Afete neden olan deprem mi? İlhan Akbaş yazdı Afete neden olan deprem mi? İlhan Akbaş yazdı

İslam tarihinde din devlete karşı değil, ona meşruiyet kazandıran hayati bir referanstır. Allah’ın, iradesi herhangi bir beşerde veya bir kurum yada teşekkülde, siyasi-iktisadi, idari-sosyal bir yapıda tecelli etmez. Allahın muradına ve halkın iradesine uygun yönetim şeklini esas alır. ‘İslam özgür ve adil eleştiri, açık muhalefet ve engelsiz katılım gibi siyasi kültürel değerlere bağlı, gelişme şansı gösteren bir dindir.’ İslam, iman, Müslüman, dindarlık gibi kutsalla ilişkili kavramların “ötekileri” karşısında “Müslüman” geçinenlere dünyevi fırsatlar sağlamanın aracı haline geldi. Dindarlar “ötekileştirilen” konumundan kurtulduğu gün sınav başladı ve tecrübe edildiği kadarıyla bu sınavı geçemediler. Dünün “dışlananı” olan muhafazakar çevreler etkili bir bölümünün bugün “dışlayan” olduğu eleştirileri haklı sebebe dayanmaktadır. Muhafazakar camia, eleştiriler karşısında savunmacı bir tavır sergilemek yerine, bir nefsi muhasebesi yapmak zorundalar. İslam ahlakı bunu gerektirir. İslam ve diğer semavi dinlerin, ahlak öğretilerinin en çok önem verdiği husus “hırslara köle olma!” uyarısıdır. Mağdur kitleleri diri tutacak bir retoriğe ihtiyaç var. Dini kavramlar ve kutsallar fütursuzca dünya hesapları için kullanıldı. İstismara ve talana uğradı din, vitrine çıkan “dindarların” yozlaşmaları, haksızlıklarına ayetleri zırh edinmeleri ve kötü gidişatın faturasını Allah’a havale etmeleri halk tabanındaki dindarların da buna kayıtsız kalmaları İslam dinine ağır yara aldırdı. Yanlış siyaset dilinin üzerine şimdi de dozu artan bir din referansı eklendi. Hep vardı elbette ama bu kadar değildi. En azından kimse enflasyon, faiz ve döviz kurunu mukaddesatla izaha teşebbüs etmemişti. Veya haksızlık ve hukuksuzluklara fetva arayan olmamıştı. İnsanların inançlarını, üstelik dinin tek bir yorumu üzerinden-siyasi davranışlarıyla eşleştirmeye zorlamak siyaset sınırlarının dışıdır. Dindar tabana siyaset yapmak, din dilini siyaset diline payanda yapmak değildir. İslamcılar, muhalefet etmeyi bırakıp muhafazakar demokrat kimlikle iktidar olma yolunu seçince, milliyetçilik öne çıkmış oldu. Muhafazakar siyasi kimliği benimsemek aynı zamanda merkezdekilere bir güvence sunmaktır. Bu kimlikle verilmek istenen mesaj muhtemelen şudur: Biz, iktidara ortak olmak istiyoruz. ama köklü reformlar yapmayacağız. Dindarız ve dinle barışığız, ama aynı zamanda statükoyu muhafaza edeceğiz.