Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyen HDP ve Yeşil Sol Parti, yerel seçimlere ilişkin nasıl bir strateji geliştireceği parti kurullarında tartışılmaya devam ediyor. MYK toplantılarında konu kapsamlı olarak ele alınırken büyükşehirler dahil, yurt genelinde aday çıkarılıp çıkarılmaması HDP ve Yeşil Sol Parti’nin de içinde yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakı’nda da tartışılıyor.
Bu tartışmalar sürerken 9 Ekim'de Ankara’da düzenlenecek kongre öncesinde Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın dün Meclis açılışında yaptıkları açıklamada Kürt sorununu çözümsüz bırakıldığına dikkat çekti, yeni anayasanın toplumsal mutabakatla hazırlanması gerektiğini dile getirdi.
RELATED VİDEO
Play Video
Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekilleri Serhat Eren, partisinin yerel seçim stratejisini Artı Gerçek'e anlattı. Eren, yerel seçimler için müzakere ve diyalog kapılarının açık olacağını belirterek, müzakere koşulu olarak da Kürt sorununun çözümünü öncelediklerini vurguladı.
'TOPLUMSAL SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN HER TÜRLÜ DİYALOG VE MÜZAKEREYE AÇIĞIZ'
İktidar ve muhalefet kanadıyla şimdiye kadar herhangi bir görüşmelerinin olmadığını açıklayan Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekilleri Serhat Eren, “Temel derdimiz toplumun sorunlarına çözüm bulmak olduğu için, bu sorunların çözümü noktasında her türlü müzakereye, her türlü diyaloğa açık olduğumuzu deklare ettik. Sadece iktidar partisinde değil, muhalefetin kendisine de çağrıda bulunduk. Biz yerel seçimlerde Türkiye'nin demokratik bir sürece evrilmesini sağlamak adına yine seçme ve seçilme hakkının en geniş şekilde ve özgür bir ortamda, sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesini sağlayacak görüşmelere açığız. Dolayısıyla şu ana kadar aslında bir uzlaşmanın veya bir görüşmenin olmadığını söyleyebilirim" dedi.
'TOPLUMUN TAMAMININ İÇİNDE OLMADIĞI BİR ANAYASAYA DESTEK VERMEYİZ'
Yeni Anayasa tartışmalarında da değinen Eren, Türkiye’nin halen darbe anayasası ile yönetildiğini, yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu ancak yeni anayasanın tüm kesimlerinin katılımıyla yapılması gerektiğini vurguladı:
"Bu süreçte de bütün partilerin bir araya geldiği, partilerle sınırlı olmamak kaydıyla toplumdaki tüm kesimlerin katılımıyla bir anayasa sürecinin tartışılması gerektiğine inanıyoruz. Biz, toplumsal dinamiklerin, sivil toplum örgütlerinin yani toplumun bizatihi kendisinin içinde olmadığı, sadece AKP-MHP'nin hazırlamış olacağı, kendi inşa etmeye çalıştıkları rejimin anayasasını bizim önümüze sunmaları durumunda biz bu anayasal taslağa, hiçbir şekilde destek vermeyeceğiz ve karşısında olacağız. Bu toplum 12 Eylül faşizminden kalma bir anayasa ruhuyla yönetiliyor. Dolayısıyla biz bu anayasanın demokratik, sivil ve özgürlükçü bir anayasa olması için birlikte, toplumun bütün kesimleriyle uzun toplantı, konferans ve çalıştaylar yapılmak suretiyle oluşturulabileceğini, yeni bir toplumsal sözleşmeye dönüşmesi gerektiğini söylüyoruz."
'YEREL SEÇİM STRATEJİSİ KONGREDEN SONRA NETLEŞECEK'
Yeşil Sol Parti, 9 Ekim'de kongreye hazırlanırken, Eren, yerel seçim politikalarının kongreden sonra netleşeceğini dile getirdi. Eren, şunları söyledi:
"Genel seçimlerden sonra çok hem partimizle hem halkımızla beraber yüzlerce toplantıları yaptık, çalıştaylar, atölye çalışmaları ve konferanslar düzenledik. Bütün bu süreçlerde halkımız önümüze birçok seçenek sundu. Kuşkusuz aslolan her partinin kendi adaylarını çıkarmasıdır. Türkiye'nin her yerinde kendi adaylarını çıkarması ya da koşullara uygun olarak bazı yerlerde aday çıkarıp çıkarmama konusunda kongreye kadar ve kongreden sonra partimizin ilgili kurumlarının yapacağı tartışma süreci ile yerel seçimlere ilişkin politikamızı ortaya koyacak. Yani yerel seçimlere ilişkin politikamız ile ilgili halen bir tartışma süreci içerisindeyiz. Yerel seçimlere ilişkin politikamız kongreden sonra netleşecek."
'HEM İKTİDARLA HEM MUHALEFETLE MÜCADELE EDİYORUZ'
Muhalefetin de birçok konuda iktidara benzer politikalar yürüdüğüne dikkat çeken Eren, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Muhalefetin umut vermediğini çok açık söyleyebilirim. Temel toplumsal sorunların çözümü konusunda AKP-MHP iktidarıyla çok farklı bir yerde değil maalesef. İktidardan farklı düşünmeyen, 'iktidarın yerine ben yöneteyim, yöneten kişi ben olayım' diyen, Türkiye’deki demokrasi, hukuk ve özgürlükler sorunu ile ilgili tek kelam etmeyen, buna ilişkin güçlü bir muhalefet ve argümanlar ortaya koymayan bir muhalefet var. Hele hele Kürtler ve Kürtlere yönelik saldırılar söz konusu olduğu zaman sus pus olan bu muhalefetin gelecekte bu tutumunu değiştirmediği, radikal bir çıkış yapmadığı sürece iktidardan çok farklı olmayacağını gözlemledik. Bu anlamda Kürt siyasi hareketi hem iktidarla hem de muhalefetle mücadele ediyor. Muhalefetle iktidar Kürtler söz konusu olunca ortak paydada buluşuyor. Kürt sorunun çözümü konusunda maalesef aynı düşünüyorlar. Ortaya koydukları somut bir politika yok, bir gelecek yok. Parti olarak muhalefeti tetikleyen, gerçekten de misyonunu yerine getirmesi için çaba veren bir konumda olduk. Ama bütün bu çabalarımıza rağmen muhalefet maalesef o derinlerde yatan milliyetçi kodlarından bir türlü sıyrılamıyor. Sıyrılamadığı için de iktidarla eşitlenmiş oluyor.”