CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu, "Merkez Bankası çıktı açıklama yaptı, 21 Şubat 2017 tarihi itibariyle Hazine Müsteşarlığı ile Merkez Bankası arasında bir protokol yapıldı ve o protokole göre satıldı dedi. Protokol şuanda kanunsuz bir protokol" dedi.
“Esnafı bitirdiler turizmciyi de bitiyorlar” diyen Kılıçdaroğlu, “Bu tablo Türkiye'ye turistin gelmesini engelliyor. Oysa turizm bizim için çok ama çok önemli. Bacasız sanayi diyoruz. Cariye açığı kapatan turizm, pek çok alana baktığınız zaman turizm 54 farklı alana katkı veriyor. Kısa çalışma ödeneğinin tekrar gelmesi lazım” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
İsmail Uygur genç bir arkadaşımız Torbalıya çok şey verme iddiasında olan bir arkadaşımız ama hayatını kaybetti. Kendisine Allah'tan rahmet diledik. Hepimize başsağlığı diliyorum. Yeri mekanı cennet olsun.
Belediye başkanlarımız bu süreçte ellerinden gelen çabaları gösteriyorlar. Söyledim bizim belediyelerin olduğu yerde ilde, ilçede, büyükşehirde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Telefonlarınız 24 saat açık olacak kim yardım talebinde bulunuyorsa gece gündüz saati fark etmez o eve gidilecek.
Biz bu topraklarda yaşayan herkese eşit hizmet götüreceğiz. Yardımı nasıl yapacaklar? Bir elin verdiğini diğeri görmeyecek. Düzenli olarak her hafta bütün belediye başkanlarımızdan verileri alıyoruz.
Bir salgın dönemindeyiz her bir vatandaşımızın canı çok değerlidir. Her vatandaşımızın salgından sağ salim kurtulması için herkesin üzerine düşen görevler var ve bunların yapılması gerekiyor: Salgın başladığından bu yana olayı politik malzeme yapmamaya özen gösterdik. Nelerin yapılması gerektiğini ifade ettik. Bu sorun hepimizin ortak sorunuydu. Bilim kurulu vardı bilim kurulu bize ayrıca güven veriyordu. Biz sözlerimize hep öneriyle başladık.
"Bu ülkede herkesin bu hasarı bu salgını en az hasarla atlatması bizim ortak hedefimizdi. Yine dedik, tasarruf yapın, toplumun her kesimi bu fedakarlığı yerine getirsin. Herkes fedakarlık yaptı, manavı, taksicisi, servisçisi herkes üzerine düşeni yaptı, sarayda oturanlar üzerlerine düşeni yapmadı. Kibirle bir devlet yönetilmez!
‘HERKES FEDAKARLIK YAPTI, SARAY YAPMADI’
Biz fedakârlığı toplumun her kesimi yapsın dedik. Sarayın beslemeleri o fedakârlığın dışında kaldılar. Havaalanlarını yapanlar köprüleri yapanlar, dolarla, yolları yapanlar, aylıklarını dolarla garanti altına alanlar. Bunlar hangi fedakârlığı yaptı? Bu soruyu iktidara sormuyorum, bu soruyu esnafa, emekliye sormuyorum bu soruyu geçen seçimlerde AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi'ne oy verenlere soruyorum. Bu beyler milyarları aldılar, hangi fedakârlığı yaptılar? Sen fedakârlık yapıyorsun, oy verdiğin insanlar fedakârlık yapmıyorlar, kibir abidesi olarak saraylarında oturuyorlar. Buna izin vermememiz gerekiyor arkadaşlar. O uçakla yetmiyor 3 tane daha Mercedes alıyorsun. Neyinize yetmiyor!
Bu kamu özel iş birliği milleti iliklerine kadar sömürüyor. İktidar olduğumuzda yapacağımız ilk iş bunların tamamın kamulaştırmaktır. Bugün doğan çocuğun evladına bile yük getiriyorlar. Yazık günah değil mi bu memlekete? Bu memleket bu kadar sahipsiz mi? Vatandaşlarımız o köprülerden, o havaalanlarından onların istediği parayı ödemeden geçecek. Devletin soyulmasına izin vermeyeceğiz!
Dedim ki devleti yönetenlerin örnek olması lazım. Peki, nasıl örnek olacak? Genelge çıkarıyorsun, illerde barolar kongre yapmasınlar, tamam yapmadılar, ama sen yapıyorsun! Bir de salon lebalep doldu diye övünüyorsun. Efendim barolar kendi genel kurullarını yapmayacak! E sen kendi genel kurulunu yapıyorsun! Üstelik insanlar sırt sırta. Dün 341 vatandaşımız hayatını Covid-19 dolayısıyla kaybetti. Sorumlusu kim? Bu soruyu geçen seçimlerde AK Parti'ye Milliyetçi Hareket Partisi'ne oy verenlere soruyorum. O kongreleri yapanların vebali, günahı yok mu? O insanlar sokağa çıktılar, binlerce insan Covid oldu. Yoğun bakımlarda yer yok. Torpiliniz varsa yer bulabiliyorsunuz. Peki ülkeyi bu hale getirenlerin sorumluluğu yok mu? Hâlâ onun partisine oy vermeye devam mı edeceğiz! İsraf merkezi oldu, devam ediyorlar, Türkiye'nin itibarını sıfırladılar. Böyle bir tablo olduğu zaman Türkiye'ye turist gelir mi arkadaşlar!
‘ESNAFI BİTİRDİLER; TURİZMCİYİ DE BİTİRİYORLAR’
Esnafı bitirdiler turizmciyi de bitiyorlar. Bu tablo Türkiye'ye turistin gelmesini engelliyor. Oysa turizm bizim için çok ama çok önemli. Bacasız sanayi diyoruz. Cariye açığı kapatan turizm, pek çok alana baktığınız zaman turizm 54 farklı alana katkı veriyor. Kısa çalışma ödeneğinin tekrar gelmesi lazım.
"Toplumun gözünden kaçan bir şey yaptılar. Bankalardaki mevduat faizine uygulanan stopajı düşürdüler. Kısa çalışma ödeneğinden kaç kişi yararlanıyordu? 1 milyon 139 bin kişi. İşsizlik tehlikesiyle karşı karşıya getirdiler. Bakın 6 aya kadar olan hesaplar için yüzde 15'ten yüzde 5'e düşürdüler. Bir yıla kadar olan vadeli hesapları 2'den 3'e düşürdüler. Peki, aldıkları stopaj nereye gidiyor? Vergi olarak bütçeye gidiyordu. Peki, işçi için ödenen KÇÖ nereden karşılanıyordu? İşçinin kumbarasından. Bu neyi gösteriyor? Hükûmet rantiye sınıfına çalışıyor. Ve bu gerçeğin herkesin bilmesini isterim.
Turizm sektörü Türkiye için çok önemli. Gelen her turizm tarım, sanayi sektörüne destek veriyor, işçiye destek veriyor ve Türkiye buradan büyük emek harcamadan dolarlar kazanıyor. Ama turizme düşman olanlar böyle bir tabloyu önümüze koyuyorlar.
‘TİCARET BAKANI'NIN KENDİ BAKANLIĞI İLE 'TİCARETİ'
Ticaret Bakanı ve kocası ikisi şirket kurmuş dezenfektan üretiyorlar. Kime satıyorlar? Kendi bakanlığına. Allah aşkına ne hale geldiğimizi görüyor musunuz? Bakan ol şirketin var sürekli şirketinden mal al. Sonra bunu ahlak diye millete sak. Sonra bunu milletin önünde söylenecek tek kelime etmeyeceksin!
AK Parti'ye oy veren değerli kardeşlerim, bakın Türkiye nasıl yönetiliyor, kimlere hangi imkânlar sağlanıyor. Sen bu haber çıktıktan sonra çıkıp tek kelime bile etmeyeceksin! Bir yolsuzluklar ülkesi oldu Türkiye. E bu bakan niye sesini çıkarmıyor? E ben yukarıdakini örnek alıyorum diyor, e gençler de pudra şekeriyle idare ediyorlar, hepimiz malı götürüyoruz diyor. Vatandaş da seyrediyor diyor. Sözüm söz sizin burnunuzdan fitil fitil getireceğiz. İlk yapacağımız iş parlamentoya siyasi ahlak yasası getireceğiz.
‘128 MİLYAR DOLAR NEREDE?’
Anaokuluna yeni başlayan çocuğun anlayacağı dille beş soru sordum. 128 milyar doları hangi yöntemle sattın sen? Bunu benim bilmeye hakkım var. Bu satışı hangi tarihlerde yaptın? 128 milyar doları hangi kurdan sattın, bunu da ben öğrenmek istiyorum. Bu ticaretin alıcıları kim, bunu da bilmiyoruz. Bu satış işleminin altında kimlerin imzası var, bunu da bilmiyoruz. Soruları sorduk, cevap yok. Bir daha sorduk cevap yok. Bizi tatmin eden cevap yok. İl ve ilçe başkanlarımız afişleri assınlar dedik. Bilboardları kiraladık oralara yapıştıralım dedik, vatandaş da sorsun dedik.
128 milyar doların nereye gittiğini şu ana kadar bilmiyoruz. Kanunun ikinci maddesi 4059 madde, 2018 yılında iptal edildi. İptal edildi ama satışlar devam ediyor. Öyle devam ediyor. Yani protokol şu anda kanunsuz bir protokol. Yasal tabanı, dayanağı yok. Bakıyoruz Merkez Bankası kanununa hala yürürlükte.
Seferber oldular bizim afişleri indirdiler. Bir de diyorlar ülkede demokrasi var. Hakaret etsek alabilirsin, yanlış bir şey söylesek alabilirsin. Soru soruyoruz, 128 milyar dolar nerede, diye. Gayet basit bir soru. Neden indiriyorlar, korkuyorlar. Neden indiriyorlar, millet öğrenmesin diye. Neden indiriyorlar, çünkü hesabını veremiyorlar. Ben bu milletin, fakir fukaranın hakkını savunmayacaksam neden siyaset yapıyorum.
Lütfi Elvan diyor ki, 'Ne kadarlık döviz alım satımı gerçekleştirilmiş hepsini görebilme imkânımız' var diyor. Yani öncelikle 128 milyar doların satıldığını Hazine ve Maliye Bakanı kabul ediyor. Tamamen açık ve şeffaf diyor. Siz Merkez Bankası'na bir şey bırakmadınız ki. Parayı Merkez Bankası satmadı ki. Bu da, kendisini kurtarmaya çalışıyor, Merkez Bankası açıklasın diyor.