POLİTİKA

Ekonomik Kriz ve İflas Eşiğindeki Tarım: Üreticiler İsyanda!

AKP’nin tarım politikaları 2024’ü üreticiler için adeta bir faciaya çevirdi. Borçları günden güne artan çiftçiler, girdi maliyetlerini karşılayamazken 2025 yılında üretim dahi yapamayacak noktadalar. Ülkenin birçok yerinde direnişe geçen çiftçiler her alanda yalnız bırakıldı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği yaptığı haftalık açıklamalar dışında eyleme geçmedi, üreticinin tepkisi toplumsallaştırılmadı.

Abone Ol

İktidarın tarım politikaları derinleşen ekonomik krizle beraber üreticileri iflas ettirme noktasına getirdi. Hasat mevsimi boyunca üreticiler buğdaylarını tarlada bıraktı, karayollarına domateslerini saçtı, AKP il binası önünde çayını yaktı. Özetle bütün üreticiler isyan bayrağını açtı.

İktidarın resmi verilerinde dahi yaratılan yıkımın faturası açığa çıkarken görevi üreticiyi korumak olan tüm kurumlar da iktidarın arka bahçesi haline getirildi. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), Fiskobirlik gibi kurumlar iktidarın piyasacı anlayışına göre hareket etti.

Bu süre zarfında ürünlere verilen taban fiyatlar üreticinin yıl boyu masrafını bile karşılamadı. Devlet alımlarında kotalar koyuldu, kurumlar üreticiyi tüccarlara, tekelci büyük sermaye gruplarına muhtaç hale getirdi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) Temmuz 2024 verilerine göre çiftçilerin bankalara olan toplam borcu yüzde 47 artarak 707 milyar liraya, takipteki krediler ise aralık ayına göre yüzde 33 artarak 2,75 milyar liraya çıktı. Çiftçilerin tarım kredi ve bayilerle birlikte toplam borcu yaklaşık 850 milyar liraya ulaştı. Enflasyonun önlenemez yükselişiyle tarımsal üretim yapanların gübre, tarımsal ilaç, mazot gibi maliyetlerindeki artış borcu günden güne katlanan üreticiyi sırtındaki küfeyi katladı. İktidarın çözümü ise üreticinin işleyemediği toprağa el koymak oldu.

GIDA AÇISINDAN DURUM ZORLAŞACAK

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, 2025 yılında gıda açısından çok zor günler yaşanacağını vurguladı. Suiçmez şöyle konuştu: “Şeker pancarı, çeltik ve ayçiçeği ürünlerinde hasat başladı. TMO’nun çeltik alım fiyatı geçen yıla göre yüzde 30 oranında arttı ama yine girdi maliyetlerinin altında. Tarımsal girdi fiyat endeksi temmuz ayı için yüzde 41.6 artış gösterdi. Çeltikte fiyat, resmi girdi fiyatının altında kalıyor. 1 Ocak 2025 tarihine kadar 1 milyon ton yağlık ay çiçeği ithalatına izin verildi. İşin garibi ülkemizde üreticiye maliyetin altında alım fiyatı verilirken ithal edilecek ay çiçeğinde gümrük vergi oranı yüzde 27’den yüzde 8’e düşürüldü. Yerli ve milli üreticiyi desteklemek yerine, ithalat yapmayacağız denilmesine rağmen hemen her üründe ithalat yapılmasını kamuoyuna açıklamalılar. Üretici bankadan kredi alarak gelecek yılın üretimini yapmaya çalışacak aksi halde köyü tümden terk edecek. Ekim, kasım ve aralık ayları çiftçilerin borçlarını ödeme ayıdır. Gerekli kolaylıklar sağlanmazsa hayvanı, traktörü haczedilen çiftçiler ve ailelerinin feryatlarını duyacağız. Bu artık son noktadır. Çiftçilerin tarımsal kredilerinde öteleme ya da faiz indirimi gibi kolaylıklar sağlanmazsa, alım fiyatı maliyetin altında açıklanırsa 2025 yılı çok daha zor geçecek.”

ORTA ÇİFTÇİYİ BİTİRMEK İSTİYORLAR

Çiftçiler Sendikası (Çiftçi-Sen) Genel Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu 2025 yılında da üretici eylemleri yaşanacağına dikkat çekti. Çobanoğlu şu ifadeleri kullandı: “Yönetmelikle 2 yıl işlenmeyen topraklara el konulabiliyor. Bu nedenle çiftçiler mecburen ekim yapacaklar. Ülkemizde gıdada şirketlere bağımlılık artıyor. Üretimden pazarlamaya kadar üm zinciri şirketler kontrol altına almak istiyor. Bu yaz döneminde protesto eylemlerinde özellikle sebzede önderlik edenlerin bir kısmı orta çiftçilerdi. İktidar, orta çiftçiyi de artık tasfiye etmek istiyor. 2025’te ciddi üretici eylemleri bizi bekliyor. Çünkü bıçak kemiğe dayanmış durumda. Yıllardır bu sorunların çözümünün Köylü Hakları Deklarasyonu’nu kabul etmek olduğunu söylüyoruz. Bu hem gıda ihtiyacının üretim ve tüketiminin sağlıklı yürümesi hem de iklim krizine karşı önemli çözümler sunan bir belge. Sağlıklı ürünlerin üretilmesi için agroekolojik tarım sistemine geçilmesi lazım. Yani yerele uygun, en az girdiyle toprağa en az zarar veren üretime geçilmeli. Çözüm var. Yeter ki bu çözüm halk ve üretici lehine kullanılsın.”

ÇİFTÇİLER DIŞINDA SAHADA KİMSE YOKTU

Karacabey Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ramazan Düzen, Karacabey ve Güney Marmara bölgesinde çiftçilere ek kredi verilmezse 2025 yılında sebzede rekoltenin düşeceğini vurguladı. Düzen şunları aktardı: “Kapya biberin dekar maliyeti geçen yıl 25 bin lirayken bu yıl 50 bin lirayı gördü. Geçen yıl kapya biberin kilosu 15 liraydı, bu yıl 5-6 liraya düştü. Maliyetlerin yüksek olmasından dolayı çiftçiler kapya biberde dekar başına 25-30 bin lira, domateste ise 15-20 bin lira zarar etti. Yanlış politikaların bir sonucu olarak geçen yıl salça ihracatı kapandı. Nisan ayında açıldı ama kapanması zaten çok anlamsızdı. Kendi tükettiğimizin 2 katı salça üretiyoruz. Son 3 yıldır buğday, mısır, pamuk, pancar, ay çiçeğine fiyat verilmemesi, çiftçinin bu ana ürünlerden para kazanamaması sebze ekimini artırdı. Ana ürünlerin devlet tarafından süspanse edilmesi gerekiyordu. Bu yıl yaptığımız protesto eylemlerinden sonra sonuç daha da kötü oldu. Biz eylem yaparken domatesin kilosu 2.3 liraydı. Eylemden sonra 1.5 liraya düştü. Biber 10 liradan 4 liraya düştü. Çiftçilerimiz yanlarında iktidarın siyasetçilerini göremedi. İktidar milletvekilleri sahada yoktu. Borçlarımızın faizsiz en az 3 yıl ertelenmesini ve ek kredi verilmesini istiyoruz."

∗∗∗

ÜRETİCİYİ YALNIZ BIRAKAN BİR MESLEK ODASI: TZOB

İktidarın özellikle ülkedeki yoksulluğu ve açığa çıkan itirazları görmek istemediği koşullarda üreticinin yanında yer almayan meslek odaları ise toplumsal muhalefetin önüne set çeken etmenlerden birisi oldu.

Görevi çiftçilerin hak ve menfaatlerini korumak, üreticilerin sorunlarını iktidara ve kamuoyuna duyurmak, çiftçilerin ekonomik ve sosyal yönlerinin gelişmesini sağlamak olan Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) başkanlığını 2003 yılından beri Şemdi Bayraktar yürütüyor. Bayraktar’ın 21 yıllık başkanlığında Birlik tamamen iktidarın politikalarıyla uyumlu hareket etti. Bu yaz da üretici eylemlerine yeterli destek vermeyen Birlik sadece sorunlara ilişkin haftalık açıklamalarla yetindi.

TZOB’un bölge şubelerinin önemli bir kısmı yer yer eylemlere ve üreticilere destek verirken Bayraktar yönetimindeki genel merkez neredeyse hiçbir üretici eyleminin yanında olmadı. Yönetim bu süreçte sadece sorunları dillendirmekten öte bir tavır sergilemedi.

Örneğin Bursa Karacabey’de isyana geçen ve yol kapatan domates işçilerinin direnişine çağrılan TZOB’un davete rağmen destek vermediği öğrenildi.

Üretici örgütlerinin piyasacı, bürokratik alana savrulan bu sıkışmışlığı çiftçilerle açığa çıkan bu itirazların toplumsallaşmasının da önüne geçti ve çiftçinin sorunlarına ilişkin etkin bir çözüm de geliştirilemedi. TMO’nun, büyük tekellerin, iktidarın suyuna giden meslek odalarının karşısında örgütlü bir güç yaratmanın önemi bir kez daha açığa çıktı.

∗∗∗

GEÇEN SENEYE GÖRE %29 ARTTI

Tarım ve Orman Bakanlığı, geçen sene bin 855 lira olan şeker pancarı alım fiyatının bu sene kota tamamlama primiyle birlikte ton başına 2 bin 375 lira olarak belirlendiğini bildirdi.  Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, "Türkşeker tarafından 2024 yılı şeker pancarı alım fiyatı kota tamamlama primi ile birlikte ton başına 2 bin 375 lira olarak belirlenmiştir. Çiftçilerimize hayırlı olsun." ifadeleri kullanıldı.