Ama genellikle endişeli olan seçmen hep muhalif seçmen. Bazen de iktidar cephesinden birisi şu ya da bu nedenden dolayı girmemiş olabilir ama ağırlıklı muhalif seçmenlerdir. Yılda 12 anket sonuçlarını abonelere göndeririz. Bunların çoğu siyasi oluyor."
"EYT, sosyal konut gibi projeler Ak Parti'nin oy oranını yüzde 31'e kadar çıkardı"
"Biz 2022 yılı içerisinde yaptığımız 8 araştırmanın 7'sinde Ak Parti'yi yüzde 30'un altında gördük. Hatta yüzde 26,5'a kadar indiği oldu" diyen Kulat, "Son ankette konut, EYT'nin (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) çözüleceği gibi, 3600 vesaire. Bunlar şu anda Ak Parti'nin oy oranını yüzde 31'e kadar çıkardı" dedi. Kulat devamında da şunları kaydetti:
"Aynı şekilde MHP'de de çok küçük bir toparlanma gözlemleniyor. Bunda da hem ittifakın ortağı olmasının hem de Devlet Bahçeli'nin peş peşe mitinglerinin etkisi var. Bu seçmende bir moral ve motivasyon oluşturur. 6,5-7'de oy oranı gözüken MHP, belki önümüzdeki süreçte bu trend devam ederse daha yukarıya doğru çıkabileceğini gösteriyor. Bu da doğal olarak Millet İttifakı'nda küçük oy kayıpları anlamına gelmektedir. Yani bir tarafı yükselirken diğer taraf düşüyor.
"İYİ Parti'de istikrarlı bir yükseliş var"
CHP'nin oy oranı yüzde 25-26 bandında seyrediyor. Bu bazı aylarda 27'ye kadar çıktı. İYİ Parti'de istikrarlı bir yükseliş var. 8 araştırmamızda hiç 15'in altına düşmedi. 17'ye çıktığı, 16'ya indiği oluyor ama böyle bir bantta seyrediyor. Bulundukları ittifakın hükümet olma umudu oluşursa orada bir yükseliş olur.
"Millet İttifakı'nın adayı Kılıçdaroğlu olursa, CHP için yüzde 30'u bekleyebiliriz"
Millet İttifakı'nın adayı, Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olursa, CHP için yüzde 30'u bekleyebiliriz. Ama yine bir günde olmaz bir zaman diliminde olur. Gittikçe yukarıya doğru bir trend yakalar. Bu niye öyledir? Çünkü seçmenin bir kısmı pragmatist (yararcı) seçmendir. Seçmen genelde pragmatisttir ama daha pragmatik bir seçmen grubu vardır. Gücü sever seçmen ve o gücün cumhurbaşkanı olacağını görürse orada konumlanmak ister. Bu eşyanın ve insanın tabiatıyla çok yakından ilgilidir onu söyleyelim. Bu aslında aynı ittifakın içerisindeki oy oranı itibariyle daha düşük partileri de etkiler. Yeni kurulan partinin diyelim ki oy oranı yüzde 2'dir. O parti ittifakın içerisinde yer alırsa ama seçilecek ittifakın içerisinde toplumsal rüzgarı arkasına almış iktidarın içerisinde yer alırsa 3'e, 4'e çıkabilir. Ama tam tersi aynı parti zayıf bir yerde ya da ittifak dışı bir yerde yer alırsa da bir anda silinebilir. Çok aşağılara doğru inebilir."
"Bizim için de zor"
"İttifakların bu kadar belirgin olduğu ve siyaseti şekillendirdiği bir dönemi ilk defa yaşıyoruz. Araştırma firmaları açısından da zor bir süreç" diyen Kulat, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü seçmenin iç geçirgenliği de çok farklı. Bakın eskiden Ak Parti seçime yakın sertleştiğinde avantaj elde ediyordu. Çünkü, CHP vardı. Türkiye'de sağ, sol geçirgenliği çok fazla yoktur. 70'e 30 ya da 65'e 35 bir denge var. Ama şimdi durum değişti. Millet İttifakı'nda 5 sağ parti, bir sol parti var. Ak Parti son seçimde yüzde 42,5 oy aldı. Şimdi de ortalama 30 diyelim. Ak Parti 12,5 puan oy kaybetmiş. Bu seçmenin yarısı İYİ Parti'ye, geri kalanı Ak Parti'den doğmuş DEVA ve Gelecek partilerine gitmiş. Biraz da Zafer Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Yeniden Refah Partisi gibi şimdilik ittifaklarda bir yerde görünmeyen ama bir yükseliş trendini az çok sahada gördüğümüz bir şey.
"Bir partinin oy oranı yüzde birden ikiye çıkıyorsa çok çok büyük bir şey"
‘Yüzde biri kimse hafife almasın. Bu 570 bin oy demektir. Bu kadar yüksek bir oranı almak da öyle zannedildiği kadar kolay değil. Bir partinin oy oranı yüzde birden ikiye çıkıyorsa çok çok büyük bir şey. Cumhur İttifakı'nın oy oranı yüzde 40-42 olsun. Millet İttifakı 45-47 olsun diyelim. Yani 50 artı bir yapmıyor. Seçimin ilk turda bitirilebilmesi için partiye 50 artı 1 lazım. Her iki ittifakın da HDP oylarına ihtiyacı var. HDP'nin oy oranı da 12-13'e kadar çıktı. Şu anda barajın üstünde görünüyor. Barajın altında gördüğümüz de oluyor. Nedeni de kendisini AK Parti içinde kamufle eden 1-2 puanlık bir seçmen var. Zafer Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Yeniden Refah Partisi gibi diğer partilerin de 5 puanı var."