CHP Genel Başkanı Özgür Özel, saldırıya uğrayan TUSAŞ önünde açıklamalarda bulundu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın DEM Parti'nin Meclis grubunda açıklama yapması yönündeki çağrısına yanıt veren Özel, "Öcalan konuşacak diye o kürsüye gelmek zorunlu değil" dedi ve İmralı'dan açıklama yapabileceğini söyledi.
Özel, "Bizim karşısında durmadığımız şey barış umududur" dedi ancak nasıl bir sürecin içinde olunduğunun bilinmediğini söyledi. Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuda açıklama yapmasını istedi.
Özel'in açıklamalarından satır başları şöyle:
'KORUYAMADIYSAK ÖZELEŞTİRİ YAPMAMIZ LAZIM'
"Güvenlik zafiyetiyle ilgili konular tartışılacak ama şunu söylememiz lazım. Bir kusur varsa hepimizi koruyan, sınırımızı koruyan, ordumuzu koruyan, can güvenliğimiz için koruyan insanları koruyamadıysak bir özeleştiri yapmamız lazım. Olayın sıcaklığı ortadan kalktıktan sonra tüm yönleriyle araştırılacak ve üzerinde çok konuşulacak hususlar var. Bazı görüntülerin bizimle paylaşılmış olmasını kıymetli buluyoruz.
TUSAŞ'A ÖVGÜ
TUSAŞ'ın ve iştiraklerinin, yapılan tüm projelerin hepsinin arkasındayız. En çok desteklenmesi gereken kurumlardan bir tanesi. İhracat yapıyor burası. Neredeyse 1 milyar dolar geçen sene gelir kazandırdılar. Cari açığın kapatılmasına katkı sağlayan bir kurum. Yıpratmak yerine, varsa eksiklikler derhal ortadan kaldırmak, bu tip kurumları korumayı kendine bırakmak yerine en ciddi şekilde TSK ve emniyet tarafından korunmasına dikkat etmek. İçinde özel timler bulundurmak, silahı elinde uyuyan ani müdahale mangaları bu tip kurumlarda bulundurmalı. İçişleri ve Milli Savunma Bakanlığı'nın kendi değerlendirmelerini hızlı bir şekilde yapması gerekir.
'BU HEDEF BOŞUNA SEÇİLMEDİ'
İçeriden ya da dışarıdan, belki yakın zamanda belki öğrenilemeyecek ama uzun vadede öğreneceğiz. Bu hedef boşuna seçilmedi. Kendi uçağını yapıyorsanız, ülke olarak bunun arkasında duyuyorsanız ayağınızı denk alın diyen bir dış kuvvetle söylüyorsa, biz o dış kuvvete diyoruz ki bizi yıldıramazsınız. Yok içeride birileri bu stratejik hedefi seçerek ülkeye istikamet vermek veya bir takım olayların gelişimine engel olmak veya yön çizmek istiyorsa buna teslim olmak bunlara verilecek en iyi cevaptır. Terörü kim hangi amaçla yapıyorsa lanetliyoruz.
'ERDOĞAN'IN SESSİZLİĞİ' SORULDU
(Sayın Bahçeli'nin çağrısıyla ilgili Cumhurbaşkanı'nın sessizliği sürüyor. TUSAŞ ile ilgili konuştu ama bu çağrıyla ilgili henüz sessiz. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusu üzerine)
"Sorunun muhatabı ben değilim. Uçakta gazeteci yokmuş bu soruyu sormamışlar. Ama mutlaka gazeteciler bu soruyu soracaklar ve Erdoğan'dan bir yanıt alacaksınız. Ben o konudaki inancımı koruyorum. Yani dikkatle takip ettim haberi. Uçakta bu konuya değinmedi. Altını çizmişler hiçbir gazeteci bu soruyu sormadı. O gazetecilerin çocukları bir gün şöyle diyecekler; 'Benim babam eskiden gazeteciydi ve rahmetli babam.' 'Kimdi' deyince, ismini söylediğinde 'O gazeteci değildi' derler böyle yapılırsa. O yüzden gazeteciler gazeteciliğini yapsın, siyasetçiler siyaseti yapsın. Onun dışında değerlendirme; halkımızın, milletimizin bizim merakımızı giderecek olan, herkesin merakını giderecek olan ben değilim. Ben Erdoğan yerine konuşamam. O merakın giderilmesine katkı sağlayacak olanlar sizlersiniz."
'YAŞAM HAKKI MİTİNGİ'NE ÇAĞRI
Terör korkuyu yönetmek istiyor. Biz korkmuyoruz, biz sinmeyeceğiz. Pazar günü bir miting koymuştuk. Biz pazar günü Beşiktaş meydanda olacağız. Hem teröre hem her türlü şirkete meydan okumak için oradayız. Herkesi bu mitinge bekliyoruz. Korkuya karşı meydan okuma mitingi olarak görüyoruz.
29 Ekim'de de bir takım şarkıcılar çok neşeli, ruh halimize uygun olmayan birtakım sanatçıların belki ileri tarihe ertelenebilir ama yas havasına uygun her türlü konserin yapılması, korkmadan insanların meydana çıkması, etkinliklerin iptal edilmemesi, 29 Ekim'e sahip çıkmak da gereklidir. 86 milyonu 29 Ekim günü sokaklarda olmaya, meydanlarda olmaya, Birinci Meclis'te olmaya, Antıkabir'de olmaya davet ediyoruz.
'TÜM AKTÖRLERİN SÖZÜ KIYMETLİDİR'
("Siz Diyarbakır'dayken basına kapalı bir toplantıda 'Şu an iktidarın karşısında olmak belki bize belki oy kazandırmaz ancak biz tarihin doğru tarafında olmuş oluruz' dediğiniz iddia edildi" sorusuna yanıt)
Arkadaşlar öyle bir şey yok. Öyle 'İktidarın karşısında olmak' der miyim ben ana muhalefet partisi lideriyim ve iktidarın karşısındayım. Onları yenmek, iktidardan indirmek için gün sayıyorum, dakikalar sayıyorum. Böyle bir şey demem. O kapalı toplantıdan kötü niyetle yazılmıştır demiyorum. Benzer bir cümle oldu. Şöyle söyleyeyim, iktidarın karşısında değil. 'Eğer biz Türkiye'ye barış getirecek, terörü bitirecek bir sürecin karşısında kısa vadeli beklentilerle durursak tarih önünde yanlış yapmış oluruz' dedik. Niye iktidarın karşısında olmayayım? Kaya gibi karşısındayız. Bu iktidarın karşısında durmaktan, ama onu aktaran arkadaş şu anda sırf iktidara muhalefet etmek için bu sürecin karşısında gibi aktarılırsa daha doğru olurmuş. Bizim karşısında durmadığımız şey; barış umududur, karşısında durmadığımız şey net olarak terörün bitmesi, silahların bırakılması umududur. Bu başka bir şey iktidarın karşısında durmak başka bir şey.
Ayrıca şunu da söyleyeyim, yöntem olarak da oradan oraya bir parti siyasi yankesicilik umuduyla 'Özgür Özel ülke vadetti.' Bir kelime sonra şunu söylüyorum. 'Bu ülkeyi Türklerle birlikte Kürtlerin de 86 milyonun kendini ait hissettiği bir ülke yapalım. Size devleti tam olarak benim gibi sahiplenmeyi teklif ediyorum' demek toprak teklif etmek demek midir? Teklif ettiğimiz devlet Türkiye Cumhuriyeti devletini 86 milyon olarak sahiplenmek. Buna kim karşı çıkabilir?
Biz barışı destekliyoruz, silah bırakmayı destekliyoruz. Ama Abdullah Öcalan'ı buraya getirme fikrinin sahibi Sayın Bahçeli'dir. Ona sorulması lazım. Bizim öyle bir fikrimiz yok.Tüm aktörlerin sözü kıymetlidir. Öcalan konuşacak diye illa o kürsüye gelmek zorunda değil. Öcalan bulunduğu yerden, imkân verilir, o çağrısını yapar. Bu kadar basit bir meseleyi bir parti siyasi yankesicilik yapacak, CHP'yi yıpratacak diye bu algı oyunlarına kimse alet olmasın.
Nasıl bir süreç onu henüz bilmiyoruz. Erdoğan bir konuşsun, ona çok yer veren medya versin. Erdoğan gece uykusunda konuşsa canlı yayına geçenler bir sorsun. Neden bahsediyoruz bir bilelim."