Görüşmenin ardından açıklamalarda bulunan Bakırhan, "CHP, Kürt meselesinin çözümünde kritik bir rol oynayabilir" dedi. Özel ise, Akın Gürlek'e yönelik ifadeleri nedeniyle hakkında açılan soruşturmayı ilk kez değerlendirdi.
CHP Genel Merkezi'nde bir araya gelen DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile Özgür Özel, kayyum uygulamasının son bulması için ortak mücadele çağrısı yaptı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel BaşkanlarıTülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile bir araya geldi.
Görüşme, CHP Genel Merkezi'nde gerçekleşti.
CHP lideri Özel’e Genel Sekreter Selin Sayek Böke ve Genel Başkan Yardımcıları Ensar Aytekin ile Gökçe Gökçen eşlik etti. Fotoğraf çekiminin ardından görüşme başladı.
Yaklaşık 2 saat süren görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Burada konuşan Özgür Özel, yerine kayyum atanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'e sabah saatlerinde yaptığı ziyaret hakkında bilgi verdi. Özel, "Bugün buraya İstanbul’dan geliyorum. İstanbul’da Türkiye’nin en büyük ilçesine seçilmiş olan Sayın Ahmet Özer’i 28 gün sonra Silivri Cezaevi’nde ziyaret ettim. Kendisi bir haksız tutuklama ile karşı karşıya ve görevine kayyum atanmış durumda. Bunun OHAL döneminden kalmış bir uygulama olduğunu hepimiz biliyoruz. OHAL sırasında Fetullahçı terör örgütüne karşı mücadele etme iddiasıyla alınan OHAL yetkisiyle çıkarılan bir kanun hükmünde kararnameye sığınılıyor. Ama 2019 - 2024 arasında buradan alınan yetkiyle 49 belediyeye kayyum atanmıştı. 2024’ten bugüne de Esenyurt ve Ovacık Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olmak üzere toplam yedi belediyeye; Hakkari, Mardin, Halfeti, Batman ve Tunceli ile birlikte yedi belediyeye kayyum atanmış durumda. Bir yandan bu kayyum meselesinde adımlar atılıp, bir yandan da iktidarın toplumun tepkilerini sürekli ölçtürdüğünü biliyoruz" dedi.
"KAYYUM UYGULAMASI HOŞ KARŞILANMADI"
AKP’ye oy verenlerin de Ahmet Özer'e haksızlık yapıldığını söylediğini ifade eden Özel, "Kayyum atanan hiçbir yerde durum bundan farklı değil. Türkiye genelinde de ilk günlerde yaratılan algının yarattığı ilk hissiyatın oldukça değiştiğini ve bugünlerde peşi sıra gelen anket değerlendirmelerinde Türkiye genelinde de kayyum uygulamasının, vatandaşın vicdanında mahkum edildiğini ve hoş karşılanmadığını hep birlikte değerlendiriyoruz" diye konuştu.
MHP'Lİ FETİ YILDIZ'IN KAYYUM DÜZENLEMESİ ÖNERİSİ
Meclis’teki 10 muhalefet partisinin kayyumlara karşı kanun teklifi verdiğini anımsatan Özel, "Burada bu teklifin altında imzası olmayan iki parti var: Biri AK Parti, biri MHP. Ama dün Sayın Feti Yıldız, ki Milliyetçi Hareket Partisi’nin hukuk ve seçim işlerinden sorumlu, Meclis’te hukuki düzenlemeler yapılırken genelde ilk ve son sözü söyleyen Milliyetçi Hareket Partili milletvekili ve genel başkan yardımcısı sıfatıyla o da kayyumlara karşı bir yasal düzenlemenin bu Meclis tarafından yapılması gerektiğini söyledi. Bu da çok kıymetlidir. Bizim Sayın Feti Yıldız ile zaman zaman çok farklı düşündüğümüz oluyor ama onun da 10 muhalefet partisinin ortaya koyduğu bu iradeye, Sayın Devlet Bahçeli adına hukuki değerlendirmeler yapan bir isim olarak MHP’nin kurumsal tavrını ifade etmiş olmasını son derece kıymetli buluyoruz" ifadelerine yer verdi.
Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Önümüzdeki dönem kim, ne ile ilgili, ne söyleyecek olursa olsun bu Meclis’in bu dönemde böyle bir antidemokratik uygulamayı, oybirliği ile ortadan kaldıracak adımı atması her yönüyle güven artırıcı ve Millet Meclisi açısından özgüveni gösteren, Türkiye’ye de umut verecek bir adım olacaktır. Bu yüzden buradan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Sayın Genel Başkanına ve grup yöneticilerine bu çağrımızı tekrar ediyoruz.
Bu konuda AK Parti’nin tutumunu ve olumlu bir adımını bekliyoruz. Bu konuda grup başkanvekillerimiz de AK Parti’nin grup yönetimiyle hızla görüşecekler. Bu konuda kendilerinden, MHP’den ayrışmayan bir adımı bekliyoruz ki bu sorun çözülsün. Yargı süreci tamamlanmış olanların yerine belediye meclisinden seçilir eskiden olduğu gibi. Tamamlanmamış olanlara da eğer tutukluluk tedbiri uygulanmıyorsa bir yandan yargılaması sürer ama böyle adımlar atılmaz. Bu da dört dörtlük bir demokratikleşme adımı olur. Bugünler için de son derece güven artırıcı bir adım olur. Ben geçmişte çok eleştirdim. Kişisel olarak iyi ilişkiler içinde olduğum, yaşına da hürmetimin olduğu, siyasi birikimine de hepimizin şahit olduğu biri, bugüne kadar hiçbir konuda benzer düşürmedik. Ama Sayın Feti Yıldız’ın muhalefetin bu tutumuna gösterdiği yaklaşımı önemli ve kıymetli bulduğumu ifade etmek isterim."
YENİ SÜREÇ HAKKINDA DEĞERLENDİRME
Yeni süreç hakkında değerlendirmelerde bulunan Özel, "Biz şeffaf, samimi, toplumsal mutabakata dayanan bir sürecin işletilmesini, bu sürecin işletileceği yerin mutlaka ve mutlaka Türkiye Büyük Millet Meclisi olmasını, hiçbir partiyi ve toplumun hiçbir kesimini dışlamaması gerektiğini düşünüyoruz. Bir toplumsal mutabakat inşasında toplumun en kırılgan kesimlerinin gözetilmesi gerekiyor" dedi.
Özel, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
"Samimiyetle ve şeffaflıkla davranılırsa Türkiye, bir ve bütün halinde 40 yıldır çözemediği ve Türkiye’ye çok şey kaybettirmiş, hepimize çok acılar yaşatmış, hem manevi olarak elbette ama maddi olarak da çok şey kaybettirmiş bir süreci bir toplumsal mutabakatla, toplumsal barış sürecine dönüştürebilir. Bu, Türkiye’deki herkese kazandırır. Türkiye açısından uluslararası ilişkilerde, içinde bulunduğu bölgede, coğrafyada Türkiye’yi çok sayıda riskten de kurtarır. Bu noktada ilk günkü tutumumuzda değişen hiçbir şey yoktur. Biz kendini bu ülkede yaşayan herkesin kendini eşit hissettiği, eşit gördüğü ve bu eşitlik için de eşitçe yaşadığı bir ülke istiyoruz. Bunun için de üzerimize düşen bütün adımları atmaya hazırız. Bundan sonraki süreçte ümit ederim tüm siyasi partilerin birbiri ile uygun zeminlerde diyalog kurabildiği, kimsenin kimseyi ötekileştirmediği, şeytanlaştırmadığı, sözün değerinin olduğu bir süreci hep beraber yaşamak isteriz. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi olarak geçmişten gelen tüm kötü tecrübelere rağmen üzerimize düşeni yapma noktasında tarihsel tutarlılığımızdan farklı bir noktada değiliz."
'AKIN GÜRLEK'E HAKARET' SORUŞTURMASINA TEPKİ
Özel, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik ifadelerinden dolayı kendisi hakkında açılan soruşturmaya ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
"Yalnızlık kötü şey. Bazen aynalarla konuşmaya başlarsınız. Ve bu hiç hayra alamet değildir. Akın Gürlek, Akın Gürlek’e karşı kullandığım ifadelerden dolayı, Akın Gürlek’in hak ve menfaatlerini korumak üzere hakkımda kamu davası açmaya kalkmış. Akın Gürlek, Akın Gürlek’i şu anda tebrik ediyor olabilir. Öbürü öbürünün tebriğini kabul ediyor olabilir. Allah selamet versin kendisine. Bıraksaydı benim hakkımda zaten kendisiyle dayanışma gösterecek başka makam ve merciler soruşturma başlatabilirlerdi. Ama yine maalesef tabii bu aynayla konuşma hali sağlıklı bir hal olmadığı için bana şundan soruşturma açıyor. Kendisine göreviyle ilgili hakaret ettiğimi söylüyor.
Akın Gürlek’e şunu sorarlar: Sen mahkeme mahkeme gezip, özel olarak seçilmiş ve siyaseten cezalandırması gereken kişilere, sırf sana o talimat verildi diye adalet giyotini olmak senin görevin mi? Yoyo gibi Ankara ile İstanbul arasında sarayın elverişli aparatı olarak gidip gelmek senin görevin mi? ‘Yargı kısmı bitti siyasete geçti’ denip Sayın Erdoğan tarafından ‘Bakanlarımız siyasete uzak kişiler, bu boşluğu bakan yardımcıları dolduracak, Teşkilatımızla bakanlık arasında köprü olacak’ denilen bakan yardımcılığı görevine geçtikten sonra ve o görevin önceki karşılığı müsteşarlıkken ve müsteşarların atama usullerine uygun olmayan bir şekilde geri İstanbul’a başsavcı olarak gidip adalet katletmek senin görevin mi? Sabahın köründe bir evin, bir eşin mahremine gitmek senin görevin mi? Avukatsız aramalar yapmak senin görevin mi? Dosyada gizlilik varken iktidara yakın medyaya dosya içeriklerini sızdırmak senin görevin mi? Sabahın köründe daha kendisi üzerine suçlamalar okunmamışken, kişiyi terörist ilan etmek senin görevin mi? Sonra da bu sürecin tamamını büyük bir agresyonla, büyük bir gerginlikle sürdürmek, milletvekillerine izin verilmesine bile bakanlık üzerinden müdahale etmeye çalışmak senin görevin mi? Daha önceki Cumhuriyet Başsavcısı ‘Arkadaşlar taziyeden suç mu olur? Telefon etmiş diyorsunuz bundan suç mu olur? On yıl önceki şeyden suç mu olur? Bir banka hesap hareketinden suç mu olur?’ deyip savcılara geri attığı soruşturma evrakını düştüğü yerden toparlamak, oradan bir soruşturma uydurmak, yalan yalan ifadelerle tutuklamaya sevk etmek, sonra da itiraz da bile ‘Bunlarla tutuklama olmaz, ama yine de bir gizli tanık bulunmuş. O yüzden tutukluluğun devamına’ denecek operasyonu yönetmek senin görevin mi? Görevinden dolayı hakaretmiş. Benim hakaretim bunları yapana. ‘Bunları yaptım’ diyorsa açsın kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret."
"BAŞKA İŞ BİLMİYORSA AVUKATLIK YAPABİLİR"
"Onun görevi adalet, onun görevi usule uygunluk, onun görevi ‘Avukatı gelmeden sakın evde arama yapma’ demek. Onun görevi ‘Soruşturmada gizlilik var, bu bilgileri kim sızdırıyor’ demek. Bizzat bu iletişimi yürütmek değil. O yüzden kendine görev olarak bildikleri bunlarsa, görevinden dolayı hakaret ettim. Ben bu yapılanlara itiraz ettim, o onu hemen sahiplenmiş. O yüzden ayna ile konuşur hale geldiyseniz, kısa vadede tatili ama en nihayetinde eğer yaptığınız iş sizi toplumsal yaşamda da komik duruma düşürecek sanrılara itiyorsa, mutlaka işinizi değiştirmeniz lazım. Bu vakitten sonra başka iş bilmiyorsa avukatlık yapabilir. Ben bir kez daha kendisini hızlı bir şekilde kıymetli diplomasıyla, değerli mesleğini yapabileceği, kimseye zarar veremeyeceği bir başka alana davet ediyorum. Mutlaka avukatlığa dönsün. Öyle aynayla konuşan başsavcıdan bize de kendisine de fayda yok."
"KAYYUM , TÜRKİYE'DE BİR YÖNETİM REJİMİNE DOĞRU YOL ALIYOR"
Bakırhan ise yeni süreç hakkında "Bugün Kürt meselesine ilişkin tartışmalar yaşanıyor. Biz SHP'nin o dönemki raporundaki derlemeyi önemsiyoruz. Yine Erdal İnönü'nün çok önemli bir belirlemesi vardı. Yakın zamanda Sayın Özgür Özel'in de bu konuda benzer açıklamaları vardı. Bunları çok önemsiyoruz. CHP sadece söz söyleyen, katkı sunan değil aslında geçmişiyle, birikimiyle, deneyimiyle Kürt meselesinin çözümünde çok önemli bir rol oynayabilir. Oynayacağına eminiz. Biz bugün ortak paydaları nasıl büyütebiliriz, çoğaltabiliriz, Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda iki parti Türkiye'de hem muhalefette bulunan hem toplumsal muhalefette bulunan çevrelerle birlikte demokratik bir zeminin oluşması için neler yapabiliriz üzerine durduk. Kıymetliydi, önemliydi" dedi.
Bakırhan, Özel ile gerçekleşen görüşmede kayyum konusunun da ele alındığını belirterek "Kayyum yavaş yavaş Türkiye'de bir yönetim rejimine doğru yol alıyor. Daha önce DEM Parti'nin belediyelerine kayyum atanırken şimdi CHP'nin de belediyelerine kayyum atılıyor. Böyle giderse yarın bir gün sadece yerel yönetimlerle sınırlı kalmayan bir hal da olabileceğini belirtmek istiyorum. Bu mesele sadece DEM Parti'nin meselesi değildir hepimizin meselesidir. CHP'nin kayyumlar konusunda ortaya koymuş olduğu pratik değerli ve kıymetliydi. Hatta CHP'nin de vermiş olduğu Meclis'te bulunan 10 siyasi parti kayyum yasasıyla ilgili bir yasa tasarısı hazırladı. Bu önemli ve değerliydi. Bu yasa tasarısı umarım Meclis'te iktidara mensup milletvekilleri tarafından da doğru okunur. Türkiye demokrasisi bu kayyum belasından, kayyum lekesinden yasal düzenlemeler yapılarak kurtulur. Bu ülkeyi bu ayıptan hep birlikte umarım kurtarırız."
DEM PARTİ-ÖCALAN GÖRÜŞMESİ
Ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakırhan, "Adalet Bakanlığına İmralı ile görüşmek için bir başvuru yaptınız. Bununla ilgili bir yanıt geldi mi? Olumlu bir yanıt gelirse nasıl bir heyet gidecek, eş başkanlar düzeyinde mi olacak? Takvim belli oldu mu?" sorusuna, "Başvuru yaptık, ama henüz başvurumuza resmi bir yanıt gelmedi. Olumlu bir yanıt gelmesini umuyoruz. Önemli olan oraya kimin gittiği değil, oradan ne söylendiği, ne düşünüldüğüdür, onun için bekliyoruz" yanıtını verdi.