Suç örgütü lideri Sedat Peker’in itiraflarıyla yeniden hatırlatılan beyaz Toroslar, faili meçhul cinayetler, şüpheli ölümler ve ‘ihanet’ çıkışlarıyla, Türkiye’yi 2021’de 90’lı yıllara geri götüren AKP iktidarı, partili Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 3 hafta süren sessizliğinin bugün bozulmasıyla gündemi farklı bir boyuta taşıdı.

Erdoğan’ın ‘izleyici’ konumda, pek alışık olunmadık biçimde 20 günden fazla süren ‘sessizliğini’, bugünkü AKP Meclis grup toplantısında bozması, Peker’in itiraflarında çeşitli suçlamalar yönelttiği ve “Bir Resmi Gazete’lik canım var” diyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sahip çıkması ve Rize’de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yönelik saldırı üzerinden yaptığı açıklamalar, AKP iktidarının ülkede yarattığı politik atmosfere ve önümüzdeki sürece dair bazı kodlar içeriyor.

Ömer Öcalan: İmralı için neden hukuk uygulanmıyor? Ömer Öcalan: İmralı için neden hukuk uygulanmıyor?

Söz konusu kodları dünkü yazısında tarif eden Artı Gerçek ve Artı TV Genel Yayın Yönetmeni Celal Başlangıç’ın, Rize’de muhalefet liderlerinden Meral Akşener’e yönelik provokatif saldırının Türkiye için “geliyorum” diyen tehlikenin işaret fişeği özelliği taşıdığı ve üzerinde özel olarak durulması gereken bir nokta olduğu tespiti, bugün Erdoğan’ın açıklamalarıyla 'doğrulandı'. Başlangıç’ın ‘Erdoğan’ı eleştiren partilerin ve liderlerin seçim propagandası yapamayacağı’ başlıklı dünkü yazısını, AKP Genel Başkanı bizzat bugün kendisi kullandığı sözlerle 'doğrularken', yazıda yer alan, Saray iktidarının ancak kendi istedikleri oranda ‘makul’ bir muhalefete müsaade edeceklerine yönelik tespitleri de Erdoğan’ın açıklamalarıyla doğrulanır nitelikte.

‘ERDOĞAN’IN BUGÜNKÜ KONUŞMASI TÜRKİYE İÇİN CİDDİ BİR SÜRECİN HABERCİSİ’

Erdoğan’ın kendi memleketi Rize'de provokatif saldırıda bulunulan Akşener üzerinden muhalefeti hedef alan ve “Daha neler olacak. Bunlar daha iyi günler..." şeklindeki sözleriyle yazısındaki tespitleri sorduğumuz Artı Gerçek Genel Yayın Yönetmeni ve köşe yazarı Celal Başlangıç, önceki yazılarında 90’lı yılların tablosunu oluşturmaya başladığını söylediği AKP’nin Genel Başkanı'nın bugünkü konuşmasının da Türkiye için ciddi tehlikeli bir sürecin habercisi olduğunu vurguladı.

Erdoğan'dan Akşener'e tehditkar sözler: Daha neler olacak neler, bunlar iyi günler
‘ERDOĞAN BUGÜNKÜ KONUŞMASINDA AÇIKÇA İLAN ETTİ: TÜRKİYE’DE ARTIK SEÇİM VE CAN GÜVENLİĞİ YOK’

“Erdoğan ve Saray iktidarı Türkiye’de yapılacak erken ya da zamanında bir seçimin normal şartlar altında gerçekleşmeyeceğinin ciddi işaretlerini veriyordu. Bir gün evvel yazdığım yazıya ‘Erdoğan’ı eleştiren parti seçim kampanyası yapamayacak’ başlığını atmıştım. Çünkü Meral Akşener’e Rize’de yapılan provokasyon bunun açık bir göstergesiydi” diyen Başlangıç, “Erdoğan bugünkü grup konuşmasında artık Türkiye’de seçim ve can güvenliğinin olmayacağını ilan etmiş oldu. İktidarı destekleyen sokak çetelerinin, Saray’a bağlı güvenlik güçlerinin ve yargının, muhalefeti hedef aldığı bir erken ya da zamanında seçim yaşayacağımızı Erdoğan grup konuşmasında açıkça ilan etti” şeklinde konuştu.

‘AKŞENER’E BUNU YAPAN, SOLCULARA, KÜRTLERE NELERE YAPAR DÜŞÜNÜN…’

Başlangıç ayrıca, “Akşener gibi milliyetçi bir siyasetçiyi bu kadar ölçüsüz tehdit eden bir Cumhurbaşkanının, solculara, sosyalistlere, Kürtlere neler yapacağını varın siz hesaplayın” diye ekledi.

‘ERDOĞAN KORKUYOR’

Organize suç örgütü liderinin itirafları sonrası mafya-devlet-siyaset ilişkilerinin ortaya çıkmasıyla muhalefetin erken seçim çağrılarını yükselttiği günlerde, Erdoğan’ın muhalefete yönelik sarf ettiği sözlere dikkat çeken Başlangıç, “Bugünkü grup konuşması göstermiştir ki Erdoğan korkmaktadır. Bu yüzden erken seçim isteyen muhalefeti bile dış güçlerin bir aparatı olarak nitelemektedir” dedi.

ERDOĞAN’IN SOYLU’YU ‘SAHİPLENMESİNİN’ ASIL NEDENİ NE?

Celal Başlangıç

AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın, Sedat Peker'in açıklamaları sonrası tartışmaların odağında olan ve iddiaları yanıtlamak üzere çıktığı 84 milyonun önünde soruları savuşturan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu ‘sahiplenmesinin’ arka planında başka bir amaç olduğuna dikkat çeken Başlangıç, şöyle açıkladı:

‘SOYLU TEHDİT ETTİ, ERDOĞAN DÖNÜŞÜ OLMAYAN BİR YOLA GİRDİ’

“Süleyman Soylu’ya Erdoğan sahip çıkmak zorunda kalmıştır. Çünkü Erdoğan Soylu’nun önceki gün Habertürk’te katıldığı programda gerek 17-25 Aralık’taki İçişleri Bakanının oğlunun evinde bulunan para sayma makinesinden bahsetmesi, gerekse Sedat Peker’den ayda 10 bin dolar maaş aldığını söylemesi ki biz bunun AKP’li olduğunu biliyoruz, aslında Erdoğan’a dönük bir tehditti ve elimizde dosyalar var demekti. Erdoğan da Soylu ile açıktan bir çatışmaya girmeyi göze alamayıp, bütün bu mafya-siyaset-devlet ilişkilerinin bütün yükünü sırtlanmayı kabul etmiştir. Çünkü artık Erdoğan dönüşü olmayan bir yola girmiştir.”

‘TÜRKİYE’Yİ 7 HAZİRAN-1 KASIM ARASINDAKİ KANLI SÜREÇTEN DAHA BETERİ BEKLİYOR’

Erdoğan’ın bugünkü grup konuşmasındaki tehditlerin bir mesajı olduğuna işaret eden Celal Başlangıç, “Erdoğan’ın bu tehditleri gösteriyor ki Türkiye’yi 7 Haziran-1 Kasım arasındaki, iki seçim arasındaki kanlı bir süreçten daha beterinin beklediğinin işaretlerini vermiştir” dedi.

ERDOĞAN’IN TEK KARI: GENEL BAŞKAN ADAYLIĞINI ENGELLEDİ, SOYLU’NUN SİYASİ GELECEĞİ SONA ERDİ

Süleyman Soylu’nun yeni bir ‘siyasi rakip’ ya da figür olarak öne çıktığı tartışmalarını da yorumlayan Başlangıç, Erdoğan’ın 22 günlük bir süreden sonra Soylu’ya sahip çıkmak zorunda kaldığını belirterek şunları söyledi:

“Peker’in ortaya attığı iddialarla ağır yara alan Erdoğan iktidarının tek karı; Süleyman Soylu’nun artık Erdoğan’a karşı genel başkan adayı olmasına engel olmuştur. Tek karı bu olmuştur. Süleyman Soylu’nun bu durumda siyasi geleceği aslında sona ermiştir. Soylu’nun AKP içerisinde bir iddiası mümkün kalmamıştır. Bu mafya-siyaset-devlet üçgenindeki kirli ilişkilerde, Erdoğan olası bir rakibinden de kurtularak tek karını elde etmiştir.”

‘TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN BÜYÜK TEHLİKE VE MUHALEFETİN GÖREVİ’

“Özellikle Erdoğan’ın bugünkü grup baskısından sonra Türkiye’yi bekleyen büyük tehlikenin ne olduğu çok net biçimde ortaya çıkmıştır” diye belirten Başlangıç, muhalefete ciddi bir görev düştüğünün altını çizdi. Seçim güvenliğinin kritik önemde olduğunu dile getiren Başlangıç, “En kısa zamanda muhalefet bir araya gelerek, bu tehdide karşı ortaklaşa bir tepki göstermeli, en azından Cumhur İttifakı’na karşı bir araya gelenler hem propaganda sürecinin hem de seçim güvenliği açısından bir dizi tedbir almalıdır. Ortak propaganda yapmak, mitingleri ortak yapmak gibi bir araya gelişlerle de mümkün olabilir ama aynı zamanda başlatılması gereken çalışma; sandık güvenliği çalışmasıdır. Sandığa giren oyla çıkan oyun aynı olmasını sağlayacak bir mekanizma, muhalefet tarafından bir an önce oluşturulmalıdır” diye belirtti.