İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu 3. İstanbul Kariyer Fuarı Açılış Töreni'nde konuştu.
İBB ve ABB'ye yönelik soruşturmalar hakkında açıklamalarda bulunan İmamoğlu "Günlerdir konuştukları konser ücreti, bir uçak ve onu takip eden uçakların maliyeti kadar değil. Mansur başkan ve bize yapılan itibar suikastlarını gülerek izliyoruz. Teftiş edilmekten onur duyarım. Yıllardır idmanlıyım ben, vız gelir tırıs gider" dedi.
İmamoğlu teftiş için de "Keşke teftiş olsa ama yargı üzerinden operasyon var. Bu emir ve talimatla uygulanan bir operasyon" ifadesini kullandı.
"BU DÜPEDÜZ YARGI TACİZİDİR"
İmamoğlu şunları ifade etti:
Önce, son günlerde biliyorsunuz bir konser harcamaları üzerinden gündem yaratma çabası içerisindeler. Bahsettikleri o bir yıllık ya da bir konserlik rakam, Evet, ne yazık ki. bir uçağın, bir uçağın derken arkasında 5-6 tane daha uçağın dilimler halinde gittiği tek bir uçuşun maliyeti kadar bile değil.
O kadar bile değil. Ankara'da Mansur Bey'e, Mansur Başkanımıza, İstanbul'da bize yönelik bu itibar suikastlerini üzülerek yani biraz da bu pespaye hallerine gülerek izliyorum.
Tabii, 5,5 yıldır gün geçmeden yapılan bu itibar suikastlerini göğüsleme konusunda elbette son derece idmanlıyım. Hani, "vız gelir, tırıs gider." sözü çok kullanılsın istemem ama tam bunlara göre. Tam bunlara göre. Gerçekten vız gelir, tırıs gider. Ha, şunu söyleyeyim, itibar suikasti yaparken bakın, teftiş edilmekten onur duyarız onu söyleyeyim.
Biz kamusal iş yapıyoruz. Bizi teftiş edin. Bizi denetleyin. Ama buradan teftiş eden akla, denetleyen akla diyorum ki, alın, Cumhuriyet Halk Partili Ekrem İmamoğlu'nu ya da Mansur Yavaş'ı, İstanbul'u ne kadar denetlediniz? Türkiye'deki bütün kendi partinize ait belediyeleri ne kadar denetlediniz?
Denetleyin bizi kardeşim. Ama biliyorum niye kızdıklarını. Niye kızıyorlar biliyor musunuz? Cumhuriyet Bayramı'nda yüz binlerce insanı topladıklarını gördüklerinde mi bunlara bir şeyler oluyor?
Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nda yüz binlerce insan coşkuyla yollara, izlere, meydanlara yığıldığında bunlara tüyleri diken diken oluyor.
Bizim gibi heyecandan değil. Onlara başka bir şey oluyor. Bakın, bu kadar net. Bu bakımdan bu operasyon, bu operasyon bir teftiş, denetleme keşke olsa ama bu operasyon hem medya üzerinden, hem siyasi kurum ve kuruluşları üzerinden ne yazık ki, ne yazık ki hepimizin kendimize emanet ettiğimiz yargı üzerinden yapılıyor.
Bunun adı net olarak söyleyeyim, bu literatüre geçmiştir ve bundan sonra da inşallah bir daha ülkenin gündemine gelmeyecek şekilde ne yazık ki o anlayışın iktidara geleceği ana kadar da devam edeceği belli. Bu düpedüz yargı tacizidir. Bizim üzerimizde uygulanan bir tacizdir, yargı tacizidir. Emir ve talimatla yapıldığı nettir.
Peki bu sözde yolsuzluğu ortaya çıkarmaya çalışan bu hükümetin itibarına bir göz atalım mı? Türkiye'yi uluslararası yolsuzluk endeksinde 180 ülke arasında 115. sıraya oturtan hükümet, bu hükümet. Dünyada. O ligde, o kötü ligde dünyanın hangi ülkeleriyle yan yana anıldığımızı sıralasam utanç duyarız hepimiz. Her birimiz. Yakıştırmayız kendimize. Yani açıkçası bir başka şeyi daha söyleyeyim. Hukukun üstünlüğü endeksinde 142 ülke arasında Türkiye'yi en diplerde 117. sıraya düşüren arkadaşlar, bu yargı tacizini yapan arkadaşlar. Bu hükümet, bu ülkeye kötülük yapıyor artık.
Hukuk görevini yapsın istiyoruz, yok. Onlar hukuk, "İktidar ne istiyorsa onu yapsın." anlayışına sahip. Milletimizin hukuka ve adalete olan güvenini sorduğunuzda, cumhuriyetimizin hiçbir döneminde, en vahşi dönemlerinde dahi bu kadar diplerde inmediği bir süreci yaşamadı. İhtilallerin olduğu süreçlerde dahi. Ya da bizi ihtilale götürdükleri, darbe girişimlerine götürdükleri, taşıdıkları, değirmenlerine su taşıdıkları o süreçlerde dahi bu kadar dibe vurmamıştık. Bu bakımdan bu yargısal taciz dediğimiz bu süreçte hukuku istismar edenleri, emir ve talimatla adalete müdahale edenleri ben yakından takip ediyorum.
Eminim bu ülkenin milyonlarca insanı da onları yakından takip ediyor. Ne yapıyor, ne ediyorlar diye. Çünkü milletimiz kendisine geçmişte de bu kötü uygulamaları yapan, haksız ve hukuksuz yere insanlarımızı perişan eden hiçbir insanı hafızasından silmemiştir.
Günü geldiğinde hukuk eliyle, bu milletin ferasetiyle, vicdanıyla ama sandıkta ama yargının adil olduğu bir biçimle hesabını sormuştur. Sorma konusunda kararlılığını buradan herkese duyuruyorum.
Yine soracaktır. Dolayısıyla bertaraf etmek için bizleri, adaleti, bir yargı tacizi biçiminde kullanan aklı buradan uyarıyorum. Çok da uzak olmayan bir zamanda gideceksiniz ve yerinize gelen adil anlayış, akılcı, gençliğinin işsizlik sorununu çözme konusunda kararlı, dünyanın en evrensel duygularını, değerlerini, hukukun en üstün biçimde uygulama konusunda kararlılığını ortaya koyacak bir dönüm hiç de uzak olmayan bir süreçte başlayacak ve sizlerin toplum huzurunda hesap vereceğiniz adil yargılama süreçlerini bu ülkede başlatacaktır ve aynı şekilde en güçlü bir demokrasi ve adalet hesabını da sizinle, vatandaşımız tek tek eliyle, sandıkta görecektir, sandıkta. Hem de sağcısı, solcusu, ocusu, bucusu olmadan, milletçe bu hesabı sizinle görecek. Sevgili gençler, böyle bir giriş yaptım. "Beni bu niye ilgilendiriyor?" sakın demeyin. Bugün yaşadığınız işsizlik, "Ben niye çalışayım ki? Ne kadar çok çalışırsam çalışayım hakkımı elde edemem ki?" anlayışının zihninize yerleşmesinin yegane sebebi bugünkü o yargı tacizini uygulayan o iktidarın basiretsiz insanlarının ülkeye yaptığı bu kötülük ve bu kötü uygulamaların sonucudur. Adil bir ortamda 101. yılını kutladığımız cumhuriyetimizin bize emaneti nettir. Eşit ve adaletli bir memleket var etmek. Her insanımıza, her insanımıza güzel bir gelecek sunabilme çabası. Benden, senden, ondan değil, ayrıştırarak değil. Allah kalbimi biliyor. Vallahi de billahi de bana oy versin, vermesin her vatandaşımı candan gönülden sevmiyorsam namerdim. Çünkü ben insanımı seviyorum. Bu nasıl bir kötülük yapılabilir? Bir devletin, kadim devlet geleneği olan bu toplumun ayrımcılık, kayırımcılık, bölerek, parçalayarak insanını yönetme anlayışı olabilir mi? Bu mümkün mü? "İnsanını yaşat ki devlet yaşasın." sözünün asaletine bakar mısınız? İnsanını yaşat ki devlet yaşasın. Yani insan, demiyor ki benden olan. İnsanını yaşat, bireyi yaşat. Yani yeni doğmuş bir bebeğe, çocuğa onun hayat boyu bu topraklarda çalışırsan hakkını alırsın bilincini ver ve onu ona hissettir, yaşat. O zaman devlet güçlü bir devlet olur. Devlet öyle "Hey! Hey!" diyerek güçlü olmaz. Öyle olmaz. Devlet her insanına şefkatle güçlenir. Her insana şefkat. Devlet muktadır, devlet güçlüdür ama gücünü, kudretini vatandaşına göstermez. Vatandaşına adaletini...
NE OLMUŞTU?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) nezdindeki bazı etkinliklerde usulsüz harcama yapılarak kamu zararına yol açıldığı iddialarına ilişkin resen soruşturma başlatılmıştı.
Konu ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada, "Çeşitli haber siteleri ve sosyal paylaşım platformlarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi nezdinde bir kısım etkinliklerle ilgili usulsüz harcama yapılarak kamu zararına yol açıldığı iddialarıyla ilgili İçişleri Bakanlığı müfettişleriyle koordineli olarak Cumhuriyet Başsavcılığımızca resen soruşturma başlatılmıştır" denilmişti.