Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, yerel seçim, kayyım politikası ve gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Hatimoğulları, AKP ile siyasi anlamda hiçbir görüşmelerinin olmadığını söyleyerek, “AKP; bölgede, hatta İstanbul, Adana, Mersin, İzmir gibi yerlerde şu propagandayı çok ciddi bir şekilde yapıyorlar: ‘1 Nisan sonrası bir şeyler olacak’. Böyle bir imaj yaratmaya çalışıyorlar” dedi.

Yoğun bir seçim süreci geçirdiklerini belirten Hatimoğullar, “Çözüm sürecinin olması gerekiyor. En çok isteyen parti DEM Parti. Bir her fırsatta bir çözüm süreci, demokratik zeminde bir sürecin başlamasını hep talep ettik. Hala talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.

‘KAYYIMA KARŞI DUYULAN ÖFKEYİ FARK ETTİK’

Hatimoğulları, TELE1’de ‘Murat Taylan ile Gündem Özel Liderler’ programının konuğu oldu. yoğun seçim sürecinin son günlerine girdiklerini söyleyen Hatimoğulları’ın açıklaması şöyle:

“Çok hareketli ve heyecanlı ilerliyor. Uzun zamandır sahadayız. Gittiğimiz bütün yerlerde 2023’ü aşan moral ve motivasyon gördük. Bu umut verici. Katıldığımız bütün programlarımız kitlesel, kalabalık ve coşkuluydu. Özellikle bölge ziyaretlerimizde kayyıma karşı duyulan öfkeyi fark ettik. Halkın iradesinin gasp edilmesine çok ciddi bir tepki. Bunun bir bakıma yerel seçimlerde hesap sorma isteği var kitlelerde.

‘BU NEWRUZ’DA BARIŞ, DİYALOG VE MÜZAKERE MESAJI VERİLDİ’

DEM Parti seçmeni çok motive. Newruz kutlamaları çok kalabalık geçti bu sene. İstanbul, Diyarbakır, Van mitingleri de geçmiş senelerle kıyaslandığında oldukça kalabalık ve coşkuluydu. Mitinglerde bizlere bu coşkuyu yaşatan halklarımıza teşekkür ediyoruz.

Bu Newruz’da verilen mesaj bir barış mesajıydı. Bir diyalog ve müzakere süreci mesajıydı. Bu bakımdan da DEM Parti kitlesi oldukça motive. Barış konusundaki ısrarının bu seçimlerde de bir gösterge olmasını istiyor elbette ve tavrını bu şekilde ortaya koyuyor. DEM Parti’nin alacağı oy kesinlikle bir barış talebi. Türkiye’de uzun yıllara dayalı yaşanan bir sorun vardır ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünde çok temel bir engeldir Kürt meselesi. Bu sorunun barış yoluyla çözüleceğine dair talepler çok yükseldi bu dönem. Özellikle bu Nevruz’da kitlenin en temel mesajlarından biri buydu.

‘KAYYIM REJİMİNDEN AKP SEÇMENİ BİLE BIKMIŞ DURUMDA’

DEM Parti seçmeni, bilinçli ve politik bir seçmen. Kendi partisine bağlı bir seçmen. Bizim partimiz de seçmene, seçmen gözüyle bakan bir parti değil. Bu yüzden partiye yüksek bir bağlılık var. Sahada çok dolaştık. Kayyımlardan inanın AKP seçmeni bile bıkmış durumda. AKP’nin kayyım rejimi çok ciddi bir yıpranmış hal almış durumda.

Kayyım erken dönemde bütün yurttaşların iradesini gasp etti. Hem seçmenin hem de seçilenin iradesini gasp etmektir. Kayyımda hizmet yapılmadığı gibi mevcut olanın da içini boşaltmış. Bunlar DEM Parti’nin iddiası değil. Sayıştay’ın raporlarını incelediğinizde kayyımların yolsuzluğunu görüyorsunuz. Borçsuz olarak yönettiğimiz belediyelerin kasasını eritmişler ve hiçbir hizmet yok. Belediyeleri aynı zamanda çok yüksek oranda borçlandırmışlar.

‘AKP İLE GÖRÜŞMEMİZ OLMADI AMA SEÇİMDE KAZANMAK ÖYLE BİR İMAJ YARATIYORLAR’

AKP ile siyasi anlamda hiçbir görüşmemiz olmadı. Ancak AKP; bölgede, hatta İstanbul, Adana, Mersin, İzmir gibi yerlerde şu propagandayı çok ciddi bir şekilde yapıyorlar: ‘1 Nisan sonrası bir şeyler olacak’. Böyle bir imaj yaratmaya çalışıyorlar. Bunlar doğru şeyler değildir. Bu söylentiyi yayarken, Kürt seçmeni kendine doğru konsolide etmeyi hedefliyor. Kürt seçmen çok politik bir seçmen. DEM Parti’nin tabanı bunları fark edebiliyor. Bir yandan hayal satmaya çalışırken, diğer yandan Hakan Fidan olmak başta olmak üzere hükümet nezdinde birçok temsilci ABD ve Irak arasında mekik dokudular. Buradan bir savaş ve çatışma süreci tetikleniyor. Bunu savaş zirvesi diye tabir ediyorum. Bu tür zirveleri yapıp bir de ‘1 Nisan sonrası bir şeyler olacak’ diyeceksiniz.

‘BİZ BUGÜN BARIŞI TALEP EDERKEN SADECE KÜRT HALKI İÇİN TALEP ETMİYORUZ’

Çözüm sürecinin olması gerekiyor. En çok isteyen parti DEM Parti. Bir her fırsatta bir çözüm süreci, demokratik zeminde bir sürecin başlamasını hep talep ettik. Hala talep ediyoruz. Seçimden sonra da talep edeceğiz. “Bu işi Erdoğan çözer” meselesine indirgememek gerekiyor. Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi için çaba veren bir partiyiz biz. Geçmiş dönemlerde de söyledik şimdi de söylüyoruz. Türkiye tarihinin son 40 yılında ayyuka çıkmış ve bu kadar bilinen bir meselenin çözümü, bir yerel seçime sıkıştırılacak bir sorun değildir. Seçim malzemesi yapılmayacak kadar önemli bir meseledir. Çünkü çok acı çekiliyor. Kürt halkı acı çekiyor, batıda bizler acı çekiyoruz. Sonuçta bunu çok az konuşabiliyoruz ama güvenlik politikalarına, özel savaşa ayrılan bütçeyi düşündüğümüz zaman, bir Türk işçinin, bir Arap ve farklı halklara mensup işçilerin boğazından kısılıyor. Biz bugün barışı talep ederken sadece Kürt halkı için talep etmiyoruz. Barış Türkiye’yi rahatlatacak bir şeydir.

Türkiye’deki işçiyi, emekçiyi rahatlatacak, demokratikleşmenin önünü açacak bir şeydir. Kürt sorunun barışçıl yöntemlerle çözülmesi talebini yıllardır ifade ediyoruz. Bunun muhatabı çok net. Bunun muhatabı devlettir. Dünya tarihine baktığımız zaman, çatışmalı süreçlerin hep tarafların yan yana gelerek çözüldüğünü gördük. Üçüncü göz olmuştur. Muhatap devlettir. İcra makamı olarak elbette hükümettir. Şimdi bu hükümet var yarın başkası olur. Ez cümle söyleyeceğim şudur: 1 Nisan’dan sonra bir şeyler değişecek gibi’ kendi yüzünü yumuşatmaya çalışan bir iktidar var. Bu sorunun çözümü için çabamız devam edecek. Ama seçim malzemesi haline getirilmesi kabul edilemez.” ArtıGerçek