Son olarak Filistin ve İsrail   arasında yaşanan çatışmalarla ortaya çıkan olayları takip etmek isteyen gazetecinin öldürülmesi, gazetecilik mesleğinin zorlu koşullarını bir kez daha gündeme getirdi.  Tek kaygıları yaşanan gelişmelerden toplumu haberdar etmek olan gazetecilerin yaşadığı olumsuzlukları bu haberimizde ele aldık.  

Dünya genelinde gazetecilerin maruz kaldığı tehlikeler ve basın özgürlüğüne yönelik tehditler, her geçen gün artarak devam ediyor. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun verilerine göre, 2020 yılında dünya genelinde 60 gazeteci öldürüldü. Bu ölümlerin 21'i Latin Amerika'da, 20'si Asya'da, 11'i Afrika'da, 6'sı Orta Doğu'da ve 2'si Avrupa'da gerçekleşti.  Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre, 2021 yılında en çok gazeteci tutuklama olayları Türkiye, Çin, İran, Mısır, Suudi Arabistan ve Myanmar gibi ülkelerde yaşandı. Bu ülkelerde, gazetecilerin haber yapma özgürlüğüne yönelik baskılar ve tehditler artmaya devam ediyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) 2023 yılının başında (30/12/2022) yayınladığı raporda son yirmi yıl içinde 700 gazetecinin öldürüldüğünü açıkladı. Rapora göre Türkiye, 2003 yılından bu yana 9 ölümle gazeteciler için Avrupa'nın üçüncü en tehlikeli yeri olarak kayıtlara geçti. Gazetecilerin maruz kaldığı saldırılar elbette az önce anlattığımız verilerle sınırlı değil. Bunun ekonomik ve diğer baskıları da ayrı zorluklar. Bu zorlukların en önemli boyutunu ise kadınlar yaşıyor.

 Gazeteciler Dünyanın Her Yerinde Hedef Halinde

Gazetecilik mesleğinin verdiği bedellerin ardı arkası kesilmiyor. Son olarak, İsrail ile Filistin arasında yaşanan çatışmalarda gazetecilik yine en ağır bedeli ödedi.  İsrail-Filistin çatışmaları ve diğer olaylarla ilgili olarak, çeşitli kaynaklar tarafından verilen bilgilere göre, son yıllarda birçok gazeteci öldürüldü veya tutuklandı. Bu veriler, çatışma bölgelerinde gazetecilerin maruz kaldığı tehlikeleri ve basın özgürlüğüne yönelik tehditleri göstermektedir. Örneğin, 2018 yılında İsrail ordusu, Gazze sınırında gösteri yapan Filistinli gazeteci Yaser Murtaja'yı öldürdü. Aynı yıl içinde, İsrail güvenlik güçleri tarafından Filistinli gazeteci Ahmed Abu Hussein de öldürüldü. Yaşanan bu ölümlere ilişkin dünyada küçük bir azınlık ses getirmeye çalışsa da çoğunluğun  basın ve ifade özgürlüğü üzerinde yaşanan baskılara sessiz kalması yaşanan saldırıların duyarsızca artmasına neden oluyor. Tutuklanan gazetecilere gelince, İsrail yetkilileri sık sık Filistinli gazetecileri gözaltına alır ve tutuklar. 2021 yılında, İsrail güvenlik güçleri, Batı Şeria'da faaliyet gösteren birçok gazeteciyi tutukladı. Bu gazeteciler arasında Al Jazeera muhabiri Givara Budeiri de bulunuyordu.

 Van’da gazeteciler saldırıya maruz kaldı

Basın ve ifade özgürlüğüne yönelik saldırı, İsrail ve Filistin’de olduğu gibi ülkemizde de benzer şekilde yaşanıyor. Gazeteciler, fiziksel saldırıların yanı sıra siyasi baskılar ve ekonomik zorluklarla da karşı karşıya kalıyorlar. Gazetecilerin haber yaparken sansürlenmesi, haberlerinin engellenmesi hatta tutuklanmaları gibi durumlar sıkça yaşanıyor. Son olarak Van’da Demokratik Bölgeler Partisi’nin yapmak istediği savaş karşıtı basın açıklamasını takip etmek isteyen gazetecilerin maruz kaldığı polis saldırısı, video kayıtlarına yansıdı. Olayın mağdurlarından  Gazete Duvar muhabiri Kadir Cesur, saldırıyı şu ifadelerle özetledi: “Gazetecilik, kamuoyunu aydınlatma görevini yürüten çok önemli bir meslektir. Hiçbir meslektaşım sırf macera olsun diye kelle koltukta gezmiyor. Hepimizin bir gayesi, bir mücadelesi var. Bir yerde bir şeyler yaşanıyorsa biz bunu halka ulaştırmakla mükellefiz. Üstelik bunu yaparken birçok sorunla da ayrı ayrı başa çıkmaya çalışıyoruz. Yeri geliyor tehdit ediliyoruz, sansürleniyoruz, hakaretler ve küfürler işitiyoruz. Bunlar da yetmezmiş gibi itekleniyoruz, sürükleniyoruz, darp ediliyoruz, gözaltına alınıyoruz ve hatta tutuklanıyoruz. Çoğu zaman mesleğimiz sorgulanıyor. Basın kartı göstermemiz isteniyor. Ancak çalıştığımız kurumların ya da bağlı olduğumuz sendikaların bize vermiş olduğu kartlar bile geçersiz sayılıyor. Sistem kesinlikle bu kartları bile kabul etmiyor. Şu anda Van'a özel bir durum uyguladığını düşünüyorum. Dikkat ederseniz son zamanlarda Van'da gazetecilere yönelik sözlü ve fiziki şiddet artmaya başladı. Yapılan bazı basın açıklamalarında basının görüntü alması engelleniyor, mitinglerde Turkuaz Basın Kartı olmayanlar alana alınmıyor, toplumsal olayları takip eden gazeteciler iteklenerek olay yerinden çıkarılıyor. Bir gazeteciye 'lan' ve 'ulan' gibi ifadeler çok rahat kullanılabiliyor. Yüz yıllık bir Türkiye devletinde artık şunun öğrenilmesi gerekiyor. Gazetecilik bir meslektir. Hiç bir gazeteci sabah evinden çıkarken "Acaba bugün hangi vahşete tanıklık etsem? Acaba bugün hangi toplumsal olayın ortasında kalıp da biber gazı yutsam? Acaba bugün hangi kendini bilmez tarafından tehdit edilsem?" demiyor. Bu kadar basit! Biz ‘bırakın işimizi yapalım’ diyoruz.

Ekonomik Baskılar Gazeteciliğin Önündeki En Büyük Engel

Ekonomik zorluklar da gazetecilerin işlerini yapmalarını zorlaştıran bir diğer faktör. Özellikle son yıllarda, gazetecilik sektöründe yaşanan krizler nedeniyle birçok gazete ve televizyon kanalı kapanmak zorunda kaldı. Bu durum, gazetecilerin işsiz kalmasına ve işlerini kaybetmelerine neden oldu. Ayrıca, gazetecilik mesleği zaten düşük ücretlerle yapılan bir işken, bu ekonomik zorluklarla birlikte, gazetecilerin maddi açıdan da zor durumda kalmalarına neden oldu.

Türkiye'de gazetecilik mesleği, son yıllarda siyasi ve ekonomik baskılarla en zor dönemini yaşamaktadır. Gazetecilerin haber yapma özgürlükleri sınırlanırken, ekonomik zorluklar da mesleğin sürdürülmesini güçleştirmektedir. Bu durum, basın özgürlüğünün zedelenmesine ve gazetecilerin mesleki bağımsızlığının tehlikeye girmesine yol açmaktadır.

Siyasi Baskılar:

Türkiye'de gazeteciler, siyasi baskılarla karşılaşmaktadır. Hükümetin muhalif görüşlere ve eleştirel haberlere tolerans göstermemesi, gazetecilerin sansür ve yasaklamalarla karşılaşmasına yol açmaktadır. Gazeteciler, haberlerini yaparken hükümetin hoşuna gitmeyen konuları ele almakta zorlanmakta ve sansürlenme riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum, gazetecilerin haber yapma özgürlüğünü kısıtlamakta ve toplumun gerçekleri öğrenme hakkını engellemektedir.

 Ekonomik Baskılar:

Türkiye'de gazetecilik mesleği, ekonomik zorluklarla da mücadele etmektedir. Medya sektöründeki krizler ve reklam gelirlerindeki düşüş, gazetelerin ve televizyon kanallarının mali sıkıntılar yaşamasına neden olmaktadır. Bu durum, gazetecilerin işsiz kalmasına ve işlerini kaybetmelerine yol açmaktadır. Ayrıca, gazetecilik mesleği zaten düşük ücretlerle yapılan bir işken, bu ekonomik zorluklarla birlikte, gazetecilerin maddi açıdan da zor durumda kalmalarına neden olmaktadır.

Durum, gazetecilerin mesleki bağımsızlığını ve basın özgürlüğünü tehdit etmektedir. Gazetecilerin özgürce haber yapabilmeleri ve basın özgürlüğünün güçlendirilmesi için, siyasi ve ekonomik baskıların azaltılması gerekmektedir. Aksi takdirde, demokratik bir toplumda haber alma hakkı ve ifade özgürlüğü gibi temel haklar tehlikeye girecektir.

Türkiye'deki Freelance Gazeteciler: Zorluklar ve Mücadele

Türkiye'de işsiz kalan gazeteciler serbest olarak mesleklerini sürdürmek zorunda kalıyor. Serbest gazeteciler geleneksel medyanın dışında haber yapma ve bilgiye erişimde kritik bir rol oynar. Ancak, bu bağımsız gazetecilerin karşılaştığı zorluklar, işsizlik, ekonomik baskılar ve devlet müdahalesi gibi faktörlerle şekillenir.

Freelance Gazetecilerin Sayısı ve İşsiz Gazetecilerin Durumu

Türkiye'de kaç serbest çalışan gazeteci olduğuna dair kesin bir rakam olmamakla birlikte, bu sayının binlerle ifade edildiği tahmin edilmektedir. Serbest çalışan gazeteciler, geleneksel medya kuruluşlarına bağlı olmadan haber yaparlar ve sıklıkla kendi bağımsız platformlarını veya sosyal medya kanallarını kullanırlar. Ancak, bu bağımsızlık gelir güvencesi olmadan gelir elde etmek anlamına gelir.

Ülkenin genel işsizlik oranı yükselirken, gazeteciler arasında işsizlik de ciddi bir sorundur. Geleneksel medya kuruluşlarında çalışan gazeteciler işten çıkarıldığında veya istifa ettiklerinde, serbest çalışan gazetecilik gibi alternatif kariyer seçeneklerine yönelmek zorunda kalırlar.

 Ekonomik ve Devlet Baskıları

Ekonomik zorluklar, serbest çalışan gazetecilerin karşılaştığı temel sorunlardan biridir. Gazeteciler, özellikle bağımsız medya kuruluşlarını finanse etmekte zorluk çekerler. Yüksek ekipman maliyetleri, haberlerin sahada yapılmasını ve düzenli bir üretkenliği sürdürmeyi zorlaştırır. Devlet baskısı da serbest çalışan gazeteciler için ciddi bir endişe kaynağıdır. Haber yaparken karşılaştıkları sansür ve kovuşturmalar, haberlerin özgürlüğünü tehdit eder. Bu baskılar, gazetecilerin haber yapma özgürlüğünü kısıtlar ve cesaretlerini kırar.

 Ekipman Maliyetleri ve Artan Fiyatlar

Gazetecilerin iyi kalitede haberler üretebilmek için gerekli ekipmanlara ihtiyaç duymaktadır. Kamera, ses kayıt cihazları, bilgisayarlar ve yazılım gibi ekipmanlar haber yapma sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak bu ekipmanların maliyeti yüksektir ve artan fiyatlar, serbest çalışan gazetecileri olumsuz etkiler.

Son yıllarda döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve ekonomik belirsizlikler, ekipman maliyetlerini daha da artırmıştır. Gazeteciler, ekipmanlarını güncellemek veya yeni ekipmanlar almak için daha fazla para harcamak zorunda kalırlar. Ancak elde ettiği gelirler yeni ekipmanlar almaları için yetersiz kalır.

Türkiye'deki serbest çalışan gazeteciler, işsizlik, ekonomik zorluklar ve devlet baskısı gibi çok sayıda zorlukla karşı karşıyadır. Bir yandan mesleğini sürdürmek öte yandan geçim derdiyle uğraşan serbest gazetecilerden biri olan Zerrin Sargut, daha önce çalıştığı kurumdan yeni ayrılmış. Bu nedenle teknik ekipmanı olmadan mesleğini sürdürmeye çalışan Sargut yaşadığı zorlukları şu ifadelerle aktarıyor:

“Bu konuda dezavantajlı bir gazeteciyim. Daha önce kurumda çalıştığım için şahsıma ait bir ekipmanım yok. Kullandığım ekipmanlar kuruma aitti. Aldığımız maaş asgari ücretin altında olduğu için bu parayla ancak günlük yaşamımızı idame ettirebiliyorduk. Bırakın ekipman almayı bu pahalılıkta aldığım ücretle ekipmanın adını anmak bile çok maliyetliydi. İş bulmak çok zor, birkaç yerden iş teklifi geldi. Yayın politkalarını beğenmediğim için reddetmek zorunda kaldım. Başvurduğum kurumlar ise bilindik ekonomik sorunlar yaşadıkları için beklemeye alıyorlar. Şu anda free çalışmaktayım. Bir ekipmanım yok. Bazen arkadaşlardan rica edip onların ekipmanlarıyla haberlerimi hazırlıyorum. Çoğu zaman haberlerimi telefonumla hazırlamak zorunda kalıyorum. Aldığımız telif ücretleri ise öyle aham şaham değil. Bazı yerler haber başına 600 TL veriyor. Bazı yerler 70 ile 80 Euro veriyor. Tabi 70-80 Euro verenler her haberi kabul etmiyor ve yıllık sana toplam 5 haber yapma hakkı veriyor. Aslında gazetecilik mesleği dışında çok cazip iş teklifleri de alıyorum. Ancak ben gazeteciyim ve mesleğimde kendimi ilerletmek için işimi yapmaya devam etmeliyim”

“‘ Çocuğun var mı?’ diye soruyorlar. Varsa yada evlenmeyi düşünüyorsan işe alınmazsın”

Gazeteci Yasemin Dikici, kadın gazetecilerin iş bulma konusunda zorluklar yaşadığını ve bu zorlukların kadınların omuzlarında taşındığını belirtiyor. Dikici, bu zorlukları şu şekilde özetliyor: "Kadın dediğinde aslında yaşamın her alanında zorlukları omuzunda taşıyan insan anlamına gelir. Kadın gazeteciler, erkek egemen bir sektörde çalıştıkları için birçok zorlukla karşı karşıya kalıyorlar. Örneğin, iş başvurusu yapan kadınlara evlilik ve çocuk sahibi olma ile ilgili sorular yöneltiliyor. Bu soruların amacı, kadınların ileride iş akışına engel olabileceği düşüncesidir. Dolayısıyla, işsiz gazetecilerin çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor."

“ Kadın gazeteciler, hem gazeteci hem de kadın oldukları için bu baskılardan daha fazla etkileniyorlar”

Kadın gazetecilerin yaşadığı zorlukların başında devlet ve erkek baskısı geldiğini dile getiren Dikici. “Devlet baskısı özellikle otoriter rejimlerde ve baskıcı ülkelerde gazetecilerin maruz kaldığı bir durumdur. Kadın gazeteciler, hem gazeteci hem de kadın oldukları için bu baskılardan daha fazla etkileniyorlar. Özellikle kadın hakları, cinsel taciz ve kadına yönelik şiddet gibi konularda haber yaparken devlet baskısının artması sıkça görülüyor.”

“Erkek baskısı ise, gazetecilik sektöründe kadınların azınlıkta olması ve erkeklerin egemenliği nedeniyle ortaya çıkıyor. Kadın gazeteciler, iş yerlerinde, haber kaynaklarıyla ilişkilerinde ve hatta haber yaparken bile erkekler tarafından dışlanabiliyorlar. Ayrıca, cinsiyetçi söylem ve davranışlara da maruz kalabiliyorlar.

Bu zorluklara rağmen, kadın gazetecilerin sayısı artmaya devam ediyor ve kadınların seslerinin duyulması için mücadeleleri sürüyor. Kadın gazetecilerin işlerini yapabilmeleri için devletlerin gazetecilik özgürlüğüne saygı göstermeleri ve cinsiyet eşitliği konusunda adımlar atmaları gerekiyor. Ancak şu anda kadın gazetecilerin ekipman almak gibi ihtiyaçlarına da yeterli bütçe olmadığına dikkat çekiliyor. Bu nedenle kadın gazeteciler, mevcut imkanlarla içerik üretmeye çalışıyorlar.“

ÖZEL HABER: İDRİS YILMAZ/ VAN