İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in 26 Ağustos'ta partisinin yol haritasını açıkladığı konuşmasında, isim vermeden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik eleştirilerinin yankıları sürüyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedilmesinin sorumlusu olarak doğrudan Kılıçdaroğlu'nu işaret eden Akşener, milletvekili seçiminde İYİ Parti'nin beklentinin çok altında kalmasına ise değinmedi.
Akşener'in eleştirilerinin sorulduğu Kılıçdaroğlu ise "Sayın Akşener’in sözlerinin yorumuna dayalı soruları yanıtlarsam Sayın Akşener’e saygısızlık yapmış olurum, nezaketsizlik yapmış olurum” demekle yetindi.
RELATED VİDEO
Play Video
Cumhuriyet’ten Miyase İlknur’un sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, 2019'da İstanbul ve Ankara başta olmak üzere çok sayıda belediye başkanlığının kazanılmasının, ittifak üyeleri ve seçmenlerinin ortak başarısı olduğunu söylerdi.
Mart ayında yapılacak belediye seçimlerine odaklanan Kılıçdaroğlu'nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
Yerel seçimlerde Akşener’in koyduğu çekinceler üzerinden konuyu ele alırsak geçen seçimde alınan iller yeniden muhalefetin olur mu?
2019 yerel seçimleri muhalefet açısından çok önemli kazanımlara neden oldu. Ankara, İstanbul, Adana, Mersin, Antalya kazanıldı. İzmir, Eskişehir, Hatay, Muğla, Aydın büyükşehir belediyeleri yeniden kazanıldı. Bu başarının en önemli nedenlerinden biri İYİ Parti’yle yapılan işbirliği. Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin de desteği son derece kıymetli. Aynı zamanda adaylarımız sadece bu üç partinin oyunu almadı. O kentte, beldede yaşayan her bir bireyin oyuna talip oldu. AK Parti, MHP, HDP, TİP, SOL Parti seçmeni diye kimseyi ayırmadı. “Ben bu kenti daha iyi yönetirim” dedi ve kentinde yaşayan herkesin oyuna talip oldu.
'BELEDİYE BAŞKANLARIMIZ OYLARINI ARTIRMIŞ GÖRÜNÜYOR'
CHP’nin elindeki belediyeleri kazanması ve bunlara yenilenmesi için yeni bir hikâye yazması gerektiği yönünde yorumlar var. Yerel seçimlerin yapılacağı mart ayına kadar CHP yeni bir hikâye yazabilecek mi?
2024 seçimlerine de aynı yaklaşımla gireceğiz. Bakın, 2019 yerel seçimlerinde büyükşehirden belde belediyesine kadar kazanan neredeyse tüm adaylarımız desteklerini artırmış görünüyor. Yapılan araştırmalar, 2024 seçimlerinde aday olmaları halinde 2019’da aldıkları oydan daha fazla oy alacaklarını gösteriyor. Çünkü çalmadılar, çırpmadılar. Tek bir kuruşun hesabını dahi verdiler, kimseyi ötekileştirmediler. Kentte yaşayan herkese hizmet götürmeye çalıştılar. Sosyal yardımları, bir elin verdiğini diğer elin görmeyeceği şekilde hakkaniyetle dağıttılar. Kentlerindeki yaşamı ucuzlatmak için sosyal belediyeciliğin en değerli örneklerini yaşama geçirdiler. İşçinin hakkını, teri kurumadan verdiler. Güçleri yettiğince üniversite öğrencilerini aç- açık bırakmadılar. Çiftçisine tohum desteği, yaşlısına bakım desteği vermekten geri durmadılar. Yaşanabilir kentler yarattılar. Ve ortaya büyük bir başarı hikayesi çıktı. Yeni bir hikâyenin gerekliliğinden bahsediliyor. Hikâyenin kendisini yazdık zaten. 2019 seçimlerinde kazanan ve beş yıllık süreyi tamamlayan belediye başkanlarımızın başarıları, hikâyenin kendisidir. CHP’li bir belediye başkanını seçtiği için pişman olan neredeyse tek bir kent, ilçe, belde yok. Bu başarı adaylarımıza oy veren, bizimle ittifak kuran herkesin, her partinin başarısı. 2024 yerel seçimlerinde bu başarıyı çoğaltarak sürdüreceğiz. Bundan şüphe duymuyorum. Balıkesir, Bursa, Manisa, Denizli, Zonguldak başta olmak üzere yeni illeri, büyükşehirleri kazanacağız.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedilmesinden sonra sandık boykotu çağrıları yapılıyor. Sizce bu boykot etkili olabilir mi?
Siyaset bir anlamda geçmişten ders çıkarıp geleceğe odaklanma işidir. Dolayısıyla yaşama küsmek, geleceği inşa etmekten vazgeçmek asla ve asla doğru değildir. Bizler en zor koşullarda bir otoriter yönetimin kuşatması altında seçimlere girdik. İftiraların, yalanların, devletin otoriter Saray yönetimine hizmet ettiği bir süreci yaşadık. Dolayısıyla günlük kızgınlıkları, küskünlükleri kronik hale getirmek, hele hele demokrasiyi savunanların otoriter bir yönetime sandığı teslim etmeleri düşünülemez. Şunu herkesin bilmesini isterim: “Saray iktidarı”nın ahlaki ve siyasi meşruiyeti yoktur. Ahlaki ve siyasi meşruiyeti olmayan bir iktidara karşı demokratik yollarla mücadele etmek de her vatandaşın görevidir. Demokratların sandığı boykot etmesi, ahlaki ve siyasi meşruiyeti olmayan Saray iktidarının da en büyük arzusudur.