“Görülmüştür Kolektifi”, Redfotoğraf Grubu ve Karşı Sanat işbirliğinde düzenlenen “Sınırsız Kütüphane” sergisi İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan Karşı Sanat atolyesinde ziyaretçilerine açıldı. Cezaevlerindeki tutsakların düşünce ürünlerini dışarıyla buluşturan sergide, farklı cezaevlerinden 96 tutsağın eseri, aynı zamanda dışarıda 34 fotoğrafçı, grafiker ve heykeltıraşın eserleri yer alıyor.
Tutsakların sınırlı koşullarda ve zorlu şartlarda yaptıklarına dikkat çeken sergi, aynı zamanda tecrit edilen tutsaklara da bir “esinti” yollamayı amaçlıyor. İçeriden ve dışarıdan 150’ye yakın kişinin eserleri ile hazırlanan sergi, 9 Ekim’e kadar ziyaretçilere açık olacak.
Redfotoğraf Temsilcisi Özcan Yaman, hazırladıkları “Sınırsız Kütüphane” sergisine dair değerlendirmelerde bulundu.
Görülmüştür Kolektifi, Redfotoğraf Grubu olarak 2016 yılından bu yana içeride ve dışarıda olanlarla her yıl bir tema etrafında, içeride ve dışarıdakileri buluşturan sergiler düzenlediklerini ifade eden Yaman, sergiyi 1 yılda hazırladıklarını belirtti. İçeride bulunan tutsaklara serginin içeriğine dair bir metin yolladıklarını söyleyen Yaman, “Daha sonra onlardan konu hakkında düşüncelerini paylaşmalarını istedik. Bize gelen mektuplar oldu. Sergiyi ziyaret edenler, mektupları görecektir. İçeride üretilen şiir, öykü, roman üzerine eserler oldu. Çocuk, gençlik edebiyatı gibi kavramlar var. Artık bir ‘hapishane edebiyatı’ kavramı da ortaya çıkmış oldu. Uzun yıllardır Türkiye’deki hapishanelerde şair ve yazar ortaya çıkıyor. Fakat bunların dışarıda görünürlük sorunu var. Bunların bazılarının yazdıkları dışarı çıkıp kitap haline gelirken, bazılarının ise dışarı çıkartılmıyor. İçeridekilerin çektiği sıkıntılar etrafında yazarlık hikayelerini güncelleştirmek istedik” dedi.
İÇERİDEKİLER VE DIŞARIDAKİLER
Dışarıda bulunan ve sergiye katılacak fotoğrafçılara da bilgi verdiklerini aktaran Yaman, “Fotoğrafçılara içeride düşüncelerini kağıda geçiren arkadaşlara, dışarıdakiler olarak nasıl katkı verebiliriz diye sorduk. Onlardan hapishanede olmak, yazar olmak ve kitap ilişkisi üzerinden anlamlandırmalar yaparak cezaevlerine birer fotoğraf yollamasını istedik” diye belirtti.
SERGİNİN AMACI
Sergide tutsakların eserleri, mektupları, kitapları ve heykeller olduğunu belirten Yaman, “Amacımız içeriyle dışarıyı buluşturup sanatın her koşulda nasıl icra edildiğini göstermek. Herkesi sergiye bekliyoruz çünkü düşünceleri bizim için önemlidir” dedi.
DÜŞÜNCEDEN NESNEYE ÇEVRİLEN YARATICILIK
Sergilerinin tutsaklara güç verdiğine dikkat çeken Yaman, “20, 30 yıl ceza alanlar var. Fakat buna rağmen direniyorlar ve hayal ediyorlar. Hayallerini ve düşüncelerini ise çeşitli şekilde ifade etmeye çalışıyorlar. Tırnaklarıyla duvarları kazıyıp resimler yapıyorlar, meyve sularını boya diye kullanıp resim yapıyorlar. Yaratıcılıkların sadece düşünsel olarak değil, nesneleştirmeye de çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
‘DÜŞÜNCENİN ÖZGÜR OLMASI DAHA ÖNEMLİ’
Dayanışma dileklerinde bulunan Yaman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hapishanelerde yapılan bu eserler şunu gösteriyor; Düşüncenin ya da özgürlüğün mekanla olan ilişkisi ortaya çıkıyor. Bu durum önemlidir. Ama bunun yanı sıra düşüncenin özgür olması daha önemlidir. Her türlü sansüre, baskıya karşı eğer bir insanın düşüncesi özgürse ve yaratıcılığını da eklerse ortaya bir sanat çıkıyor. Bizlerin de bu moral ve motivasyonla içeriye dönüş yapmamız, onları daha da güçlendiriyor. O yüzden bu tür sergiler mahpuslara moral veriyor. Aslında bu durum dışarıdakilere, içeridekilerin üzerinde ne kadar baskı olsa da üretmeye devam edeceklerinin bir çağrısıdır.”
MA / Ömer İbrahimoğlu