Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Tam kapanma o kadar etkili olmayabiliyor her zaman ama şunu çok net söyleyeyim. Bu önlemler işe yaramaz ise hâlâ- tedbirlere uymakta sıkıntı çıkaran olur ise ve sayılar beklediğimiz, dilediğimiz oranda düşmez ise emin olun daha zorlayıcı kısıtlamalar da getireceğiz." açıklamasını yaptı.
HaberTürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı'ya konuşan Bakan Koca, "Tam kapanma mı olur, şehirlerarası seyahat kısıtlaması mı olur, gece sokağa çıkma yasağı mı olur, buna karar veririz. Ama her şey sayılara bağlı. Düşerse yasaklar azalır. Düşmezse artar” dedi.
“AB taramayı bırakınca tabloyu değiştirdik"
Bakan Koca, "Yazla beraber pandemideki sayılar düşmeye başlayınca Avrupa filyasyonu ve tarama testlerini durdurdu. Sadece hastanelere başvuran hastalara test yapmaya başladı. Buna bağlı olarak sayılar düştü. Bunun üzerine biz de uyum sağlamak için vaka ve hasta ayrımına gittik. Çünkü biz filyasyonu ve tarama testlerini durdurmadık. Onlar solunum sıkıntısı olmayana test yapmazken, biz tarama yapıyorduk ve asemptom hastaları da sayıyorduk. AB 3. basamaktaki hastaları açıklarken, biz 1 ve 2. basamağı da açıklıyorduk. Baktık ki bu doğru bir parametre olmuyor DSÖ’nün “Critical ve Severe” yani kritik ve ciddi hasta tanımlarına uygun açıklayalım dedik.” diye konuştu.
Altaylı yazısında şunları kaydetti:
Araya giriyorum.
"Ama bu sizin ve Bakanlığınıza olan güvenin eksilmesine neden oldu. ABD’den de tepkiler geldi ve DSÖ standarda uyun” dedi.
“Fatih Bey, zaten bakınca neyin ne olduğu görülüyor. Oranlar belli. Bu tür açıklama aslında benim Bakanlığımın da aleyhine. Çünkü hasta sayısına oranla ağır hasta ve vefat çok fazla görünüyor ve sanki biz tedavide başarısızmışız gibi bir sonuç çıkıyor. Oysa böyle bir şey yok. Bakın vefat sayımız yüzde 1’in altında aslında.”
Yine araya giriyorum, “Ama bu tür düşük rakamlar toplumda rehavete neden oldu” diyorum.
“Yapmayın Fatih Bey. 14’ten 140 çıkan, 10 kat artan vefat sayısı 9 kat artan ağır hasta sayısı bir şey ifade etmiyor mu? Bunu da mı görmediler. Bakın ben bunu hep hatırlattım. Hep dikkat dedim, hep önlem dedim. Siz de dediniz? Tedbir almak için evde yatan pozitif sayısını bilmek mi önemli yoksa ölen sayısını, ağır hasta sayısını bilmez mi önemli. Onu hiç az söylemedik.” “Evet Sayın Bakan, ben de hep dikkat dedim ve dedikçe suçlandım.” “Haklısınız. Beni de suçladılar. Hâlâ suçlayanlar var. ”
Her bölgede farklı durumlar gelişiyor. Mesele yaz sonunda önce Batman, Antep, Urfa patlama yaptı. Müthiş bir patlamaydı. Filyasyonla mücadele ettik ve başarılı olduk. Tespit ve tecritle önce durdurduk sonra düşürdük. Ama bunu her yerde yapamıyoruz. Önce Ankara 2. Pikini yaptı. Zirveye çıktı. Şimdi de İstanbul 3. pikini yapıyor. Önlemler yeterli mi? Bu zor bir durum aslında. Bir gönülden geçen önlem vardır bir de alınabilecek. Bu tüm dünyanın sorunu. Tüm sistem düşünülerek önlem alınıyor. Biz öneriyoruz. Konuşuluyor. Belirleniyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nın önlemleri bizzat açıklaması ve önlem paketi olması şu açıdan iyi, farkındalığı arttırıyor ve ciddiyeti herkese hatırlatıyor. Bu iş ciddi, şakası yok mesajı en iyi böyle veriliyor. Daha fazlası olabilir miydi? Olabilirdi. Mesela ben kendi adıma hafta sonu biraz daha sert bir önlem isterdim. (Bakan Koca’nın bu ifadesinden aslında talep ettiğinin hafta sonu tam bir sokağa çıkma yasağı olduğunu anlıyorum) Ama bu da halka yeterince mesaj verdi. İki gün içinde hastalığın artış trendinin düştüğünü gördük bile. Bu bir adım sonra hasta sayısına, bir adım sonra ağır hasta sayısına, bir adım sonra entübe sayısına, bir adım sonra da vefat sayısına olumlu yansıyacak ve hepsi peyderpey düşecek"