Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 12 Ekim 2015 tarihinde zırhlı araçtan açılan ateşle öldürülen 12 yaşındaki Helin Hasret Şen davasının karar duruşmasında "bilinçli taksirle ölüme neden olmak" suçundan yargılanan polis Abdullah Ercan'a ceza verildi.
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 12 Ekim 2015 tarihinde zırhlı araçtan açılan ateşle ölen 12 yaşındaki Helin Hasret Şen'in ölümüyle ilgili yargılanan polis Abdullah Ercan'ın "bilinçli taksirle ölüme neden olmak" suçundan yargılandığı davanın karar duruşması Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Ercan duruşmaya görev yaptığı yerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlandı. Helin Şen'in annesi Nazmiye, babası Ekrem Şen ve avukatları Abdullah Zeytun, Yakup Güven, Ercan Yılmaz hazır bulundu. Duruşmayı, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) milletvekilleri Serhat Eren, Adalet Kaya Amed Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Hafıza Merkezi ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) temsilcileri takip etti.
İddia makamı bir önceki duruşmada, sanık Ercan'ın "bilinçli taksirle ölüme neden olmak” suçundan hapis cezasıyla cezalandırılması yönünde verdiği mütalaasını tekrarladı.
Duruşmada söz verilen Şen’in babası Ekrem Şen, “Katilin bir an önce tutuklanmasını istiyorum. Bu mahkemeden adalet istiyorum” derken, Şen’in annesi Nazime Şen de “9 yıldır adalet arıyoruz. 9 yıla rağmen adaleti bulamadık. Adalet istiyoruz. Failin bir an önce tutuklanmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘SANIK EYLEMİ BİLEREK İŞLEDİ’
Şen ailesinin avukatı Abdullah Zeytun, Şen’in 2015-2016’da ilan edilen sokağa çıkma yasakları döneminde öldürülen 72 çocuk ve 80 sivilin aynı zamanda güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanma ve keyfi silah kullanma sonucu öldürülenlerin sembol ismi olduğunu kaydetti. Sokağa çıkma yasaklarını orantısız olduğunu ve insanların yaşam, sağlık, güvenlik haklarını ortadan kaldırdığını söyleyen Zeytun, bu süreçte toplam 320 sivilin öldürüldüğünü ifade etti. Kolluk güçlerinin karıştığı suçların cezasız bırakılmasının bu süreci tetiklediğini dile getiren Zeytun, bu süreçte kolluk güçleri olduğu kadar yargının da buna göz yumması nedeniyle sorumlu olduğunu kaydetti. Sivil ölümlerin öngörülemeyen ölümler değil, o dönemde o iktidarın uyguladığı politikaların sonucu olduğunu kaydeden Zeytun, Şen davasının cezasızlıkla sonuçlanacak dosyalar arasında olduğunu ifade etti. Zeytun, Şen’in ölümün ardından 8 yıl geçtiğini, ilk 4 yılda savcılığın soruşturma süreciyle geçtiğini, daha sonra ise görevsizlik kararıyla dosyanı Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesi arasında gidip geldiğini hatırlattı. Sanığın soruşturma süreci boyunca tutuklanmaması ve görevine devam etmesinin de katı cezasızlık politikasının sonucu olduğunu dile getiren Zeytun, kamera görüntülerinde Şen’in öldürüldüğü sırada, bir eylemin bulunmadığını, emniyet raporunda da o bölgede bir çatışmanın yaşanmadığının belirtildiğini ifade etti. Bunlara rağmen sanığın kendilerine el yapımı patlayıcı ile saldırı olduğunu söylediğini vurgulayan Zeytun, görüntüler, görgü tanıklarının ifadesi ve emniyet raporunun sanığın eylemi bilerek, kasten işlendiğini gösterdiğini vurguladı.
‘KASTEN ÖLDÜRMEDEN CEZALANDIRILMALI’
Olay sonrası araç kameralarının kapatıldığını ertesi güne kadar açılmadığını ve bu süre içerisinde, olay yerindeki delillerin ortadan kaldırıldığının altını çizen Zeytun, olay yerinde bulunan polis ve olay yeri incelemenin de suçlu olduğunu söyledi. Sanığın suçu kasten işlediğini ve kasten öldürmeden cezalandırılmasını isteyen Zeytun, sanığın tutuklanmasını talep etti.
‘ŞEN’İ ÖLDÜRMEDEN 4 DEFA RASTGELE ATEŞ ETTİ’
Şen ailesinin avukatı Ercan Yılmaz, iddia makamını mütalaasında “sanığın kimseyi öldürmeyi ummayarak ateş ettiği” yönünde ifadesi bulunduğunu bu ifadenin somut bilgi olmadığını ve kanaat bildirme olduğunu bunu kabul etmediklerini belirtti. Olay sonrası Diyarbakır Valiliği’nin daha önceki olaylarda olduğu gibi “olayın örgüt tarafından gerçekleştirildiği” yönünde açıklama yaptığını hatırlatan Yılmaz, dosyaya giren görüntülerin ise durumun böyle olmadığını gösterdiğini kaydederek, “Bu tamamen sivillerin öldürüldüğü, failin kamu görevlisi olduğu dosyalardan aşına olduğumuz bir durum” diye konuştu.
Dosyada taksir değerlendirilmesinin yapılamayacağı, sanık hakkında hazırlanan disiplin soruşturması dosyasında, sanığın Şen’i öldürmeden önce en az 5 defa sağa sola rastgele ataş ettiğini, bu ateşlerden kısa bir süre sonra ise sokağa çıkan Şen’i öldürdüğünü kaydeden Yılmaz, sanığın kasten öldürmeden cezalandırılmasını ve tutuklanmasını istedi.
‘BİRDEN ÇOK İNSANIN ÖLMEMESİ TESADÜF’
Kamera görüntülerinde sanığın Şen’i öldürmeden birkaç saat önce 4 sivile ateş ettiğinin ve sivillerinin ellerini kaldırması ve ateş etmesini kesmesi yönündeki işareti sonra ateşi kestiğinin görüldüğünü belirten avukat Yakup Güven ise “Helin Şen’in öldürülmesi tesadüf değildi, birden çok insanın yaşamını yitirmemesi tesadüftü. Sanığın tutuklanmaması hukuken kabul edilebilir bir durum değildir. Olayın meydana gelişi, sanığın sivil yurttaşlara birden çok defa ateş etmesi suçun kasten işlendiğini gösteriyor” şeklinde konuştu.
SUÇSUZ OLDUĞUNU SAVUNDU
Mütalaaya karşı savunması sorulan sanık Abdullah Ercan, “Görüntüler incelendiğinde ve tanıkların ifadesine bakıldığında, maktulün sırtının bana dönük olduğu görülüyor. Ama otopsi raporunda sanığın yandan vurulduğu görülüyor. Beraatımı talep ediyorum” dedi.
Görüntülerde kimsenin görünmediğini iddia eden sanık avukatı Alper Uğurlu, müvekkilinin göremediği kimseyi vuramayacağını söyledi. Yargıtay’ın, “Kim tarafından vurulduğu tespit edilemeyen dosyalarda beraat kararı verilmesi” yönündeki kararına işaret eden Uğurlu, müvekkilinin beraatını istedi.
İYİ HAL İNDİRİMİ UYGULANDI
Mahkeme, sanığın suçu taksirle işlediğine kanaat getirerek 5 yıl hapis cezası verdi. Suçun bilinçli taksirle meydana gelmesi nedeniyle cezayı 7 yıl 6 aya çıkardı. Verdiği 7 yıl 6 ay hapis cezasında “iyi hal indirimi” uygulayan mahkeme, sanığın cezasını 6 yıl 3 aya indirdi.
Mahkeme sanığın tutuklanması talebini reddederek, hakkındaki adli kontrol tedbirinin ise devamına karar verdi.
ANNE ŞEN: MÜCADELEDEN VAZGEÇMEYECEĞİM
Duruşma sonrasında Şen’in ailesi ve avukatlar adliye önünde açıklama yaptı. Açıklamada konuşan Katledilen Helin Şen’in annesi Nazime Şen, “İster 20 yıl olsun ister 30 yıl olsun ömrümüz yettiği kadar kesinlikle adalet mücadelemden vazgeçmeyeceğim. Davadan istediğim sonucu alana kadar. Fail yargılanana kadar… En ağır cezayı alana kadar mücadelemden asla ve asla vazgeçmeyeceğim. Hiçbir şey beni yıldıramaz. Ayakta kalıp kızımın mücadelesini vereceğim” diye belirtti.
‘HUKUK MÜCADELEMİZ SÜRECEK’
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı ve aile Avukatı Ercan Yılmaz, Helin Şen dosyasında da yargının cezasızlık politikalarıyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Şen davasının 8 yıldır sürdüğünü ifade eden Yılmaz, “Bugün yapılan yargılama sonucunda bir polis memuru hakkında ‘taksirle insan öldürme’ sebebiyetiyle 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Bu cezanın işlenen sucun karşılığı olmadığını herhangi bir silahlı çatışmanın olmamasına rağmen yetkisini aşarak ve hedef gözeterek, Helin Şen’in ölümüne sebebiyet verdiğini kolluk görevlisini ‘kasten insan öldürme’ sucundan ceza verilmesi gerektiğini ve bunun mahkemeye delilerle ve dosyada yer alan görüntüleri defalarca ifade ettik. Bu celsede de bu taleplerimizi ilettik. Ancak 90’lı yıllardan bu yana sistematik bir şekilde uygulanan cezasızlık politikası bu gün bir kez daha gördük. Mücadelemiz devam edecek. 8 yıldır ailenin sürdürdüğü bir hukuk mücadelesi var. İHD ve insan hakları savunucuların verdiği bir mücadele var. Artık bir sonraki aşama olan İstinafa başvurusuyla hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu. (MA)