SİYASET

Türkiye'nin Toplumsal Krizi ve Muhalefetin İkilemi: Ekonomik Sorunlar ve İktidarın Eriyen Desteği

Kamuoyu araştırmacıları sorunların halka yansımasını değerlendirdi. Araştırmalara göre iktidarın düşüşü sürerken değişim talebini karşılayacak alternatif yok. Araştırmacılar muhalefetin, rejimin gündemlerine kanmadan, toplumsal muhalefet güçleriyle beraber sokak söylemini pratiğe geçirmesi gerektiği görüşünde.

Abone Ol

Ülkede farklı toplumsal kesimlerin isyanına her gün yenileri ekleniyor, sorunlar karşısında rejimin ise yönetememe krizi sürüyor. Kendine nefes alacak alanlar yaratmaya çalışan rejim muhalefeti de farklı gündemlerle belirli bir sınırda tutmanın planlarını yapıyor.

Başta çiftçiler olmak üzere işçilerin, kadınların, emeklilerin bir araya gelişleri rejime karşı itirazları açığa çıkartırken siyasetin üst perdesi ise normalleşme tartışmalarının, AYM Yargıtay arasındaki rejim içi krizlerin, Meclis’e getirilen düzenlemeler ve yaşanan hukuksuzlukların arasında kaldı.

Bu tablo altında Cumhur İttifakı’nın çözülmesi de yavaşlarken muhalefet toplumun sorun ve taleplerini kapsayabilmiş değil. Yapılan tematik mitinglerden, kınama ve üzüntü dolu kürsü konuşmalarına kadar sorunları dillendirmekten öte gidemeyen muhalefet anlayışı, toplumun tabanını da örgütlemekten uzak bir görüntü çiziyor.

Ancak yine de halkın bütün sorunları apaçık ortada. Eğitiminden sağlığa yargıdan toplumsal yaşama kadar ülke yangın yerine dönmüş vaziyette. Tüm bu yaşananların halk üzerinde etkisini, halkın iktidara ve muhalefete yaklaşımını, toplumun asıl gündeminin ne olduğunu kamuoyu araştırmacıları değerlendirdi. Öncelikli olarak AKP’deki erimenin artık bir gerileme süreci olduğunu dile getiren Aksoy Araştırma Başkanı Ertan Aksoy “Yüzde 45’ten yüzde 30’un altına kadar eriyen iktidar 22 yılda yarattıkları toplumsal mühendisliğin bir sonucu olarak yütüm bu gündemlere rağmen daha ufak ufak erimelerle yola devam ediyor” dedi.

AKP’DE GERİLEME SÜRECİ YAŞANIYOR

Aksoy şöyle konuştu: “İktidarda bu anlamda gerileme devam etse de muhalefet cephesinde hala tam olarak bütünlüklü bir yükselişten bahsedemiyoruz. Çiftçiler gibi yeni memnuniyetsiz gruplar muhalefete daha yakın bir konuma doğru evriliyor ancak bu memnuniyetsizlikler büyük geçişler yaratmıyor.

Halkın esas gündeminin ekonomik kriz olduğunu belirten Aksoy şöyle konuştu: “En büyük sorun uzun zamandır yoksulluk olarak çıkarken şimdi yoksullaşma da kendine bir başlık açmış durumda. Çünkü zaten git gide daha kötü senaryoların yaşanacağını halk günlük hayatın kendisinde yaşıyor. Dolayısıyla halkın en büyük gündemleri ne diye sorarsak yoksulluk ve yoksullaşma neredeyse bütün araştırmalarda sabit çıkıyor. Bulgu Araştırma Kurucusu Semih Turan ise halkın sorun ve talepleri üzerinden bütünleşecek bir politik hattın ortaya koyulma gerekliliğini vurguladı.

Siyaseten tartışılan çoğu gündemin halka ulaşmadığını belirten Turan, “Örneğin iktidarın kendi geleceği için ısıtıp ısıtıp durduğu Anayasa meselesi ile ilgili ‘Evet bu ülkede Anayasa sorunu var’ diyenler yüzde 1 bile değil. Ekonomik temelli sorunlar halkın tamamına yerleşmiş durumda ve değişim dönüşüm isteğinin asıl gündemi de burası” dedi.

Turan şöyle konuştu: "Söylemsel olarak bir yol alınsa bile sokağa inme problemi toplumhala sürüyor. Hak İş’in bile sokak çağrısı yapmaya mecbur kaldığı koşullarda muhalefetin sokağı örgütlemekten başka bir şansı yok denebilir. Halkın sorunlarını esas mesele haline getiren ve toplumsal muhalefetle omuz omuza yürümeyi öğrenen bir muhalefet hattı oldukça gerekli"

ÜLKE DEĞİŞİKLİĞE HAZIR AMA MUHALEFET DEĞİL

Yöneylem Araştırma Koordinatörü Doç. Dr. Derya Kömürcü de toplumsal destek ve oy oranı üzerinden ele alınan siyasal destek arasında ayrım yapma gerekliliğine dikkat çekti. Kömürcü şu ifadelere yer verdi: “Başta ekonomik program olmak üzere AKP’nin uygulamaya koyduğu tartımdan hayvancılığa, sağlıktan eğitime tüm politikalar toplumsal desteğin daha fazla yitirilmesine yol açıyor.  Bu şartlar altında toplumsal muhalefetin yükselmesini beklemek yanlış olmaz ancak bu tepkilerin siyasal sonuçlar yaratabilmesi için toplumun ne kadar örgütlü olduğu, siyasal aktörlerle nasıl ilişkisi kurduğu son derece önemlidir. Şu çok açıktır ki Türkiye toplumu belki de son 20 yıl içerisinde hiç olmadığı kadar iktidar değişikliğine hazır. Halkın çoğunluğu da başkanlık sisteminin başarısız olduğunu, sorunların bu iktidar tarafından çözülemeyeceğini düşünüyor. Buradaki temel sorun siyasal alternatifin hangisi olduğuna dair yaygın bir mutabakata varılamamış olması”

İKTİDAR ERİYOR KARARSIZLAR ARTIYOR

Kömürcü şöyle konuştu: “Yerel seçimlerin ardından CHP birinci parti olma özelliğini koruyor AKP’de oy kaybetmeye devam ediyor ancak bu kopuş kitleler halinde seyretmiyor. MHP’de ise kayda değer bir düşükten söz edemeyiz. Dolayısıyla toplumsal destek ve siyasal destek arasındaki ayrım bu şekilde ortaya çıkıyor. İktidar ne kadar sert bir şekilde eleştirilirse eleştirilsin toplumda alternatif oluşturamayan muhalefet varken tercih Erdoğan ve AKP’den yana oluyor. Dolayısıyla bu yaşananlar bizi, AKP’nin oy kaybı sürerken kararsızların ve oy kullanmayacağını söyleyenlerin sürekli olarak arttığı bir tabloyla karşı karşıya bırakıyor.