COLEMERG HABER
İl binası önünde HDP Kadın Meclisi tarafından yapılan açıklamaya HDP Yüksekova, Şemdinli ve Çukurca ilçe yoneticisi kadınlar ile avukat Harika Günay Karataş destek verdi.
Ellerinde “Em xwe Li Hemberî Zordestiya Mêran Diparêzin” “Biz Kendimizi Erkek Egemen Zihniyetine Karşı Koruyoruz” yazılı pankart ve değişik dövizler taşıyan kadınlar çeşitli sloganlar attı.
Kadın meclisi adına basın açıklamasını okuyan HDP İl Eş Başkanı Sipan Turan,” Şiddet, güçlünün güçsüze eşit olmayan koşullarda uyguladığı fiziksel , psikolojik, ekonomik, siyasal her türlü baskıyı ifade eder dedi.
Tarihten günümüze değin gelişen şiddet kendini daha çok erkek, devlet ve iktidar biçiminde tezahür ettirmiştir diyen Turan şunları söyledi,” Bilindiği üzere bugün 25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü. Bugüne anlam katan, günü kadın direniş sembolü haline getiren, 1960 yıllında Dominik cumhuriyetinde tecavüz sonrası vahşice katledilen üç kız kardeşin kararlı, inançlı duruşları olmuştur. Mirabel kardeşler ülkelerinde siyasal özgürlük için büyük bir inançla mücadele ederek Latin Amerika’daki diktatör Rafael Leonidas Trujilloya meydan okumuşlardır.
1960 yıllında özgürlük ve eşit yaşam için verilen bu mücadele bugün hala devam etmektedir. Kadınlar tarih boyunca yürüttükleri mücadelenin bedelini ya hayatları ile veyahut zindanlara hapsedilen yaşamları ile ödemektedir. Kadın kazanımlarına yapılan saldırılar hız kesmeden devam etmektedir. Devlet- iktidar yakın bir zamanda kadını yasal anlamda şiddete karşı koruyan 6284 kanunu ve İstanbul sözleşmesini hedef almıştır. Bu kazanımları hedef alan söylemlere karşı Türkiye’den Kürdistan’a her fraksiyondan kadınların kararlı ve örgütlü mücadeleleri sokaklara yansımıştır. Ve devlet kolluk kuvvetleri yine şaşırtmayacak bir biçimde kadınların mücadelelerine gözaltı darp ve tutuklamalarla karşılık vermiştir.
Mevcut iktidar kadın kazanımlarına saldırıyı, kayyum ve savaş politikaları ile desteklemektedir. Yakın bir zamanda batmanda Musa Orhan’ın, tecavüzü sonrası canına kıyan ipek erin yaşadığı olay özünde bir savaş politikasıdır. Musa Orhan kimdi? Musa Orhan devlettin kolluk gücü, devletin temsiliydi. ipek er ise bir Kürt kadınıydı. Yaşanan bu durum kadının, savaş politikalarının hedefine koyulduğunu açıklar niteliktedir.
Yine şiddetin bir diğer ölçeğini 2016 yıllında belediyelere atanan kayyumlarla beraber görüyoruz. Kayyumun yaptığı ilk icraat, kadın kurumlarını kapatmak olmuştu. 2019 yılında yine belediyelere atanan kayyumların atama gerekçesinin eş başkanlık sistemi olduğu öne sürüldü. Mevcut iktidarın kadının siyasallaşan mücadelesine verdiği cevabı yine şiddet olmuştur.
AKP MHP iktidar bloğu yine infaz düzenlemesi ile kadın katillerini ve tecavüzcülerini dışarı salarak her gün gelişen kadın cinayetlerine yenilerinin eklenmesinin zeminini genişletmiştir. Bu ülke her gün kadın cinayetleri ve şiddeti ile güne uyanır bir hal almıştır. AKP MHP bloğu ülkeyi yönetememe krizi yaşamaktadır ve yaşanan bu krizin ağır bedelini kadına ödetmektedir. En basitinden bir devletin bir hükümetin Gülistan doku nerede sorusana cevap veremeyişi devletin acizi yetinden çok aslında devletin kadın üzerindeki cinsiyetçi, retçi kadın düşmanlığı politikalarının bir sonucu olduğunu göstermektedir.
Kadın çocuk demeden toplumda geliştirilen bu şiddet bu işkence rejimine biz kadınlar büyük kararlılıkla dur dedik ve dur demeye devam edeceğiz. Her gün öldürülen kadınların çığlığı olmaya devam edeceğimizi belirtip gülistan doku nerede sorgulamasını yapacağımızın kararlılığını yineliyoruz militarizme, savaşa, sömürüye, cinsiyetçiliğe devlet erkek şiddetine itiraz ettiğimizi belirtip bu temelde kadına karşı geliştirilen şiddetin ortadan kaldırılması için mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiyoruz” diye konuştu.