13 Şubat 2023'te başkent Erbil'de Rûdaw Medya Grubu Merkez Ofisi’ne konuk olan ABD’nin Erbil Başkonsolosu Irvin Hicks, Rûdaw’dan Şaho Emin’in sorularını yanıtladı.
Kürdistan Bölgesi Hükümeti ve halkı ile sadece “ortak” değil, aynı zamanda “dost” olduklarını vurgulayan Hicks, ABD'nin, özellikle Büyükelçi Alina Romanawsky'nin Bağdat ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde kilit rol oynadığını, bu amaçla perde arkasında önemli işler yaptıklarını söyledi.
Hicks, “Tecrübeli bir diplomat olarak şunu söyleyeyim, bir konsolosluğun bu kadar üst düzey ziyareti ağırlaması garip bir iş” dedi ve ABD’li üst düzey yetkililerin Kürdistan Bölgesi’ne yaptığı ziyaretlerin iki taraf arasındaki ilişkilerin boyutunu gösterdiğine dikkati çekti.
Kürdistan Bölgesi'nde insan hakları, kadın hakları ve azınlıklara yönelik yaklaşımlar konusunda yaşanan "can sıkıcı gerilemeden" çok "endişeli" olduklarını belirten Hicks, bu konuyu diplomatik bir dille görüşmelerinde de dile getirdiklerini belirtti.
Ezidi Kürtlere yardım etmeye devam ettiklerini belirten ABD’li diplomat, KDP ile KYB’nin Peşmerge güçlerinin birleştirilmesi konusundaki ortak tavrını memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi.
ABD'nin Erbil Başkonsolosu Irvin Hicks ile gerçekleştirilen röportajın tamamı:
Rûdaw: Kürtçe konuşma şeklinizi çok beğeniyorum. Özellikle Ağustos ayından bu yana kısa bir süredir burada olmanıza rağmen Kürtçe konuşmaya çalışıyorsunuz. Bu çok iyi bir şey.
Irvin Hicks: (Kürtçe) Çok tatlı bir dil.
Rûdaw: Teşekkürler. Dizin iyi bir dilbilimci olduğunuzu biliyorum.
Irvin Hicks: Yavaş yavaş Sorani konuşmaya çalışıyorum.
Rûdaw: Çok iyi. Siz Ağustos ayından beri buradasınız. Kürt halkı ve Kürdistan Bölgesi Hükümeti için mesajınız nedir?
Irvin Hicks: Evet, özellikle bazı konuları insanlarla paylaşma fırsatım olsun istiyorum. ABD hükümetinin burada yaptığı çok çeşitli başarıları ve çalışmaları paylaşmak istiyorum. Bazı notlar hazırladım ve müsaadenizle bunları doğrudan dile getirmek istiyorum.
Rûdaw: Buyrun, lütfen.
Irvin Hicks: Teşekkürler. Öncelikle beni davet ettiğiniz ve ABD hükümetinin Kürt halkıyla güçlü ve devam eden ilişkisi hakkında konuşmaya davet ettiğiniz için teşekkür ederim. Başkonsolos olarak, Konsolosluk ekibi ile birlikte, Kürdistan Bölgesi Hükümeti, sivil toplum, medya temsilcileri ve Kürdistan iş dünyasının yetkilileri ile kurduğumuz ortaklıktan gurur duyuyoruz. Biz 2014’ten bu yana bölgede en büyük insani yardım bağışçısıyız ki 3-4 milyar dolar harcadık.
ABD olarak Irak Kürdistan Bölgesi halkıyla diplomatik, askeri, kültürel, eğitimsel ve ticari bağlarımızı güçlendirmek için fırsat kollamaya devam edeceğiz. Ancak insan hakları, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve hukukun üstünlüğü, kadınlara eşit muamele ve Kürdistan toplumunun değişik bileşenleri için eşit fırsatlar ile Kürdistan'ın çok dinli yapısı içerisinde farklılıklara karşı saygı ile hoşgörü konusundaki yaşanan gerilemeden de endişe duyuyoruz.
ABD ve Kürt halkı, yaşam, özgürlük ve refah gibi ortak değerleri paylaşıyor. Bu değerler içerisinde hükümeti sorumlu kılan basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve barışçıl toplanma hakkı da vardır. Birlik olan bir hanenin her zaman başarılı olacağını söylediğimi sık sık duymuşsunuzdur. Konsolosluğun ABD iş ve yatırımlarını Irak Kürdistan Bölgesi'ne çekme girişiminden de gurur duyuyorum. Haziran ayında bir ABD ,i dünyası heyetini ağırlayacağız. Daha dün, Erbil, Duhok, Süleymaniye ve Halepçe ticaret odaları ile ABD-Kürdistan Ticaret Ağı'nı oluşturduk.
Bu ABD Ticaret Odası ağı, Irak Kürdistanı ve Irak'taki ABD ve Kürt iş dünyası yetkilileri arasındaki ticaret ve yatırım fırsatlarını teşvik etmek ve belirlemek için bir propaganda grubu olarak hizmet ediyor.
Son olarak, Peşmerge Mutabakat Zaptı'nı imzalayan KDP ve KYB liderliğini tebrik etmek istiyorum. Bu KDP ile KYB arasındaki koordinasyon, güçlü ve etkili bir Peşmerge gücü oluşturmanın önemini ortaya koyuyor. ABD, Peşmerge Bakanlığı ile ABD Savunma Bakanlığı arasındaki Mutabakat Zaptı üzerinde daha fazla ilerleme kaydedilmesini bekliyor. ABD ile Kürdistan arasındaki ilişkileri derinleştirmeye ve genişletmeye devam edebilmemiz için KDP ve KYB’nin aralarındaki çelişkileri çözmesini bekliyoruz.
Ayrıca Sayın Beşdar Hasan İsmail'i ve hukuk ekibini, Dışişleri Bakanlığı'nın 2023 İnsan Hakları Savunuculuğu Ödülü'nü aldıkları için de tebrik etmek isterim.
ABD hükümetinin Irak Kürdistan Bölgesi ile olan çalışma, dostluk ve ortaklığı güçlü bir şekilde devam ediyor. 800 milyon dolarlık yeni konsolosluk binasının inşası ve Washington DC'den üst düzey VIP ziyaretlerini artırarak Irak Kürdistan Bölgesi ile ilişkilerimizi genişletiyoruz. Peşmerge'nin yeteneklerini güçlendirmek ve insan hakları, basın özgürlüğü, kadın ve topluluklar için eşit haklar ve fırsatları geliştirmek için benzer düşünen konsolosluklarla koordinasyon sağlamak istiyoruz.
Ezidi tapınağı Laleş’in restorasyonu için 2-3 milyon dolar sağladık. Şengal’i yeniden inşa etmek ve istikrara kavuşturmak için 28 milyon dolardan fazla fon sağlayarak Ezidileri desteklemeye devam edeceğiz. Kürdistan Bölgesi Hükümeti’nin dijitalleşme, hizmetlerin iyileştirilmesi, ABD’li yatırımcı heyetleri teşvik etme, temiz enerji ve iklim değişikliği ile mücadele programlarını belirleme, ABD hükümetinin eğitim ve kültür değişim programını genişletme, Yüksek Öğrenim ve Bilimsel Araştırma Bakanlığı’na 650 bin dolar fon sağlama, gazetecilik ve medya eğitim programlarını genişletme ve istihdam sağlama gibi konuları içeren girişimlerini destekleyeceğiz.
Henüz beş aydır Kürdistan Başkonsolosuyum ve bahsettiğim bu girişimler, ABD hükümetinin Irak Kürdistan Bölgesi'nden, Irak'tan veya bölgeden çekildiği iddiasıyla çelişiyor. Aslında, tam tersini yapıyoruz. Çok teşekkür ederim.
Rûdaw: Teşekkürler.
Irvin Hicks: Şimdi de sorularınızı bekliyorum.
Rûdaw: Sayın Hicks, konuşmanızda bahsettiğinizden hareketle birkaç soru daha sormak istiyorum. Şimdi Kürdistan Bölgesi ile ABD arasındaki ilişkilere nasıl baktığınızı öğrenmek istiyorum?
Irvin Hicks: Bu güçlü bir ilişki, uyumlu bir ilişki, ortaklık üzerine kurulu bir ilişki. Güçlü ortaklık ama aynı zamanda endişeler de var. Bu endişeler de insan hakları, özellikle bahsettiğim konu olan kadınların güçlendirilmesi, azınlık gruplara yaklaşım ve farklı topluluk ve inançların kabulü ile alakalı. Bu meseleleri Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile diplomasi yoluyla gündeme getirdik ve bu kaygıyı vurguladık. Bunların gerileme olduğuna inanıyoruz. Hükümetin bu konularda çalışmasına yardımcı olmaya hazırız, ancak dost olarak, çünkü biz sadece ortağız, aynı zamanda dostuz. Bu yüzden dostlar olarak, aynı fikirde olmayabileceğiniz durumlar ortaya çıkabilir. Dostlarımız konuşmalı ama biz gerçek dost olduğumuz için de bu eleştiriler de yapılmalı. Bu sözler diplomatik sessizlik içinde söylendi. Biz de destek için hazırız. Örneğin, geçen hafta üst düzey yargı görevlileriyle yaptığımız görüşmelerde, onları nasıl eğitebiliriz ve yargıyı nasıl güçlendirebiliriz diye bakıyoruz.
Rûdaw: Peki, son zamanlarda ABD'li üst düzey yetkililerin burayı ziyaretinde bir azalma var, neden?
Irvin Hicks: Değerlendirmenize saygı duyarak aksini belirtmek zorundayım, aslında son beş aydır bunun üzerinde çalışıyorum ve her ay beş VIP ziyaretimiz olduğunu sizinle paylaşabilirim.
Burada bulunduğum beş ay içinde, bu önemli kişiler arasında Dışişleri Bakan Yardımcısı Barbara Leaf gibi üst düzey Dışişleri Bakanlığı yetkilileri de vardı. Geçenlerde Beyaz Saray'dan da ziyaretler oldu, Brett McGurk gibi.
Peşmerge ile mutabakat zaptı imzalamak için gelen üst düzey yetkililerin ziyaretleri oldu. Kongre üyelerimizin ziyaretleri oldu, Kongre'den 3-4 heyet geldi. Tecrübeli bir diplomat olarak şunu söyleyeyim, bir konsolosluğun bu kadar üst düzey ziyareti ağırlaması garip bir iş. En iyi ihtimalle konsolosluklara bir veya iki ziyaret olabilir, ancak üst düzey ziyaretler normalde büyükelçinin olduğu yerlere, büyükelçilik düzeyinde olur.
Ancak bu eşsiz ilişkimiz, ortaklığımız ve dostluğumuz nedeniyle Irak Kürdistan Bölgesi VIP ziyaretleri ağırlıyor. Şunu da söyleyebilirim, havaalanında sürekli bir koltuğum olduğunu biliyorum, çünkü ziyaretçileri karşılamak için orada çok zaman harcıyorum, bu ilginin de çok iyi olduğunu biliyorum. Bu şekilde önem verme ve böyle ziyaretlerin olması da çok iyi bir şey. Ama ziyaretlerde bir düşüş yaşandığı görüşüne ne ben ne de personelim katılmıyoruz.
Rûdaw: Peki, ABD, birleşik bir Irak içinde güçlü bir Irak Kürdistan Bölgesi'ni hâlâ destekliyor mu?
Irvin Hicks: Yöneticim Büyükelçi Romanowski, Bağdat ile Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde kesinlikle kilit bir rol oynadı. Başkan Neçirvan'ın son zamanlarda Bağdat’a birkaç ziyarette bulunduğunu hatırlatayım. Başbakan da iki hafta önce oradaydı. Bunlar Başbakan Sudani ile ilişkilere dair iyiye işaret. Petrol ve Gaz Yasası gibi bazı çok zor konuları çözmek için iş birliğini ve yapıcı bir ilişkiyi dört gözle bekliyoruz.
Şengal meselesine gelince de mülteci meselesinin yanı sıra, milisler, IŞİD'in geri dönme ve yeniden ortaya çıkma girişimleri gibi çözülmesi gereken çok zor başka meseleler de var. Bütün bunlar, Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile Bağdat arasındaki etkin ve iş birliğine dayalı ilişkiden öte gelmektedir. Biz de bu konularda olumlu gelişmeler göreceğimiz konusunda iyimseriz.
Rûdaw: Kürdistan'da seçimler, siyasi partiler yüzünden ertelendi, aralarında hâlâ bir anlaşma olmasa da seçimlerin bu yıl yapılması konusunda çok istekliler. Kürdistan'da seçimlerin ertelenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Irvin Hicks: Seçimlerin yapılmasını her zaman memnuniyetle karşılıyoruz çünkü seçimler her zaman halkın kendi liderliğini belirlemesi için bir fırsattır ve zamanlaması da Kürdistan halkına bağlıdır, biz buna saygı duyuyoruz. Beklentimiz, sürecin meşruiyetinden ve doğruluğundan şüphe duyulmayan, şeffaf ve adil bir şekilde seçimlerin yapılması fakat bu konuda Kürdistan halkına bakıyoruz. Zamanlamaya gelince de seçimlerin ne zaman yapılacağını takip edeceğiz çünkü demokrasi her zaman oylama süreciyle canlanır.
Rûdaw: Sayın Hicks, Kürdistan'da herkes için ifade özgürlüğü ve azınlık haklarına odaklandınız. Kürdistan'da insan hakları, ifade özgürlüğü, medya ve kadın haklarının durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Irvin Hicks: Konuşmamda da belirttiğim gibi, bölgenin belirli bölümlerinde bu alanlarda rahatsız edici bir düşüş görüyoruz. Kabul etmemenin bu boyutları, güçlü ve birleşik bir Kürdistan'a yardımcı olmayan gergin ifadelerdir. Bunun bir örneği olarak ABD Başkonsolosluğu'nda “Başkonsolosluk Koordinasyon Grubu” oluşturduk. Biz 15 üye, insan haklarının gerilemesiyle ilgili endişelerimizi daha yüksek bir sesle dile getirmek noktasında diğer konsolosluklarla aynı fikirdeyiz. Kürdistan Bölgesi Hükümeti üyeleriyle özellikle gazetecilerin hapsedilmesi konusunda aynı şekilde, barışçıl göstericiler düzenleyenlere yönelik ihlaller konusunda diyalog hâlindeyiz. Bunlar, İnsan Hakları Raporu'nda altını çizdiğimiz ve istediğimiz derecede örnek olmayan şeyler ve bu konuları tartışmaya devam ediyoruz. Dışişleri Bakanı'ndan “İnsan Hakları Savunma Ödülü” alan Sayın Beşdar Hasan'dan da söz etmiştim. Bu, ille de savundukları mahkeme davalarına özgü değil, herkes için adil ve eşit olması için toplumda yasal temsile sahip olmanın öneminin bir yansımasıdır. Birinin suçlu olup olmadığını değerlendirmek bizim işimiz değil.
Rûdaw: Peki, Kürdistan'da bu konuları teşvik etmeye dair planlarınız var mı?
Irvin Hicks: Daha önce de belirttiğim gibi, geçen hafta Kürdistan Bölgesi Hükümeti'nin üst düzey bir üyesiyle görüştük. Yargıyı, özellikle de hukukun üstünlüğünü güçlendirmek için iş birliği yapıp yapamayacağımızı sordular. Dolayısıyla da Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile nasıl iş birliği yapabileceğimizi tartışıyoruz. Uzmanların bazen ülkeye gelip Amerikan deneyimini sunduğu ve paylaştığı eşsiz bir programımız var. Şunu da belirteyim ki biz ABD olarak bu alanda mükemmeliz demiyoruz ama gelişmek için sürekli çabalıyoruz. Kültürel değişim heyetleri göndermek için de programlarımız var. Oradaki yargı sürecini gözlemlemek ve öğrenmek için Amerika Birleşik Devletleri'ne heyetler gönderiyoruz. Bu, insan haklarına verilen önemin bir örneğiydi.
Rûdaw: Bağdat ve Erbil arasındaki bazı sorunlardan söz etmek istiyorum. Irak Federal Mahkemesi, Irak Kürdistan Bölgesi aleyhine bazı kararlar aldı. Irak hükümeti de Kürdistan Bölgesi'ne mali yardımı askıya aldı. Kürtler Anayasa’nın uygulanmasını talep etmeye devam ediyor, siz durumu nasıl görüyorsunuz?
Irvin Hicks: Bildiğiniz gibi şu anda Washington'da bir heyet var –Dışişleri Bakanı- ve daha önce de söylediğim gibi yöneticim Büyükelçi Romanowski, Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile Bağdat arasında olumlu bir ilişki kurulmasına yardımcı olmak konusunda çok önemli bir rol üstleniyor. Mahkeme kararları gibi bazı zorlukları çözmek için önemli ilk şeyin, bu olduğunu söylemek isterim. Dolayısıyla bu ziyaretin sonuçlarını bekliyoruz ancak sürekli olarak perde arkasından iyi veya yapıcı ilişkileri teşvik etmeye de çalışıyoruz. Kürdistan Bölgesi Hükümeti delegasyonunun bu zorlukları görüşmek üzere Bağdat'a gitmesinden çok memnunuz ve biz de bu zor meseleleri çözmek için diyaloğa yardım etmeye devam edeceğiz.
Rûdaw: Sayın Konsolos, ABD dolarının son zamanlarda ani değer kazanması Irak ve Kürdistan ekonomilerini olumsuz etkiledi, insanlar da ekonomik olarak da sıkıntı çekiyor. Bu konuda bizimle paylaşacağınız bir bilgi var mı?
Irvin Hicks: Öncelikle ABD Hükümeti’nin doların piyasaya sürülmesi konusunda Irak Merkez Bankası üzerinde herhangi bir etkisi olmadığını belirtmek isterim. Şimdi gündemde olan konu üzerine iki yıldır çalışılıyordu. Şu anda olan şey şu: Belirli kişiler ve belirli bölgesel ortaklar var, kara para aklamak için bankacılık sistemini kullanan ve diğer yasadışı yollara başvurarak Irak Kürdistan Bölgesi ekonomisine zarar veren belirli suç faaliyetleri var. Dolayısıyla buradaki süreç, şeffaflığın sağlanması ve bankacılık sisteminin izin vermediği hiçbir yasa dışı faaliyet olmaması için bu kişileri dışarıda bırakmayı amaçlıyor. Şu anda, doların piyasaya sürülmesiyle ilgili mevcut birkaç zorluk olduğunu kabul ederek nasıl bir yol haritası oluşturacağımız konusunda Hazine Bakanlığı ile mevcut görüşmelerimiz var. Dışişleri Bakanı’nın ziyaretinin sonucunun ne olacağını, sürecin nasıl olacağını, ne gibi görüşmeler yapıldığını bekleyelim diyorum fakat bu sürecin son iki yıldır tartışıldığını belirtmek isterim çünkü bölgedeki bazı özel taraflar, yasadışı yollarla para göndermek ve Irak Kürdistan Bölgesi ekonomisine zarar vermek için bankacılık sistemini kötüye kullanıyordu.
Rûdaw: Irak Dışişleri Bakanı, ABD'nin Irak'tan İran ve Suriye'ye dolar gönderilmesinden endişe duyduğunu söyledi.
Irvin Hicks: Bunların, tartışmaların bir parçası olduğunu belirtmek isterim ama görüşmelerin sonucunun ne olacağını görmeyi beklediğim için bu konuda daha fazla bir şey söylemeyeceğim.
Rûdaw: Peki, Amerika Birleşik Devletleri, Laleş Tapınağı'nı restore etmek için şu anda yardım sağlıyor. ABD, Ezidi mültecilerin Şengal'a dönüşünü destekliyor ancak eski bir ABD bakanı, sanırım ABD Dışişleri Bakanı idi, İran bağlantılı bazı milislerin sürece yardımcı olmayıp planlarına engeller teşkil ettiği için dönüş sürecinin önünde bazı engeller olduğunu söyledi. Bu konuda bir şey söylemek ister misiniz?
Irvin Hicks: Belirttiğimiz gibi, öncelikle Kürdistan Bölgesi Hükümeti ile Bağdat arasındaki ilişki, önceliklerden biri olarak Şengal Anlaşması’nın tesis edilmesi için başlangıç noktasıdır. İster Bağdat'ta ister Kürdistan Bölgesi Hükümeti'nde olsun birçok öncelik ve zorluk var fakat Peşmerge ile oluşturduğumuz mutabakat zaptı çok önemli bir aşama. Bu süreç, birleşik bir Peşmerge’ye sahip olmak içindir. Bunları uyumlu ve etkili bir birim hâline getirebilmek için artık 70-80 birim var. Bu milisleri oradan çıkarmak için 70 ve 80 değil, etkili bir güç olacak 150 birime ihtiyacımız var diyebilirim. Bu bölgelerde koruma ve güvenliğin olması yerlerinden edilenlerin ve mültecilerin dönmesini sağlayacaktır. Bu nedenle bu Peşmerge Mutabakat Zaptı çok önemli bir bölüm. Son zamanlarda KDP ile KYB arasında mutabakatı ilerletecek detaylar konusunda bir imza attık. Bu bir adım ve bu konuda daha fazla ilerleme kaydetmeyi dört gözle bekliyoruz çünkü bu, büyük yapbozun çok önemli bir parçası, ülkenin yerlerinden edilenleri ve mültecileri de bir diğer parçası ama güvenliğin olmadığı bölgelerde etkili, güçlü ve birlik içinde bir Peşmerge’nin olması bu süreç için son derece önemli.
Rûdaw: Almanya, kısa bir süre önce IŞİD'in Ezidilere karşı işlediği suçları soykırım olarak tanıdı. ABD'nin böyle bir planı var mı? Bu konuyu teşvik edecek bir şey var mı?
Irvin Hicks: Konuşmamda da belirttiğim gibi desteğimizin boyutunu artırarak Ezidi toplumuna yardım etmeye devam edeceğiz. İki ay önce Laleş’e yaptığım ziyaret, kendini güvende hisseden Ezidi bir topluluğa sahip olmak için mutabakat zaptı çerçevesinde güçlü bir Peşmerge’ye sahip olmanın önemi hakkında daha fazla bilgi verdi. Yaşam kalitesi konusunda temel yardımları sağlamaya devam edeceğiz, bu yardımlardan mevcut maddi yardımları sağladık. Bu çok önemli. Ezidi toplumu, IŞİD'in soykırım girişimleri sonucunda büyük acılar çekti ve biz bu toplumu güçlendirmeye ve ayağa kaldırmaya devam edeceğiz. Aynı zamanda, o toplumun üyelerini geri dönmeye teşvik edecek olan güçlü bir güce sahip bu birleşik Peşmerge'nin oluşumunu bekliyoruz.
Rûdaw: Peki, ABD, siyasal İslam'ın Kürdistan Bölgesi'nde güçlenmesinden endişesi duyuyor mu?
Irvin Hicks: Ortadoğu'da çalışmaktan en çok zevk aldığım şey, İslam'a ve geleneklerine, özellikle de kabul ve birlik duygusuna gösterilen muazzam saygı. Amerika'yı endişelendiren şey, şahıslardır. Amerika Birleşik Devletleri'nde de nefret ve kınama dolu, başkalarını suçlamaya çalışan insanlarımız var. Toplumun bir parçası olmak yerine toplumu bölüyorlar ve bu da özel bir endişe. Bunlar, kendilerini IŞİD’li olarak adlandırmayabilirler fakat bazı söylemleri IŞİD'inkilere benziyor. Dolayısıyla toplum olarak bu seslerin uluslararası toplumda ve burada, Irak Kürdistan Bölgesi'nde, toplumumuzu etkilememesini ve bağımlı