Hakkari Haber

Prof. Kavak’tan Hakkari için ‘yakın zamanda deprem’ uyarısı!

Rûdaw’a demeç veren deprem uzmanı, jeolog Prof. Dr. Orhan Kavak, Türkiye’de son dönemde Diyarbakır dahil çok sayıda kentte meydana gelen 4 ve üzeri büyüklükteki depremleri değerlendirerek “Yakın zamanda Hakkari civarında bekleyebiliriz” dedi.

Abone Ol

Rûdaw’a demeç veren deprem uzmanı, jeolog Prof. Dr. Orhan Kavak, Türkiye’de son dönemde Diyarbakır dahil çok sayıda kentte meydana gelen 4 ve üzeri büyüklükteki depremleri değerlendirerek “Yakın zamanda Hakkari civarında bekleyebiliriz” dedi.

Çok sayıda kentte ağır hasara neden olan 6 Şubat Maraş depreminin üzerinden 6 ay geçti.

Deprem sonrası sık sık artçı sarsıntılar meydana geldi. Son olarak Ege Denizi, Adana, Antalya, Malatya, Diyarbakır ve Adıyaman’da depremler olmaya devam ediyor.

Dicle Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Kavak, son depremleri Rûdaw’a değerlendirdi.


“Türkiye’nin yüzde 92’si deprem bölgesi”

Porf. Kavak, Türkiye’nin büyük bir kısmının deprem bölgesi olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:

“Türkiye topraklarının yüzde 92’sinden fazlası deprem bölgesidir. Sebebi ise şudur: Levhaların hareketi sonucunda Arap blokunun Anadolu blokuna çarpması, aşağıda da Afrika blokunun yukarı doğru iteklemesi ve bu sayede Doğu Anadolu fay sisteminin oluşması ve Kuzey Anadolu fay sisteminin oluşması...

Arap bloku sürekli olarak 2.5 cm Andolu’yu kuzeye doğru itekliyor. Bu itekleme sonucunda bir sıkışma rejimi oluşuyor. Bu rejim sayesinde faylar kırılıyorlar. Bu kırılma sonucunda da depremler oluşuyor.


Maraş’taki depremlerle son dönemde Hani civarında meydana gelen depremler birbirinden bağımsız. Antakya-Hatay-Maraş-Malatya’da olanlar, Ölüdeniz fay hattından gelip taa Bingöl-Karlıova’ya kadar birleşen Doğu Anadolu fay sisteminden kaynaklı.

“Yakın zamanda Hakkari civarında deprem bekleyebiliriz”

Son dönemde meydana gelen depremlerin nedeni, yüklü enerji transferleri. Depremler öyle hareketli bir sisteme sahip ki maalesef enerjiyi bir öteye kaydırabilirler. Doğu Anadolu fay sistemi, Arap blokunun iteklemesi sonucunda Bitlis-Zagros kuşağında oluşan bir fay sistemidir. Yani enerjilerin transferi sonucunda oluşmuştur.

Bu transfer sonucunda nerelerde deprem olacak? Yakın zamanda Hakkari civarında bekleyebiliriz.

Kayseri civarında olabilir. Hatta ve hatta İran’ın ve Irak’ın topraklarında olma ihtimali söz konusudur. Ama ne kadar şiddette olur, o biriken strese bağlıdır.

“Deprem insanı öldürmez, kötü bina insanı öldürür”

Ayrıca bağımsız faylarımız var. Bunlar stresten dolayı harekete geçebiliyor. Antalya bölgesini deprem bölgesi olarak görmememiz yanlış.

Demin de altını çizdiğimiz gibi Türkiye’nin yüzde 92’si deprem bölgesidir. Depremle yaşamasını bilmemiz lazım.

Diyarbakır’da da Türkiye’de de şu slogan olmalı: Deprem insanı öldürmez. Kötü bina insanı öldürür. Korkacak bir şey yok ancak bizim depreme dayanıklı evlerde yaşamamız lazım. Depremle yaşamamız lazım. Binalarımızı çok ciddi bir şekilde denetleyip kontrol etmemiz lazım.


Bir binanın temelinden taa kaba sıvasına kadar denetlenmesi gerekir. Denetleme sonucunda uygun zeminde, uygun teknikte siz binayı yaparsanız (ayrıca iyi zeminde de kötü zeminde de siz binayı yapabilirsiniz) ... Özetle binalarımızı deprem dirençli yapmamız lazım. Bina yapılırken denetimleirini sağlamamız lazım.

Diyarbakır’daki zemin depreme dayanıklı mı?

Diyarbakır’ın alanları çok değişik zeminlerden oluşuyor. Dicle Nehrinin bu tarafı çakıllı, kumlu, killi bir zeminden oluşuyor. Üniversite tarafı kısmı.

Diğer kısım da bazalttan oluşuyor. ‘Bazalttır, sağlamdır’ diye bir fikir var. Hayır, bazalt 3 ayrı safhada oluşmuş. 10 milyon yıl önce patlamış Karacadağ, bazalt oluşmuş, arada bir boşluk olmuş, 6 milyon yıla kadar, o arada killer çakıllar arada bir katman oluşmuş, erozyon oluşmuş, sonra tekrar patlamış, yine aynı olaylar gerçekleşmiş. En önemlisi 1.6 milyon yıl önce aynı olay gerçekleşmiş.

Bizim zemin olarak bazalttır diye güvenlidir demememiz lazım. Zemin etütlerinin yapılması lazım. Zeminin mutlaka iyileştirilmesi lazım. İyileştirilmemesi durumunda binaların yıkılma riski var.”