İki NATO üyesi ülkenin gerilimle geçirdiği bir yılın ardından taraflar diyalog kurmak için İstanbul'da masaya oturacak.
Sorunları keşif amaçlı ele almayı hedefleyen "istikşafi görüşme" (exploratory talks), "araştırma-tanıma görüşmesi" anlamına geliyor. İstikşafi görüşmelerin geçmişi, 1999 Helsinki Zirvesi'ne dayanıyor. Son istikşafi görüşme, 1 Mart 2016 tarihinde Atina'da gerçekleşmişti. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın Ekim 2020'de Bratislava'da gerçekleştirdikleri ikili görüşmeden sonra ise istikşafi görüşmeler konusunda anlaşmaya varıldığı açıklandı.
Yapılacak görüşmelerde Türk heyetine Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal, Yunan heyetine ise daha önceki istikşafi görüşmelerde de yer alan Kıdemli Büyükelçi Pavlos Apostolidis başkanlık edecek. Görüşmelerin içeriğini her iki taraf da gizli tutuyor. Alınan bilgiye göre Türkiye, kara suları, kıta sahanlığı, adaların silahsızlandırılması, ulusal hava sahası ve arama kurtarma faaliyetlerine dair sorunların ele alınmasını istiyor.
Bakan Mevlüt Çavuşoğlu ise görüşmeler öncesi yaptığı açıklamada, Yunanistan ile Türkiye arasında gerginliğe yol açan çeşitli konular olduğunu belirterek "Ege ile ilgili konular var, karasuları var, hava ile ilgili konular var, deniz yetki alanlarıyla ilgili konular var. Yunanistan'ın içinden bir tanesini seçip 'istikşafi yapıyoruz' demesi doğru değil" demişti. Ancak Yunan tarafı, Türkiye'nin görüşmeler sırasında adaların silahsızlandırılması ya da Ege Denizi'ndeki "gri bölgeler" gibi konuları masaya yatırmasının sorun olacağını ve kabul edilemez olduğunu düşünüyor.
Öte yandan Yunan hükümeti içinde iştikşafi görüşmelerin bütün meselelerin ele alınacağı ve resmi müzakerelere dönüşmeyeceği bir forum havasında geçebileceğine inananlar da var.
"Görüşmeler AB ile ilişkiler açısından da kilit rolde"
Türkiye ve Yunanistan arasındaki Doğu Akdeniz krizine AB de geçtiğimiz aralık ayında Türkiye'ye aşamalı yaptırım uygulanması kararı alarak dahil oldu. Türkiye'nin sismik araştırma faaliyetleri nedeniyle planlanan yaptırımların genişletilmesi ise Mart ayında yeniden ele alınacak. Ancak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan'la başlatılacak temasların yaptırımlarla ilgili olmadığı görüşünde. AB ile yakalanan olumlu havayı devam ettirmek için gerçekleşeceğini ifade eden Çavuşoğlu, “Yaptırımlardan korkan bir ülke değiliz. Korksaydık daha önceki adımı atmazdık. İnanıyoruz ki karşılıklı olumlu adımlar devam eder” açıklamasını yaptı.
Türkiye ve Yunanistan'ın masaya oturması, Almanya'nın arabuluculuğunda gerçekleşti. Almanya'nın AB dönem başkanlığında Yunanistan ile Türkiye arasında doğrudan görüşmelerin yapılması için çaba sarf ettiğine dikkat çeken Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Adebahr, taraflara yeniden başlayacak istikşafi görüşmelerin önemli bir adım olduğu mesajı verdi.
İştikşafi görüşmeler Yunanistan'da ilk kez kamuoyunda da gündem oldu. Basın her ne kadar görüşmelerin içeriği hakkında bilgilendirilmese de kamuoyu Yunanistan'ın Türkiye'yi münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılması ile Ege ve Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığı konularını konuşmaya ikna edip edemeyeceğini heyecan içinde bekliyor.
Eğer beklenen gerçekleşirse, taraflar Lahey Adalet Divanı'na başvurmak üzere ortak bir tahkimname hazırlayacak. Aksi takdirde 61'inci kez gerçekleşecek iştikşafi görüşmelere yeni turlar eklenecek. Yunan hükümetleri, 1974'ten bu yana Türkiye ile uluslararası hukukun arabuluculuğu ile çözülebilecek tek anlaşmazlığın kıta sahanlığı olduğunu dile getiriyor.
Türkiye, Yunanistan ile sorunlarını beş başlıkta sıralıyor:
Deniz yetki alanları: Bu başlık altında karasuları ve kıta sahanlığı sorunları yer alıyor. Taraflar arasında deniz sınırı anlaşması bulunmuyor ve mevcut durumda her iki taraf da 6 mil karasuları genişliğine sahip. Yunanistan, 1982 Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca karasularını 12 mile kadar çıkarma hakkına sahip olduğunu söylüyor. Türkiye ise bunu "savaş nedeni" sayıyor. Karasularında olduğu gibi taraflar arasında kıta sahanlığını belirleyen bir anlaşma da bulunmuyor.
Silahlandırılan adalar: Türkiye, 1923 Lozan ve 1947 Paris antlaşmalarınca silahsızlandırılmış statüde olması gereken Doğu Ege adalarının Yunanistan tarafından silahlandırıldığını ve uluslararası hukukun çiğnendiğini vurguluyor. Yunanistan, Türkiye'nin 1974 Kıbrıs harekatı sonrasında tüm adalarının tehdit altında olduğunu, egemen bir devlet olarak aldığı kararları Türkiye ile tartışmayacağını kaydediyor.
Gri alanlar: Türkiye, Ege'de uluslararası anlaşmalarla Yunanistan'a bırakılmamış onlarca adacık ve coğrafi formasyon olduğunu, bunların yasal statüsünün ele alınması gerektiğini kaydediyor. Yunanistan, bu iddiayı reddediyor.
Hava sahası sorunu: Yunanistan'ın karasuları 6 mil olmasına karşın adaların hava sahasını 10 mil olarak belirlemesi, Türkiye'nin en çok itiraz ettiği konular arasında.
Arama-kurtarma bölgeleri: Türkiye, Ege Denizi'nde yaşanabilecek kaza veya benzeri olaylarda Yunanistan ile koordinasyon kurulmasını ve tarafların arama-kurtarma bölgeleri konusunda anlaşmaları gerektiğini kaydediyor. Yunanistan ise egemenlik sorunu olarak gördüğü bu konuda adım atmak istemiyor.