GÜNDEM

Tutuklu yakınlarından çağrı: Geç olmadan harekete geçin

Tecrit ve hak ihlallerinin sona ermesi talebiyle açlık grevindeki tutukluların yakınları,“Talepleri bizim talebimiz” diyerek, herkesi bir araya gelerek seslerini yükseltmeye çağırdı.

Abone Ol

İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük 22 yıldır sürdürülen ağır tecrit koşullarının son bulması ve artan hak ihlallerini protesto etmek amacıyla 27 Kasım 2020’de cezaevlerinde başlatılan süresiz dönüşümlü açlık grevi eylemi 269’uncu gününde. Tutuklular, 5'er gün olan eylemi 14 Temmuz'dan itibaren 15 güne çıkardı. Cezaevlerinde tutuklular eylemlerini sürdürürken, dışarıda bulunan yakınları, tecrit ve artan hak ihlallerinin sonlandırılması ve tutukluların taleplerinin karşılanmasını istiyor.

Tarsus Cezaevi'nde açlık grevinde olan Apti Gümüş’ün ablası Meyase Korkmaz, tutukluların devlet zulmüne karşı bedenlerini açlığa yatırdığını söyledi. Yüzlerce cezaevinde genç, yaşlı, kadın, erkek binlerce kişinin ilk talebinin, PKK Lideri üzerindeki tecridin son bulması olduğunu vurgulayan Korkmaz, “Tutukluların ailelerinden uzak yerlere sürgün edilmesi tecrittir. Tutuklular üzerindeki tecridin son bulması Öcalan’a uygulanan tecridin son bulmasıyla mümkün. Öcalan’ın özgürlüğü Kürt halkının özgürlüğüdür. 22 yıldır zulüm altında tutuluyor artık bu zulmün son bulmasını istiyoruz. Bunun için bütün tutuklu anneleri başta olmaz üzere yakınları bir araya gelmeli” dedi.

SÜRGÜNLER BİR KONSEPT

Urfa T Tipi 1 Nolu Kapalı Cezaevi'nden 11 Ağustos'ta Rize Kalkandere Cezaevi’ne itemi dışında sevk edilen Mehmet Şiyar Kayadağ’ın amcası Mahmut Kayadağ sevklerin amacının aileleri cezalandırmak olduğunu söyledi. Tutukluların keyfi bir şekilde sevk edildiğini dile getiren Kayadağ, “Tutuklular kendilerine dönük hak ihlallerinin bitmesi için taleplerini dinlendiriyor ancak hem tutukluları hem aileleri cezalandırmak için sürgün ediliyorlar. Bu bir konsept. Yıllardan bu yana Kürt halkına uygulanan, tutukluların iradesini kırmaya yönelik bir konsept. Daha önce yapılan eylemlerde halkın sahiplenmesi ile dışarıda direnişler oldu yine benzer destekler biran önce yapılması lazım” ifadelerini kullandı.

Urfa T Tipi 1 Nolu Kapalı Cezaevi'nde 11 Ağustos'ta Erzincan T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edilen bir diğer tutuklu Semih Altun’un babası Mehmet Sinan Altun da sevklerin “sürgün” olduğunu vurgulayarak, “Ev baskılarında yapıldığı gibi içerde de tutukluların kaldığı koğuşlara baskın yapılmış. Elbiselerini daha almalarına izin vermediler. Nedeni ise neden kendi insani haklarını talep etmeleri ve grevler. Bizim tutukluları camın arkasından da olsa görmemizi onlara moral vermemizi istemiyorlar. Nereye götürseler götürsünler biz onların görmeye gideceğiz, tutukluları onların ellerine bırakmayacağız” diye konuştu. Türkiye'de ilk 11 Mart 2020 tarihinde görülmeye başlayan koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle cezaevlerinde keyfi uygulamaların arttığına dikkati çeken Altun, devamında şunları söyledi: “Tutuklular tecridin son bulmasını istiyor. Tecrit kalkmazsa Kürt halkı için bir yol açılmaz. Sistem şuan Kürt halkının yolunu tecrit ile kapatıyor. Dışarıda bulunan bizler tutukluların sesi olmalıyız, elimizden ne geliyorsa biran önce yapmalıyız.”

AYKIRI UYGULAMALAR

Balıkesir Kepsut L Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan hasta tutuklu Burhan Babaoğlu’nun ağabeyi Cemal Babaoğlu, tutukluların onurlarını korumak adına bedenlerini açlığa yatırdığını belirterek, “Bugün cezaevlerinin genelinde tecrit, insanlığa aykırı uygulamalar var. Herkesi bu konuda duyarlı olmaya çağırıyorum. Yetkililer tecrit politikalarına biran önce son vermeli. Cezvelerinde yüzlerce hasta tutuklu var, tutuklular sağlık sorunları olmasına karşı bırakılmıyor. Kardeşimin de sağlık sorunları var ve 29 yıldır içerde tutuluyor. Salgın gerekçesiyle açık görüşler yasak, telefonda ise sesinden sağlık durumunun ne olduğunu anlayamıyoruz. Türkiye muhaliflere yönelik tutuklama furyasından biran önce vazgeçmeli ve cezaevlerinde uygulanan politikaları terk etmeli” ifadesinde bulundu.

TECRİT İÇİNDE TECRİT

Urfa T Tipi 1 Nolu Cezaevi’nde tutulan Mahmut Tutal’ın babası Emin Tutal ise siyasi tutukluların tutuklanma gerekçelerinin hukuksuz olduğunun altını çizerek, “Bu hukuksuzluğa cezaevlerinde karşılaştıkları hukuksuzluklar da eklenince tutuklular buna karşı bedenlerini açlığa yatırdı” dedi. Tutukluların ve tutuklu yakınlarının ilk talebinin “Tecridin son bulması” olduğunu vurgulayan Tutal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tutuklular tecrit altında tecrit ediliyor, sürgün ediliyorlar. Bizim aileler olarak bunu kabul etmemiz mümkün değil. Vicdan sahibi olan herkes buna karşı sesini yükseltmeli. Uluslararası hukuk kuruluşları gözlerini kapatmamalı, binlerce tutuklunun sağlığı, hayatı risk altında. Şimdi 15 gün dönüşümlü yapıyorlar ama yarın ne olur bilemiyoruz. Daha önce uzun süre açlık grevine giren insanlar hala etkisi altında, vücutlarında yaptığı tahribatın etkisi duruyor. Tutukluların talepleri insanidir bu talepler biran önce karşılanmalı.”

MA / Emrullah Acar