Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, İmralı'da uygulanan politikaların değişmesinin toplumsal barışa hizmet edeceğini belirterek, "Üzerimize düşenleri yerine getirmeye hazırız" dedi. Güleç "Aktörlerin kendi taleplerini ve soruna dair çözüm önerilerini rahatlıkla sunabileceği olanaklar da sağlanmalıdır" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 22 Ekim'deki grup toplantısında PKK lideri Abdullah Öcalan'a "Tecrit kaldırılırsa gelsin, TBMM'de DEM Grup Toplantısı'nda konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın. Adres İmralı'dan DEM'e uzansın" sözleriyle seslenmesini değerlendirdi.
'BAHÇELİ'NİN UMUT HAKKINI VURGULAMASI ÇOK ÖNEMLİ'
Mezopotamya Ajansı'na konuşan Güleç, "siyasette yeni bir sürecin ilk evresinin yaşandığını" belirterek, Bahçeli'nin "umut hakkı”nı vurgulamasının önemli olduğunu söyledi. Güleç, "Bu bizce çok önemlidir. Umut hakkı aslında cezaevinde olan birinin dışarıya çıkma umudunu taşır. İnfaz Yasasına göre müebbet ve ağırlaştırılmış müebbetlerde 30-36 yıl gibi cezalar var. Anayasa'nın belli maddelerine ve devlet güvenliğine karşı işlenmiş suçlarda, ağırlaştırılmış müebbet cezası alanlar hayatı son bulana kadar cezaevinde kalıyor. Yani bu yasaya göre bir kişinin devlete karşı işlenen suçlarda cezaevinden çıkma ihtimali yok" dedi.
'EVRENSEL HUKUK NORMLARINA GÖRE UMUT, ÖNEMLİ BİR HAKTIR'
AİHM’nin verdiği "ihlal" kararlarına dikkati çeken Güleç, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3'üncü maddesinin birlikte değerlendirilip yaşam hakkı ihlali tespitinde bulunduğunu söyledi. Öcalan-Türkiye, Kaytan-Türkiye kararlarında bu tespitin yer aldığını ifade eden Güleç, "Devlet Bahçeli'nin buna atıf yapması çok önemli. AİHM'in de tespit ettiği ihlali bir siyasi parti genel başkanı tarafından dillendirilmesi iyidir" dedi.
Güleç şöyle devam etti:
"Kürt sorunu bugüne kadar hep güvenlik tedbiri ve şiddetle çözülmek istendi. Bu politikanın son bulması, Kürt sorunun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözümü için bu bir adım olabilir. Baro başkanı, hukukçu ve bir birey olarak bu süreci destekliyorum. Siyasetçilerin böyle bir açılım yapmasını takdirle karşılıyorum. Umut hakkını ortadan kaldıran düzenlemenin ortadan kaldırılmasına dönük bir karar var. Bu onunla ilgili bir çağrıdır. Doğrudan tahliyeyi sağlayan bir karar olsaydı, belki konseyin gündeminde çok ağır yaptırımlarda söz konusu olabilirdi. Evrensel hukuk normlarına göre 'umut hakkı' önemli bir haktır. AİHM de Sayın Öcalan için bu kararı vermiştir. Sayın Devlet Bahçeli'nin de bunu dile getirmesi oldukça önemlidir."
Diyarbakır Barosu'nun Adalet Bakanlığı'na Abdullah Öcalan ile görüşmek için yaptığı başvurulara henüz yanıt verilmediğini belirten Güleç, tecridin kaldırılması ve avukat görüşünün önünün açılması çağrısı yaptı. Güleç, "İmralı'da uygulanan politikanın değişmesiyle birlikte Türkiye iç barışına ve toplumsal barışına hizmet edecek politikalar devreye girer. Amed Barosu olarak da üzerimize düşenleri yerine getirmeye hazırız" dedi.
'TÜM AKTÖRLER SÜRECE DAHİL EDİLMELİ'
Kürt sorununun çözümü için tüm aktörlerin bu sürece dahil edilmesi gerektiğini ifade eden Güleç, aksi halde bunun sekteye uğrama ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi. Güleç, "Öncelikle bütün toplumsal kesimlerin fikirlerine başvurulması gerekiyor. Aktörlerin kendi taleplerini ve soruna dair çözüm önerilerini rahatlıkla sunabileceği olanaklar da sağlanmalıdır. Yeni anayasa da tartışılıyor. Meclis’teki ve Meclis dışındaki bütün siyasi parti ve gruplar bunda etkin rol oynamalıdır. Bütün aktörlerin hukuken güvence altına alınması gerekiyor. Hukuki önlemler alınmalı ve gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır" ifadelerini kullandı. (MA)