Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) devam eden ve "İran yaptırımlarının Halkbank aracılığıyla delindiği" suçlamasını taşıyan dava, 1 Mart 2021 tarihinde yeni bir duruşmayla devam edecek.
New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi'nde görülen davada tutuklu yargılanan ve para transferlerine yardım ettiği öne sürülen eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla, Mayıs 2018'de 32 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
ABD'de toplam 28 ay tutuklu kalan Atilla, avukatların temyize gitmesinden sonra mahkeme tarafından delil yetersizliği sebebiyle salıverildi.
Atilla, Temmuz 2019'da cezaevinden tahliye olarak Türkiye'ye döndü.
Ancak New York mahkemesi söz konusu davada "Halkbank aracılıyla ABD'nin İran yaptırımlarının delinmesi sürecine "Erdoğan hükümetinin talimatıyla yardımcı olunup olunmadığını" açıklığa kavuşturmak istiyor.
Euronews’ten Kerem Çongar’ın aktardığına göre, Almanya'nın prestijli haber dergilerinden Der Spiegel yeni sayısında söz konusu dava süreci hakkında kapsamlı bir dosya habere yer verdi.
Şebnem Arsu, Maximilian Popp ve Alexander Sarovic imzalı haberde, söz konusu davanın Türkiye ekonomisini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı "korkunç bir duruma" sokabileceği öngörüsü dikkati çekiyor.
"HALKBANK'A 20 MİLYAR DOLAR CEZA VERİLEBİLİR"
Der Spiegel haberinde, ABD Başkanı Joe Biden’ın "Halkbank davasına" hiçbir şekilde karışmayacağını ve mahkemenin kararını bekleyeceğini ifade ediyor.
Haberde, "Bir Türk yetkilisinin ABD’ye 2017'de bu davayla ilgili belgeleri gizlice getirmeyi başardığı" belirtilirken, New York mahkemesinin kanıtlarının çok ağır olduğu, Halkbank'ın belki 20 milyar dolarlık bir ceza alabileceği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uluslararası prestijinin de büyük oranda zarar göreceği kaydediliyor.
Bunun yanında Halkbank'ın uluslararası banka sisteminden (Swift) atılabileceği, bunun Türkiye ekonomisi için de altından kalkılması güç bir darbe olacağı ve 2001'de yaşanan ekonomik kriz şartlarına geri dönüleceği öngörüsü yapılıyor.
Der Spiegel'in dosyasında en çok dikkati çeken ayrıntılardan biri de İranlı iş insanı Reza Zarrab’ın FBI soruşturmasında Erdoğan’ı ağır biçimde suçladığı iddiası.
Bunun yanında haberde, Erdoğan hükümetinin bu davayı engelleme girişimleri, Trump’ı ikna etme çalışmaları ve harcanan milyonların dökümü de yer alıyor.
İddiaya göre, 2017-2019 arasında Erdoğan hükümeti ABD'deki lobicilik faaliyetleri için 5 milyon dolardan fazla harcama yaptı.
New York Times daha önce lobicilik faaliyetleri için ABD'deki Ballard firmasına Erdoğan hükümeti tarafından 4.6 milyon dolar yatırıldığını yazmıştı. Haberde ayrıca Türk hükümetinin şu anda ABD'de bulunan cemaat lideri Fethullah Gülen'in Türkiye'ye iadesi için Trump'ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn'e 15 milyon dolar ödediği belirtiliyor. Ancak, 2016 yılında bu iddiaları yalanlamıştı.
Halkbank üst düzey yetkilisi Hakan Atilla'nın gözaltı süreci öncesi Erdoğan'ın dönemin ABD Başkanı Barack Obama ve yardımcısı Joe Biden'dan, söz konusu davanın düşürülmesini talep ettiği ancak ikilinin bunu reddettiği de haberde yer alan diğer bir iddia.
Ancak Erdoğan iddiaya göre Obama sonrası göreve gelen ABD eski Başkanı Donald Trump ile bu davanın düşürülmesi için yakınlaştı.
Zerrab'ın ABD'de tutuklanması sonrası Trump'ın danışmanı Rudy Giuliani, Erdoğan ile konunun ayrıntılarını görüşmek için Ankara'ya gelmişti. Kısa bir süre sonraysa davaya bakan Savcı Preet Bharara ve New York Güney Bölge Başsavcısı Geoffrey Berman, Trump tarafından görevden alınmıştı.
"17-25 ARALIK'A KADAR ZERRAB'IN HALKBANKASI ÜZERİNDEN PARA TRANSFERLERİ KUSURSUZ İŞLEDİ"
Der Spiegel haberinde, Reza Zarrab’ın 2010 yılında Türkiye'de yasa dışı para transferine başladığı ve bu faaliyetlerini devam ettirebilmek için dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Halkbank eski Başkanı Süleyman Arslan da dahil olmak üzere birçok bürokrata rüşvet verdiğini itiraf ettiği ve bu işleyişin 2013 yılında yaşanan "17-25 Aralık Soruşturması" olarak bilinen sürece kadar başarıyla devam ettiği yer alıyor.
Der Spiegel, Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasındaki telefon görüşmelerinde evlerinde saklanan milyonlarca doların dağıtılmasıyla alakalı ses kayıtlarının olduğu ayrıntılarını da kapsamlı bir şekilde ele almış.
Der Spiegel hazırladığı dosya haber için Erdoğan hükümetinden bazı kişilere ve Halkbank'ın şu andaki yöneticileriyle irtibata geçmeye çalıştığını ancak Türk yetkililerin konu hakkında yorum yapmaktan kaçındığını belirtiyor.
Der Spiegel’e göre, Halkbank davasında ilişkisi ispatlansa dahi Cumhurbaşkanı olduğu için Erdoğan'ın dokunulmazlığı bulunuyor ve bu nedenle suçlanması mümkün değil. Ancak dava süresince Erdoğan’ın uluslararası itibarının yerle bir olacağına kesin gözüyle bakılıyor.