Kürt siyasal hareketinin silahların devre bırakılarak Kürt sorunun diyalog yöntemiyle çözülmesi taleplerine karşı hükümetin "Çözüm Süreci"nin sonlandırılarak, çatışma politikasına dönmesinin üzerinden 9 yıl geçtikten sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamaları yeniden "diyalog" tartışmaları başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail'in Filistin ve Lübnan'a başlattığı saldırıları işaret ederek, "sıranın Türkiye'ye geleceği" yönündeki açıklamalarının ardından Bahçeli, 2 Ekim'de Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) sıralarına giderek, tokalaşmasıyla yeni tartışmaların fitilini ateşledi. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'lilerin Bahçeli'nin adımlarını destekleyecek açıklamalar yaptı. 

Bahçeli, dün de partisinin Meclis grup toplantısında "tartışmalara ve yorumlara izin veremeyecek şekilde konuşacağını" belirterek, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ı "şartlı" olarak DEM Parti Grup toplantısında konuşmaya davet etti. Bahçeli, konuşmasında "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin, TBMM'de DEM Grup Toplantısı'nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın. Adres İmralı'dan DEM'e uzansın" dedi. 

'ÖNEMLİ OLAN BURADAN BARIŞA GİTMEKTİR'

KESK: Aslan için uluslararası imza kampanyası KESK: Aslan için uluslararası imza kampanyası

Uzun yıllar barış mücadelesini yürüten İnsan Hakları Derneği (İHD) Onursal Başkanı Akın Birdal, Bahçeli'nin sözlerini ve yürütülen tartışmaları değerlendirerek, Kürt sorunun uzun yıllar hak savunucularının gündeminde olduğunu, şimdi herkesin bu konuyu konuşmasının önemli olduğunu söyledi. Sorunun iç ve dış dinamiklerinin olduğuna işaret eden Birdal, "Bu iç ya da dış etmenleri var elbette, ama nedeni ne olursa olsun tartışılıyor, konuşuyor olması önemli. Başka önemli olan da buradan barışa gitmektir" ifadelerini kullandı. 

'ORTADOĞU'DAKİ GELİŞMELERDEN BAĞIMSIZ DEĞİL'

AKP ve MHP'nin açıklamalarının Ortadoğu'daki gelişmelerden bağımsız olmadığının altını çizen Birdal, "Ortadoğu'da taşlar yerinden oynadı. Yeniden oturma sürecinde İsrail'in pozisyonu NATO ve ABD'nin oradaki egemenlik elde etmesi ve güç kazanması, İsrail'in yayılma politikası, İran üzerindeki hesapları, Kürdistan ve Türkiye'yi doğrudan etkiler. Türkiye çatışma alanını daraltmak istiyor, Kürtlerle böyle bir diyalog sürecini başlatmayı kendileri açısından pragmatik olarak yararlı görmüş olabilirler" diye konuştu. 

'MUHATAP ABDULLAH ÖCALAN'

Kürt sorununun çözümü her gündeme geldiğinde beraberinde tartışmaya açılan "muhataplık" meselesine dikkati çeken Birdal, "Muhatap birincil olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan'dır. Tecridin kapısını demokrasi ve barışa artık açmak gerekir. Bunca zamandır ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmüyor. Önce tecrit kırılsın, sonra ortaklaşabilir" dedi. 

Bu kapsamda Meclis ve DEM Parti'nin de rolünün yadsınamayacağına dikkati çeken Birdal, "Kürt sorunun çözümsüzlüğüne neden olan anayasal yurttaşlık hakkı, dil, kimlik ve statü hakkı, eşitlik ve özgürlük hakları Meclis'ten çıkacak" ifadesini kullandı. 

Konunun konuşulması için gerekli ortamın yaratılmasının önemini vurgulayan Birdal, çözüm konusunda samimiyeti işaret ederek, "Başta Terörle Mücadele Kanunu (TMK) düşünce ve ifade özgürlüğü önündeki yasal engellerin kaldırılması ve bugüne değin yaklaşık 40 yıldır süren çözümsüzlüğü sorgulayarak, konuşabilir bir ortam yaratılırsa ön açıcı olur" diye belirtti. 

'YENİ BİR YOL HARİTASINA İHTİYAÇ VAR'

"Nasıl bir yol haritası?" sorusuna verilecek yanıtın önemine değinen Birdal, şunları söyledi: "Önce Ankara'dan bu sürece dair 'Evet, biz barışacağız, Kürt sorunun demokratik barışçıl çözümü için varız' diyerek, resmi bir açıklama yapılması gerekiyor. İkincisi tecridin kapısının açılması gerekiyor. Siyasi mahpusların, hasta tutsakların tahliye edilmesi gerekiyor. İnfazı yakılan ve İHD verilerine göre, 501 mahpusa yönelik hukuksuzluğun sona erdirilmesi gerekiyor. Konuşulabilir bir ortamın yaratılması gerekir. Konuşabilmeli, yazabilmeliyiz. Bu sürecin yasaya bağlı kılınması, keyfi olarak herkesin 'Şunu yapalım, bunu yaparım' demesi değil, Kürt sorunun demokratik çözümünün yol haritası bir yasaya bağlı kılınması gerekir. Buna göre hareket edilmesi gerekir. Ne zaman ne yapılacağının da bir ajandası olması gerekiyor. Bahsettiğim yol haritası, barış mücadelesinin toplumsallaşmasıdır. Her bir kişinin barış savunucu olması gerekiyor. Sanatçılar barış için söylemeli, perdeler barış için açılmalı. Siyasetçiler Meclis'teki kürsüyü barış kürsüsüne dönüştürmeli. Bütçe görüşmeleri başlayacak, bunu barış bütçesine dönüştürebiliriz. Savaş ve çatışmaya, güvenlik ve savunma bütçesi yerine bütçe işe, teknik ve barışa ayrılabilir. 2024 bütçesi bunun üzerine inşa edilmelidir."