15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişimi sonrasında Türkiye'de yaşanan olaylar zinciri, birçok bireyin hayatında derin izler bıraktı. Bu kişilerden biri olan Ali Serhat Kendirli, başından geçenleri ve iddia ettiği hak ihlallerini, şimdiye dek susturulmuş bir ses olarak paylaştı.

Mevlana mahallesi, Umut caddesi üzerinde bulunan Firdevs Hanım Konağı'ndaki 40/48 numaralı dairede yaşanan olaylar, 17 Şubat sabahı Kendirli'nin evine yapılan bir operasyonla başladı. İddialara göre, sivil kıyafetli polisler tarafından gerçekleştirilen sorgulama sırasında Kendirli, ciddi insan hakları ihlallerine maruz kaldı. Kendirli bu durumu şu ifadelerle anlatıyor:

"'2016'da askeri lise sınavlarını nasıl kazandığını biliyoruz, itiraf et,' diyerek başladılar. 'FETÖ ile bağlantını kabul etmezsen tutuklanacaksın' tehditleriyle devam ettiler. Saçımdan tutup başımı cama vurdular, jopla dövdüler. 'Konuşmazsan daha kötüsü olur,' diyerek korkutmaya çalıştılar."

Kendirli'nin anlattıklarına göre, yaşanan bu travmatik olay sonrasında, tehditler günlük hayatının bir parçası haline geldi. Kendirli şunları ekliyor: "Sürekli sokakta sivil giyimli polisler tarafından tehdit ediliyorum. Telefonuma garip garip mesajlar geliyor. Can güvenliğim tehlike altında. Karakola şikayete gittiğimde aynı yüzleri görüyorum. Kimi kime şikayet edeceğimi bilmiyorum."

Lüks otomobilin bagajında ceviz satışı görenleri şaşırttı Lüks otomobilin bagajında ceviz satışı görenleri şaşırttı

Ali Serhat Kendirli'nin sözleri, Türkiye'de darbe girişimi sonrası yaşananların, kişisel güvenlikten, adalete erişim hakkına kadar geniş bir yelpazede insan haklarına yönelik ciddi soru çıtağını ortaya koyuyor. Kendirli'nin ifadeleri, hukukun üstünlüğünün ve temel hakların korunmasının, sadece kağıt üzerinde değil, her bireyin günlük yaşamında nasıl hissedilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Bu olaylar, Türkiye'nin siyasi ve toplumsal gündeminin ne kadar karmaşık ve ciddi insan hakları sorgulamalarını gerektirdiğinin bir yansıması olarak görülüyor.