Sanırım son zamanlarda vuku bulan olumsuz gelişmelerden gerginliklerden, virüslü günlerden bahsetmekten hepimiz muztarip olmuşuz. Farklı bir konu ile okuyucularımın karşısına çıkmak belki de çoğumuza iyi gelir.
Biz toplum olarak çoğu kez okumayı sadece okul sıralarında sıralı tahsil zannettik.
İlkokul, ortaokul, lise, üniversite…
Halbuki okumak çok genel bir ifadedir. Okul dışında da bu tahsil olabiliyormuş. Okula hiç gitmeden hayattan dersler çıkarmış, tecrübeler edinmiş toplumda davranışlarıyla, yaşantısıyla bizlere örnek olmuş insanlarımız yok mudur?
Belli bir yaşa erişmiş kişilerin hayatı dağa tırmanmak gibidir, yukarılara çıkıldıkça yorgunluğu artar, nefesi daralır; ama bu geçtiği aşamaları öyle bir okumuş, tecrübeler edinmiş ki zirveden olup bitenleri çok geniş bir açıdan görür, değerlendirir.
Hayat denen uzun yolculuk içinde okumak aslında tam olarak da budur.
Bazen sadece onları muhalif bir sabır görüntüsü ile seyredip kalırız; Çünkü onlara karşı söyleyebilecek bir ifademiz kalmaz çoğu zaman.
Kısacası dinleriz onları.
Evet,
Sadece dinleriz.
Bıkmadan ve usanmadan.
Her zaman insanların benden beklediğim gibi olmama fikrini sevdim, gibi genel bir durum söz konusu olsa bile bilge insanlarımızdan öğrendiklerimizi kendi beyinlerimizde harmanlayıp daha modern ve çağdaş düşünce ve fikirler meydana getirtebiliriz.
Bunu yapabilmek bize bağlı aslında ; çünkü düşünce, çimen gibidir. Işığı arar, kalabalıkları sever, melezlenmek için can atar. Üzerine gidildikçe- basıldıkça- daha iyi gelişir, büyür.
Bir tasarımcıdan çok birer kuramcı olarak tanımlamak gerekir bence yaşlılarımızı. Hayatın her anını tecrübe edinmiş ulaşılması her daim kolay olan birer akıl abideleri.
Yani,
…Bilge yaşlılarımız.
‘’Gelecek kesin olarak geçmişe dönüşüyorsa, geçmiş de geleceğe dönüşür’’ Sözünden hareketle hayatta tanış olduğumuz bu insanlarımızdan kaptığımız, edindiğimiz tecrübeleri geleceğe de taşırız.
Peki bu bilge insanlarımızdan toplum olarak faydalanamaz mıyız?
Herkesin kolayca ulaşabileceği bir yerlerde olması mesela bir okul, bir eğitim evi gibi.
Yaşadığımız köyde, beldede, ilçede, şehirde ya da her yerde kurulamaz mı? Mesela ismine bilge evleri diye adlandırıp açılsa.
Günün her saatinde gençlerimizin kolayca gidip ulaşabildiği bilge evleri belki de onları sokağın o içine düşürülmüş hayattan bir nebze de olsa uzaklaştırır ya da kurtarır.
Günümüzde çoğumuz için yaşadığımız çevre, sokak bizim içinde doğup büyüdüğümüz evlerimizden yuvalarımızdan daha yakın olabiliyor.
Her zaman yuvamız sandığımız o çevremiz, sokağımız bizleri içinden çıkılması zor birer bela olarak da karşımıza çıkabilir çoğu zaman.
Yaşadığımız sokaklarda, çevrede hırsızı ve kolay müşteriyi yaratmak için o kadar görünmeyen sahipler var ki …(!)
Zehir Tacirleri gibi.
Bir bakmışız daha küçük yaşlarda sigaraya, alkole ve uyuşturucuya alıştırılmış o tertemiz beyinler birer birer onların dünyasına dahil olmuş ya da edilmiş.
Bilge evlerinin var olduğunu varsayalım, bu durumda;
Ebeveynler herhangi bir paranoyaya
düşmeden çocuklarının geleceğinden umutlu ve -sahipleniciyi bireyci- bireyler yetiştirme rahatına kavuşur.
Toplumsal Organizma argümanlarını oluşturan etmenlerin toplumda verimli bir şekilde işlevlerini sürdürülebilmesi için bunları sağlam birer temel üzerinde inşa etmemiz gerekir.
Toplumun temel dinamiğini oluşturan kültürel yapı, ekonomik kalkınma, siyasal düşünce vb. kavramların teorikten ziyade pratiğe geçişinin sağlanması toplumsal yapının ilerlemesi adına büyük engellerin kalkması anlamına gelir.
Bunların çoğunu da geçmişte tecrübe edinmiş büyüklerimizden öğrenmiş örf âdetimizdir, geleneğimizdir, göreneğimizdir ve en önemlisi de mirasımızdır.
Yontulmaya müsaade etmeyelim, kendimiz olalım ve en önemlisi de
Herkesleşmeyelim.
Yeni yeni şeyler öğrenelim. Olduğumuz gibi olalım ve olmadığımız her şeyi iyi bir lütufla istifa etmeyi öğrenelim.
İlerde bir bakmışız herhangi bir yerde bir vali ya da belediye başkanı açtırmıştır. Koskocaman bir levha ve üzerinde ‘’BİLGE EVİ’’ yazılı içi güzel, dolu beyinler ve ağır tecrübelerin olduğu bilge evleri…
Bilge yaşlılarımızdan büyük tecrübeler edinmiş, bunları geleceğe aktarabilen, çizilen çerçevelere sığamayan, herkesleşmeyen ve yontulmaya razı olmayan bireylerin çoğalması dileğiyle.
Bazı şeyler çok pahalıdır. Mesela tecrübe gibi; Çünkü
kazanmak için kaybetmek gerekir.
Hayat çoğu zaman iki yüzlüydü,
bazen yaz, bazen kış gibi.
Bazen de çift taraflı duvar gibi, bir tarafı anlamlı diğer tarafı anlamsız…
Sağlıkla kalın.