Hakan, LGBTİ+ birey olmanın tüm zorluklarını göğüs gerdikten sonra ayakta durmaya çalışırken, hayatının en zor dönemini yaşıyor. Yaşadığı taciz olayından sonra ülkeyi terk etmek üzereyken, gelen bir telefonla Van’da kalmaya ve mücadeleye etmeye karar veriyor. Çocukluğundan itibaren hayatının her döneminde mücadele eden Hakan, çocukluğunu, lise yıllarını, yaşadığı taciz olayından sonra yaşadıklarını ve Van’daki mücadelesini anlattı.
Çocukken kız çocuklarının kıyafetlerini özenen ve kızlarla oynamaktan keyif aldığını fark eden Hakan, diğer erkek çocuklarından farklı olduğunu anlıyor. Ortaokul sürecinde de kız çocukları ile arkadaşlık yaptığını ve birçok argo lakap takıldığını anlatıyor.
“İlkokul ve ortaokul yıllarımda daha çok kızlarla oynardım. Kızların yanında kendimi çok güvende hissederdim. 11 yaşına geldiğimde, kendimde bir değişiklik olduğunu fark ettim. Zamanla oyun oynama şeklimin, arzularımın, isteklerimin, oynadığım eşyaların, giyim tarzımın bir erkek çocuğu gibi olmadığını fark ettim. Açık bir şekilde cinsiyet karmaşası yaşıyordum. 12 yaşına geldiğimde, okuduğum okuldaki erkek arkadaşlarım zorbalığı başladı. Ortamdan, arkadaş çevremden dışlanmaya başladım. Çok ağır kelimeler ve küfürler etmeye başladılar. O zamanlar kendimden iğreniyordum.”
Hakan ailesine birçok kez açılmak istediğini ve cesaret edemediğini ve en sonunda vazgeçtiğini söylüyor. Hakan, “Ailecek bir film izliyorduk. Filmde iki erkek birbirine yakınlaşınca ailem iğrenerek, sanki dünyanın sonuymuş gibi hemen televizyonu kapattı. O gün anladım ki ben aileme bu durumu asla anlatamam. Birçok kez intihar etmeye kalkıştım ama yapamadım, canım acıdı.”
Liseyi İzmir’de okuyan Hakan, yalnızlığa son vermek için bir arkadaşına açılıyor. Hayal kırıklığına uğrayarak, söylediğine pişman olan Hakan, arkadaşlarının bir bir uzaklaştığını ve dedikoduların alıp başını gittiğini söylüyor. Van’da üniversite kazanan Hakan yepyeni bir yola girdiğinin fark ediyor ve mücadelesi başlıyor.
“Van’a yerleştikten sonra giyimim biraz farklı olduğu için arkamdan fısıldaşmalar oluyordu. Daha çok ilgi çekmemmek için onlar gibi giyinmeye başladım.Bunun giyimle bir alakasının olmadığına karar verip üniversite de kendimi başarılarımla görünür kılıp kampüsteki aktivitelere katıldım.Kızılayda görev aldım, daha sonra yönetime girdim. Sertifika programlarına katıldım sertifikalarımı aldım eğitim vermeye başladım. Fakat tam herşey yoluna girmişken pandemi oldu ve bi süre okuldan uzak kaldım. Pandemi bittikten sonra okula geldim ve artık gerçeklerle karşılaşma vaktim gelmişti. Eğitimin bile değiştiremediği insanlar vardı.Online dersler iyiydi çünkü kimse birbirini gormuyordu ama yüz yüze derslerde konu sürekli Lut Kavmine geliyordu. Sonraları ise eğitim hayatı benim için bitti ve sadece sınavlara girmek için gittim”
Bir gece tiyatrodan dönerken tacize uğradığını ve uzun süre etkisinden kurtulamadığını söyleyen Hakan konuşmasına şöyle devam ediyor.
“Van’da bir çok LGBTİ+ bireyle tanıştım artık yalnız değildim. Elimizden geldiğince birşeyler yapmaya çalışıyorduk. Bir birimize sahip çıkarak hayata tutunmaya çalışırken başıma çok korkunç bir olay geldi. Karanlık ve sakin bir sokaktan eve doğru yürüyorum.Arkamdan ayak sesleri duymaya başladım. Korktum ve adımlarımı hızlandırdım. Biri o esnada üstüme atladı ve beni yere attı. Sarhoş olduğu için onu ittim ve koşarak eve gittim. Evet, eve gittim.İlerdeki emniyet güçlerinden yardım isteyemedim.Bana inanmayacaklardı, belki dalga geçeceklerdi. Bir şokuda daha atlatamam diye düşünerek, ağlaya ağlaya eve gittim.Çünkü bu tür durumlarda polisler dalga geçerek, ‘Sen onunla görüşmek için burdaydın. İşler yolunda gitmedi ve şikayet etmeye geldin’ diye dalga geçiyorlardı. İnanmıyorlardı”
Yaşadığı olaydan sonra ülkeyi terk etmeye karar veren Hakan pasaportu alıyor ve Hollanda’da ki arkadaşından mektup bekliyor. Gitmeye karar vermişken o gün gelen telefondan sonra mücadelesi başlıyor.
“Her şeyimi hazırladım ve gitmeye hazırdım. Sonra telefonum çaldı bir arkadaşımın çok kötü olduğunu gitmem gerektiğini söylediler.Hastaneye gittiğimde benim gibi LGBTİ+ arkadaşımın yüzünün, gözünün kan içinde kaldığını gördüm. Arkadaşımı dövmüşlerdi ve arkasında duracak kimse yoktu.O an gitmekten vazgeçtim. Ben gidersem, herkes giderse, kim hakkımızı savunacaktı.Kalmaya karar verdim kolları sıvadım.”
“İlk olarak, taciz edildiğimde üstümde olan ve bir daha giyemediğim, hırkamı giydim.Çalışmalara başladım” diyen Hakan örgütlenme sürecini anlatarak konuşmasını sonlandırıyor.
Hakkari merkezl, bir LGBT derneğinin Van şubesini kurduk. Van’da sorun yaşayan, psikolojik sıkıntılar yaşayan, dışlanan LGBT’li arkadaşlarımızla bi araya geldik. O süreçte bir kadın arkadaşla tanıştım ve beraber çalışmaya başladık. İlk atolyemizi topladık ve toplamda 10 kişiydik. Kampüste çalışmalarımıza başladık bu süreçte psikolog arkadaşlarımızla bir araya geldik. Elimizden geldğince sorun yaşayan arkadaşlarımızın yanında olduk, derneklere yönlendirdik. Van’da ki gençler yalnız olmadıklarını anladılar. Örgütlendik ve çalışmaya başladık. Derneklerin düzenlediği programlara gittim, atölyelere katıldım. Ankara'da yakın zamanda bir çalıştay düzenlendi oraya gittim. Biz hep vardık. Varolmaya devam edeceğiz”
Özel Haber; Yasemin Dikici