Evlenmeye karar veren çift, düğün organizasyonu için salon işletmecisiyle sözleşme imzaladı. Sözleşmede düğünde sahne alacak ses sanatçısı, fotoğraf ve video çekimlerinin yapılması için gerekli tertibat ve kişilerin hazır edilmesi, ses ve ışık sistemi, düğün sırasında servis yapacak görevliler ve benzeri bir çok husus ile ilgili tüm hazırlıklara yer verildi.
Genç çiftin nişanı bozmasıyla; düğün sözleşmedeki tarihe 30 gün kala iptal edildi.
Salon işletmecisi kapora adı altında ödenen parayı ödemeye yanaşmadı. Sözleşme ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirten salon işletmecisi, belirlenen tarih ve saatte farklı bir organizasyon işine girmediğini, ancak tarihten sadece 30 gün önce sözleşmenin iptal edildiğini, sözleşmede bakiye kalan bedelin ödenmemesi nedeniyle düğün sahibi hakkında icra takibi başlattı. Düğün sahibi icraya itiraz edince takip durduruldu.
Mağdur olduğunu öne süren salon işletmecisi, itirazın iptali ile takibine devam kararı verilmesini talep etti. Davalı düğün sahibi ise davanın reddini talep etti.
Mahkeme; organizasyonun yapılamaması nedeni ile işletmenin herhangi bir harcaması, gider ve zararının bulunmadığına, davacının varsa uğradığı zararı somut olarak tanık beyanları ile de ispatlayamadığı, herhangi bir bilgi ve belge sunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmetti.
Adalet Bakanlığı, kararın kanun yararına bozulmasını talep etti.
Dava dosyasını yeniden inceleyen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, emsal nitelikte bir karara imza attı. Sözleşmedeki 'Alınan kaparo iade edilemez. Merasimden vazgeçildiği takdirde aynı tarihli gün ve saat satılmaz ise anlaşmadaki ücret tam alınır.' şeklindeki ibarenin haksız şart olduğu hatırlatıldı.
Kararda şu ifadelere yer verildi:
"Sözleşme sırasında, organizasyon öncesinde işletmenin herhangi bir iptal durumuna karşı almış olduğu 500 TL kaporanın işletmenin iptal edilen geceyi tekrar satamasa dahi sadece düğün salonu yeri kiralama zararı için yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece söz konusu yerin satılamaması halinde uğranılan menfi zararları da karşılar nitelikte karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, bilirkişi raporuna göre karar verildiği anlaşıldığından Adalet Bakanlığı'nın bu yöne ilişen kanun yararına bozma isteği yerinde görülmemiştir."