Yazıda, “Türk seçmen açıkça Erdoğan'ın çok ileri gittiğini ve son yıllardaki gerilemesinin görevdeki ilk on yılındaki yenilikçi liderliği gölgede bıraktığını düşünüyor” ifadeleri yer aldı.
Foreign Policy, genel seçimlerde AK Parti’nin adayı olması beklenen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı odağa aldığı analiz yazısında, Türkiye’nin Haziran ayında, “Erdoğan’ın son seçim sınavı olabilecek bir sınavla” karşılaştığını savundu.
Erdoğan’ın 2002 seçimlerinden zaferle çıktığı ve 2003'te başbakan olduğu hatırlatılan yazıda, Erdoğan'ın 20 yıllık iktidarında elde ettiği gücü, yaptığı reformların sonucu kavuştuğu kaydedildi.
Yazıda, Türkiye’nin 2018’de “süper başkanlık sistemi”ne geçiş yaptığı, bunun da; daha sonra yaşanan “güç konsolidasyonu ve demokratik gerilemenin temel taşı olduğu” vurgulandı.
Yazıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan özellikle iktidarının ilk yıllarında birçok yönden Türkiye toplumunu “daha eşitlikçi hale getirdiği” ifade edilerek, “Örneğin, devlet kurumlarındaki başörtüsü yasağını kaldırarak ve okullarda Kürtçe öğretilmesine izin vererek. Ayrıca, yüksek GSYİH büyümesini ve yoksulluğun azaltılmasını sağlayarak Türkiye'yi kesin bir şekilde üst-orta gelirli ekonomiler saflarına taşıdı. Batı başkentlerinde Erdoğan, Batı ve İslami bağlamlar arasındaki ince retorik ve diplomatik çizgileri aşabilen, çığır açan bir lider olarak karşılandı. En önemlisi, küresel kamuoyuna açıkça İslami toplumların Batılı benzerleri kadar modern, dinamik ve yenilikçi olduğunu kanıtladı. Türkiye kararlı bir NATO üyesiydi ve bir noktada Avrupa Birliği'ne katılmaya bile hazır görünüyordu” denildi.
15 Temmuz 2016 darbe girişiminin AK Parti ve Erdoğan’ın tarihinde dönüm noktası olduğu ifade edilen analizde Erdoğan’ın darbe girişimine cevaben “hukuku askıya aldığı” belirtildi. Yazıda şöyle denildi:
“130.000 kamu görevlisi işlerinden atıldı”
“15 Temmuz 2016'dan sonra Erdoğan ve destekçileri, iktidarına karşı bugüne kadarki en başarılı darbe girişimini püskürttükten sonra işler kızıştı. Buna cevaben Erdoğan, hukukun üstünlüğünü askıya alan ve resmi kurumlarda topyekun bir tasfiye başlatan iki yıl süren bir olağanüstü hal ilan etti. Bu süreçte, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün tahminlerine göre 130.000 kamu görevlisi işten atıldı. Yaklaşık 80.000 hükümet, yargı ve medya mensubu “terörle bağlantılı olduğu” iddiasıyla tutuklandı. Darbe girişiminin ardından Uluslararası Af Örgütü, Erdoğan'ın Türkiye'deki 180 medya kuruluşunu kapattığını ve çok sayıda gazetecinin hapse atıldığını bildirdi.
Suriye politikası ve Rojava’ya kara harekatı
Türkiye’nin Suriye politikası ve Rojava’ya kara harekatı da yazıda analiz edildi. Erdoğan’ın son zamanlarda Rojava’da, Demokratik Suriye Güçleri’ne yönelik saldırıları artırdığı belirtildi. “Kürtlere -ister retorik ister askeri olarak- saldırmak, aşırı milliyetçi Türkiye'de her zaman güvenilir bir seçim stratejisi olmuştur ve bu Erdoğan'ın bu yaz yapılacak cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri konusunda gergin olduğu anlamına gelebilir” ifadelerinin yer aldığı analiz şöyle devam etti:
“Erdoğan'ın siyasi kariyerinin yakında sona erebileceğini gösteren son bir anket (bulunuyor). 2017’de gerçekleştiren anayasa değişikliğine göre, bir cumhurbaşkanı en fazla iki dönem görev yapabilir. Erdoğan’ın da cumhurbaşkanlığını yeniden kazanmak için çoğunluğu elde etmesi gerekiyor.
(Eğer seçim ikinci tura kalırsa… Erdoğan'ın sorunu bu ikinci turda başlıyor. Al-Monitor ve Premise tarafından Ağustos-Kasım 2022 arasında yapılan anket, AK Parti'nin seçmenler arasında yüzde 28’lik bir çoğunluk elde ettiğini, CHP'nin de yüzde 24 ile hemen ardından ikinci sırada yer aldığını gösteriyor. CHP liderliğindeki altı parti “Altılı Masa” olarak bilinen bir koalisyon kurdu ve Erdoğan'ı koltuğundan etmek için ortak bir aday çıkarmayı planladıklarını duyurdu. Altı Masa ayrıca; Türkiye'yi parlamenter sisteme döndürmek istiyor.
“Altılı Masa’nın adayı büyük olasılıkla CHP'li biri olacak”
Altılı Masa henüz cumhurbaşkanı adayını açıklamadı, ancak anketler, adaylarından biri ile Erdoğan arasındaki potansiyel eşleşmelerin görevdeki için pek de iyiye işaret olmadığını gösteriyor. Özellikle, parlamentodaki üçüncü en büyük bloğu oluşturan solcu ve Kürt bir parti olan HDP, kökleri hâlâ Türk milliyetçiliğine dayanan Altılı Masa’ya katılmadı.
(Yorum ve değerlendirmelere bakılırsa) Altılı Masa’nın adayı büyük olasılıkla CHP'li biri olacak. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu favori gibi görünüyor. Ortaya çıkan diğer isimler arasında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu yer alıyor. Ancak 2022 Aralık ayının ortalarında bir mahkeme İmamoğlu'nu "kamuya mal olmuş kişilere hakaret" gibi şüpheli suçlamalarla iki yıl hapis cezasına çarptırdığında, yarış bir engelle karşılaştı.
“Erdoğan'ın medya ve yargı üzerindeki kontrolü, işleri daha da kötüleştirdi”
İmamoğlu ve HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın davaları, Türkiye'deki seçimlerin tamamen özgür ve adil olmayabileceğini gösteriyor. Seçmenler sandık başına gittiğinde, Türkiye görünürde hala işleyen bir temsili demokrasi olsa da, uzmanlar mevcut seçim ve kampanya kurallarının AK Parti'nin yararına olduğu konusunda hemfikir. Erdoğan'ın medya ve yargı üzerindeki kontrolü, işleri daha da kötüleştirdi.
“HDP belirleyici olacak”
Seçmen, cumhurbaşkanı için oy vermenin yanı sıra, ülke meclisinin 600 üyesini beş yıllık dönem için seçecek. Partilerin parlamentoya girebilmesi için oyların en az yüzde 7'sini alması gerekiyor. (Seçimlere dair iki iktimal bulunuyor.) Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını kaybetmemesi ancak AK Parti'nin parlamentoyu kaybetmesi veya Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını kaybetmesi ancak AK Parti'nin parlamentoyu elinde tutması… Cumhurbaşkanlığının geniş yetkileri göz önüne alındığında, (muhalefet açısından) birinci seçenek tercih edilebilir.
Bu noktada dikkat çekici olan, HDP'nin mecliste belirleyici olmaya aday olmasıdır. Altılı Masa partileri, iktidarı AK Parti ve MHP’ye kaptırmamak için azınlık hakları konusunda taviz vermek zorunda kalabilir. Kimliğin uzun süredir hegemonik bir Türk milliyetçiliğine dayandığı bir ülkede - hem laik hem de dindar Türkler için - bu önemli olacaktır. Öte yandan, yeni kurulan Zafer Partisi liderliğinde büyüyen Kemalist göçmen karşıtı hareket, CHP ve diğer laik partilerden oy kapabilir, ancak yüzde 7'lik seçim barajını aşamayarak AK Parti'ye net bir kazanç da sağlayabilir.
“Son yıllardaki gerileme ilk on yılındaki yenilikçi liderliği gölgede bırakıyor”
Özellikle Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığındaki ana rakibinin kim olacağını henüz bilmediğimiz için, altı ay sonraki seçim hakkında kapsamlı tahminlerde bulunmak için çok erken. Ancak Türk seçmen açıkça, Erdoğan'ın çok ileri gittiğini ve son yıllardaki gerilemesinin görevdeki ilk on yılındaki yenilikçi liderliği gölgede bıraktığını düşünüyor.”