AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana en az 894 gazeteci tutuklandı. 15 Temmuz 2016 tarihindeki askeri kalkışma sonrası muhalif ve Kürt gazetecilere yönelik baskılar arttı. 2016 yılında 145 gazeteci tutuklandı, 2017'de ise bu sayı 206'ya yükseldi. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği'nin (DFG) 2023 verilerine göre, 42 gazeteci cezaevinde tutulurken, birçok gazeteci de mesleki faaliyetleri gerekçesiyle yargılanıyor. Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF) İzleme Koordinatörü Gürkan Özturan, gazetecilere dönük baskıları değerlendirdi.
'HUKUKİ DÜZENLEYEMEYE İHTİYAÇ VAR'
Türkiye’nin basın özgürlüğü noktasında en kötü dönemini yaşadığını belirten Özturan, meydanın büyük bir bölümünün tek bir görüş üzerinden yayın yaptığını ifade etti. Özturan, “Bu da medyadaki çoğulculuğu ve toplum nezdinde medya okuryazarlığını olumsuz etkiliyor. Dünyada en çok gazetecinin tutuklandığı ülke Türkiye’dir. Yasalardaki muğlak ifadeler, uygulamalardaki çarpıklıklar ve zorlayıcı uygulamalara baktığımızda yasal düzlemin sorunlu olduğunu söyleyebiliriz. Alt mahkemeler Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını tanımıyor. İptal edilen kanun maddelerine rağmen aynı maddelere dayanarak soruşturma başlatıyor. Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) kapsamında destek verdiğimiz gazetecilere de sorduğumuzda ülkede yasal düzenlemelerin yapılması yönünde görüş bildiriyorlar. Dolayısıyla hukuki düzenlemelere acil bir ihtiyaç var” dedi.
'KÜRT MEDYASI HEDEF ALINIYOR'
Kürt medyasının sürekli hedef alındığına dikkati çeken Özturan, “Barış süreci olarak tabir edilen kısa dönemin (2013-2015) ardından Kürt basını yeniden hedef haline geldi. Devam eden bu uygulamalar, Türkiye'de haber alma hakkı, basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti önünde büyük bir engeldir. Habercileri kanun-dışı siyasi bir aktör gibi görüp, suçlayıcı ifadeler yöneltmek toplumun tamamını yaralıyor. Baskılar, demokratikleşme süreçlerine ket vuruyor. Ülkede medya özgürlüğü hem toplumsal huzur, hem ekonomik kalkınma, hem de genel refah seviyeleri ile yakından ilgilidir. Bu aslında birçok açıdan her yurttaşın ilgilenmesi gereken bir konudur” diye konuştu.
Medya Özgürlüğü’nün Haritası verilerine değinen Özturan, 2022’de 118 Kürt medya çalışanının hak ihlallerini uğradığını kaydetti. Özturan, saldırıların çoğunluğunda hukuki ihlallerden oluştuğuna işaret ederek, “Esra Solin Dal, Mehmet Aslan ve Erdoğan Alayumat süregelen baskının en yakın örnekleridirler. Yayınlamış olduğumuz bildirilerde her defasında hiçbir gazetecinin habercilik faaliyetleri neticesinde parmaklıklar ardında tutulamayacağının altını çizdik. Bu son örnek üzerine de 27 uluslararası medya özgürlüğü kuruluşu olarak Türkiye’ye gazeteciler üzerindeki baskıların kaldırılmasına dönük çağrıda bulunmuştuk” dedi.
‘MEDYA ÇALIŞANLARINA SORUMLULUK DÜŞÜYOR’
Medya çalışanlarına da büyük bir sorumluluğunun düştüğünü söyleyen Özturan, şunları söyledi: “Öncelikle gazetecilerin ve medya çalışanlarının başlarına gelen her vakayı ilgili kurumlara raporlaması gerekiyor. Bu vakaları tespit eden meslek örgütleri, verileri derleyerek öne çıkan gelişmeler ışığında toplumsal tartışmaya öncülük etmesi lazım. Uluslararası kurumlar olarak sıklıkla Türkiye’de yaşanan ihlallere ve olumsuz gelişmelere dair ortak açıklamalar, raporlar, heyet ziyaretleri, duruşma takibi gibi faaliyetlerde bulunuyoruz. Şayet raporlarında yer alan sonuç ve önerileri takip eden siyasi gruplar buna dayanarak bir yasa tasarısı üzerine çalışmak isterse de yine kendilerine görüş vermeye açığız. Türkiye’ye medya özgürlüğü ve ifade hürriyeti önündeki engelleri kaldırma çağrısını yineliyoruz."
MA / Ferdi Bayram