Kara para aklama’ soruşturması kapsamında ABD’nin talebi üzerine Avusturya’da tutuklanan, Sedat Peker'in itiraflarıyla Türkiye’de devlet, yargı, siyaset ve medya camiasından isimlerle rüşvet başta olmak üzere kirli ilişkilerde bulunduğu iddialarıyla 'yeni Reza Zarrab' benzetmesi yapılarak gündemden düşmeyen SBK Holding’in sahibi Sezgin Baran Korkmaz açıklamalarda bulundu.
Sözcü gazetesi köşe yazarı İsmail Saymaz’ın sorularını tutuklu olduğu Avusturya’daki cezaevinden yanıtlayan Korkmaz, hakkındaki ‘kara para aklama’ suçlaması ve siyaset-devlet-medya kirli ilişkilerine dair iddiaları reddetti. Korkmaz, kendisi hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle Ankara ile aralarında arabuluculuk yaptığı belirtilen ve skandalın ortaya çıkması üzerine istifa eden Habertürk sunucusu Veyis Ateş’in soruşturma sürecini lehine çevirmek için kendisinden 10 milyon euro istediğini doğrulamıştı. Siyaset, yargı ve hükümete yakın medya mensuplarının kendisine ait lüks otelde konakladığı tek tek ortaya çıkan Sedat Peker’in işaret ettiği Korkmaz, Saymaz’a yaptığı açıklamada “Türkiye'de rüşvet verdiğiniz emniyet müdürü, bürokrat ve gazetecilerin ismini açıkladığınız iddiası doğru mu?” sorusuna “Ben namus ve şeref nedir bilirim. Tek bir para verdiğim bürokrat veya gazeteci yoktur” yanıtını verdi. Korkmaz ile ilgili bir ses kaydında ise 12 gazetecinin isminin verilerek maaşa bağladığı iddia edilmişti.
Saymaz’ın Korkmaz ile yaptığı görüşmeye dair yazısındaki ilgili bölüm şöyle:
“SBK, dün tutukevinde görüşe giden Avukatı Volkan Dülger aracılığıyla gönderdiğim sekiz soruyu yanıtladı.
– Otelde nasıl yakalandınız?
Yabancı ve milyarder bir iş adamı arkadaşımın evinde kalıyordum. Otele kahve içmeye gittik. Kahve içerken yakalandım.
– Sorguda neler soruldu?
Hiçbir sorgu olmadı. İfadem alınmadı. Yalnızca hangi nedenle yakalandığımı söylediler.
– Türkiye'de rüşvet verdiğiniz emniyet müdürü, bürokrat ve gazetecilerin ismini açıkladığınız iddiası doğru mu?
Ben namus ve şeref nedir bilirim. Tek bir para verdiğim bürokrat veya gazeteci yoktur. Zaten ifadem alınmadığı için yazılanların tümü yalandır.
Tutukluluk ve sağlık koşullarınız nasıl?
Sorunum yoktur. Tutuklukta olabilecek kadar iyiyim. İki genç yabancı arkadaşla kalıyorum. Sakin ve sessizler.
– ABD'de vergi dolandırıcılığıyla elde edilen geliri Türkiye'de aklamakla suçlanıyorsunuz. Bu suçlamaya ilişkin savunmanız nedir?
Asla böyle bir şey söz konusu değil. Paranın bana kredi olarak geldiği sözleşmelerle ortadadır. Para gelirken tüm denetimlerden geçti. Tüm uluslararası finans programlarında denetlenip öyle hesabıma girdi. Para bana geldiği zaman Jacop Kingston, Türkiye'de banka lisansı alacak kadar temizdi. Kendisine Utah Valisi ve Senatosu, Türkiye'de iş yapması için referans mektubu vermiştir. Amerika ve Türkiye'nin güvendiği bir adama ben nasıl güvenmeyeyim?
– İkinci Reza Zarrab olacağınız konuşuluyor…
Bu çok aşağılıkça bir ithamdır. Asla kabul etmiyorum. Ben bayrağına, vatanına bağlı bir Türk vatandaşıyım. Böyle şey söz konusu olması mide bulandırıcıdır.
– Hem ABD, hem Türkiye tarafından iadeniz isteniyor. Hangi ülkede yargılanmak istiyorsunuz?
Bir irade göstermem söz konusu değil. Hukuki bir süreç. Tabi ki ben ülkeme gelmek istiyorum.
– ABD tarafından aranmadığınızı söylüyordunuz. Fakat şimdi ABD'nin kararıyla yakalandınız. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
Amerika'daki yargılamada bütün gerçekler ortaya çıkacak. Suçsuz olduğum konusunda zerre şüphem yoktur. Kime sorarsanız sorun, biraz hukuk ve finans bilen, yoldan geçen insana bile sorsanız, bu şekilde kara para aklanamayacağını size iki dakikada anlatır. Bendeki her şey açık, kayıtlı ve ortadadır.”