AKP iktidarı eğitim sistemini kendi siyasi ve ideolojik ajandasına uygun bir şekilde dönüştürme çabalarını sürdürüyor. Son olarak Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) 26 Nisan'da tüm öğretim kademelerindeki derslere ait “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adıyla sunduğu yeni müfredat taslağı tepkilere neden olurken, eğitim sendikalarına göre müfredatın asıl mağdurları, bilimsel ve çağdaş eğitimden yoksun bırakılan öğrenciler olacak.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 2 No’lu İstanbul Şube Başkanı Bengi Şahin, AKP’nin eğitim alanındaki politikalarına tepki göstererek, yeni müfredat taslağına eğitim sendikalarının tepki göstermesi gerektiğini söyledi.
'TOPLUM ŞEKİLLENDİRİLMEK İSTENİYOR'
Müfredat değişikli girişimlerinin AKP’nin ilk pratikleri olmadığını hatırlatan Şahin, 2006 ve 2017’de yapılan müfredat değişikliklerini hatırlattı. AKP’nin bu girişimlerle kendi ideolojik ve siyasi fikirlerini topluma entegre etmeyi amaçladığını kaydeden Şahin, "Tamamen dinci, gerici, milliyetçi bir müfredat oluşturmak istiyorlar. Kendileri de bunu çok net bir şekilde ifade ediyor. Yirmi üç yıldır oluşturamadıkları bir kültürel hegemonya var ve bunu eğitim sistemi üzerinden oluşturmayı hedefliyorlar. Ancak çocuklarımız MEB ve AKP’nin şekillendirici hamuru değil" dedi.
MÜFREDATIN İÇERİĞİ: BİLİM YOK, SANAT YOK
Yeni müfredat taslağının içeriğine değinen Şahin, “Müfredatın yüzde otuz beş oranında sadeleştirildiğinde bahsediyorlar. Ancak bu sadeleştirmenin genellikle bilim, felsefe ve sanat gibi derslerde olduğunu görüyoruz. Özellikle dil, kültür ve bu minvaldeki ders sayılarının arttırıldığını gözlemliyoruz. Bu politika uzun yıllardır sürdürülen bir politika. 4+4+4 eğitim sistemi ve daha önce yapılan müfredat değişiklikleri ile birlikte iktidar, eğitimde istedikleri dizaynı oluşturmaya ve bu müfredatla bunu pekiştirmeyi amaçlıyor. Müfredat temelde incelendiğinde çağın gereklerine uygun olmayan, bilimsellikten ve laiklikten kopuk bir niteliğe sahip” diye belirtti.
EĞİTİMCİLERİN GÖRÜŞÜ ALINMADI
Müfredatın hazırlık aşamasında eğitim sendikaları ve eğitimcilerin görüşüne başvurulmadığını belirten Şahin, aynı zamanda Eğitim Bakanlığı’nın, müfredatın incelenmesi için öğretmenlerin görüşüne açarak on günlük süre verdiğini söyledi. Binlerce sayfalık ve onlarca dersten oluşan müfredatın 10 günde incelenemeyeceğini ifade eden Şahin, “Burada tamamen siyasi iktidar ve Eğitim Bakanlığı üzerinden kamuoyunu yanıltmak ve ‘öğretmenleri, eğitim camiasını müfredat değişikliğine dahil ettik’ imajı yaratma amacı güdülüyor” şeklinde konuştu.
'SALDIRILAR CEZASIZ KALIYOR'
Eğitim Bakanlığı’nın birçok konuda sınıfta kaldığını belirten Şahin, son dönemde eğitimde yaşanan şiddet olaylarına işaret ederek, şöyle devam etti: “Eğitimde şiddetin maalesef çok uç bir noktaya ulaşması söz konusu. Kadına ve doğaya karşı normalleştiren şiddet ve cezasızlık politikaları neticesinde, öğrencilerimiz de bu kültürel ve toplumsal kodların bir sürdürücüsü ve ürünü haline geliyor. Kadın cinayetleri, doğaya yapılan talanlar bireylere karşı yapılan saldırılar cezasız kalıyor. Bu ülkede dezavantajlı gruplara karşı yapılan saldırılar cezasızlık politikası ile sürüyor. Bu eğitime de yansıyor, öğretmene yapılan şiddet, daha önce fiziksel, küçük çaplı iken, yakın zamanda bıçaklama gibi ciddi olaylara dönüşmeye başladı. Bugün milyonlarca öğretmenin başına benzer olaylar gelebilir. Buradaki en temel problem, eğitim politikaları. Eğitim sistemini değersizleştiren, itibarsızlaştıran ve öğretmenleri hedef gösteren bir bakanlık söz konusu. Bakanlık, eğitim sorunlarının tek sebebi olarak öğretmenleri göstermekte ve öğretmenleri sistemin zayıf halkası olarak nitelendirilmektedir.”
Şahin, eğitimciler başta olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşlarının bu konuda ses çıkarması gerektiği çağrısında bulunarak “Örgütlü ve güçlü bir mücadele hattı örülmesini burada tekrar dile getiriyoruz” dedi.
MA/ Ferdi Bayram