AK Parti MYK toplantısı sürerken Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, konuşmasında öldürülen polis memuru Şeyda Yılmaz, Tekirdağ'da istismar ve şiddet sonucu yaşamını yitiren Sıla isimli bebek ve katledilen Ayşenur Halil ile İlknur Uzunlar'a değindi.

Müsavat Dervişoğlu: "İktidar ve Muhalefet İYİ Parti ile Uğraşmamalı" Müsavat Dervişoğlu: "İktidar ve Muhalefet İYİ Parti ile Uğraşmamalı"

"CEZASIZLIK ALGISINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ"

AK Parti Sözcüsü, "Canımızı çok yakan şiddet olayları oldu. Kadın polisimiz şehit edildi. Geçtiğimiz günlerde iki kadın cinayeti art arda işlendi. Son derece üzücü. Bugün sayın cumhurbaşkanımız MYK’daki açılış konuşmasında bütün bu tabloya geniş bir yer ayırdı. Sıla bebeğin de hayatını kaybettiğini öğrendik. Daha önce de bunu ifade etmiştim. Kesinlikle cezasızlık algısına müsaade etmeyeceğiz" dedi.

"Ortaya koyduğumuz çerçeve ve bundan sonraki yol yürüyüşümüzle ilgili hassasiyetler konusunda yakın zamanda cumhurbaşkanımız açıklamalar yapacaklar" diyen Çelik şunları söyledi: "Bu bizim en hassas olduğumuz konudur. Kadına karşı şiddetin engellenmesi konusunda bugüne kadar çok adım attık. Yasal düzenlemeler, asayiş tedbirleri tek başına dünyanın hiçbir yerinde yetmez. Kültürel ve ahlaki hassasiyetlerin en üst noktaya kadar çıkarılması için en güçlü şekilde bu mücadeleyi vermeye devam edeceğiz. Önleyici ve koruyucu yeni tedbirlere ihtiyaç var."

 "Tüm bunları değerlendiriyoruz" diyen Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün de yine cezasızlık algısını oluşmaması ve cezasızlık durumunun ortaya çıkmaması için MYK'mızda geniş gündem vardı. Adalet Bakanımız da bu konularda bilgi veriyor. Bütün bunun altında asıl sosyal dinamikleri kuşatacak bir çerçeve koymak lazım. Kadınlarımız 'rahatça sokakta yürüyemeyecek miyiz' şeklindeki sitemleri duymuyor değiliz. Kadınlarımızın güvenliği ülkenin güvenliği, medeniyetin güvenliğidir."

"SOYKIRIMCI BİR ŞEBEKEYLE KARŞI KARŞIYAYIZ"

Filistin'deki soykırıma ilişkin de konuşan AK Parti Sözcüsü Çelik şöyle konuştu: "İspanya gibi, Belçika gibi ilk başta Refah’a gidip orada Filistin’e sahip çıkan ülkelerin başbakanları oldu. İspanya gibi Filistin devletini tanıyan açıklamalar geldi. Türkiye’nin de katıldığı süreci Güney Afrika başlattı. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararlar söz konusu oldu. Tüm bu kararlar çerçevesinde Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin ve diğer kurumların ortaya koyduğu tavrın arkasına bir eylem koyulamadığı için İsrail, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni de tehdit etti. Uluslararası kurumların bunu seyretmesi neticesinde ortaya çıkan tablo, en son gelinen yerde Netanyahu hükümeti BM Genel Sekreteri’ni ‘istenmeyen adam’ ilan etti. İnsanlığa ait her değeri karşısına alan soykırımcı bir şebekeyle karşı karşıyayız."

Kaynak: Duvar